12. Bölüm

48 5 6
                                    










"Ruhumun kırgınlıkları"

.....

Derin bir nefes alıp elimdeki dosyaları masaya bıraktım. Başımı avuçlarımın arasına alıp sıktım. Korkunç bir baş ağrım vardı. Gülümsedim. Bedenim baştan aşağı sızlıyordu. Sabah evden çıktığımızda Uraz hala gelmemişti. Aslında benim için çok iyi olmuştu. Onunla şuan karşılaşmak istediğim en son şeydi. Kapının açılmasıyla başımı kaldırıp gelen kişiye baktım. "Çıkalım mı artık?" Zeynep'e bakıp başımı olumsuzca salladım.

"Oraya dönmek istemiyorum." Zeynep tekli koltuğa oturup ellerini masaya dayadı. "Bak güzelim ikimizde berbat bir gece yaşadık. Bu dünyanın sonu değil. Öncelikle kendimizi toparlamamız lazım. Kendimiz için bunu yapmalıyız. Unutma ki senin Uraz'dan, benim ise Onur'dan almamız gereken bir intikam var!" Baygın baygın Zeynep'e baktım. "Cidden onları alt etmemiz için ne yapabiliriz?" Çünkü ben onları alt edecek birşeyin olduğunu düşünmüyordum. Böyle bir oyunu oynayacak kadar kalpsiz adamları hangi şekilde alt edilebilirdik ki? Bu imkansız. "Öncelikle dediğim gibi kendimize gelmeliyiz. Gerisini sonra düşüneceğiz güzelim. Merak etme sen. Var aklımda birşeyler." Diyip sırıtınca kaşlarımı çattım.

...

Görüntülü müziğin sesiyle yüzümü buruşturup Zeynep'e yaklaştım. "Aklında ki şey bumuydu?" Dediğim de Zeynep bana döndü. Gözleriyle önümdeki içeceği işaret etti. "Hep içelim içelim diyen sen değil mıydın? Al iç işte. Şuan aklımda bundan daha iyisi yok." Omuzlarını kaldırıp indirince istemeden güldüm. Açıkçası ikimizde şuan ne yaptığımızı bilmiyorduk. Zeynep'in dediğini yapıp önümdeki içki mi yudumlayıp, dilimle dudağımı yaladım.

Bilmem kaçıncı bardağı masaya bırakıp Zeynep'e yaslandım. "Dans edelim mi?" Diyip gülerek ayağa kalkmaya çalıştım. "Bence de edelim." İkimizde kalkmaya çalışıyorduk ama sanki birşeyler eksikti. Derin bir nefes alıp kıkırdadım. "Sanırım kalkamıyorum." Zeynep'in gülüş sesi kulağıma doldu. "Sanırım bende kalkamıyorum." Aynı anda kahkaha atınca barmen bize döndü. Elimle ağzımı kapatıp barmene baktım. "Pardon, pardon." Barmen masanın üzerinde bize doğru eğildi. "Hanımlar bence ikinizde körkütük sarhoş olmuşsunuz. Yakınlarınızı arasınız iyi olur. Saat gecenin on biri, yani birazdan içeri serseri dolar." Başımı sallayıp öne doğru eğilmeye çalıştım.

"Benim aslında kocam var ama yok gibi." Kaşlarımı çattım. "Ayrıca benim kocam çokta yakışıklı." Kıkırdayıp parmağımla Zeynep'i gösterdim. "Onunda sevgilisi var.... Dur biraz, onlar sanırım ne olduklarını bilmiyorlardı." Zeynep'e baktığımda başıyla beni onayladı. "Hım hım, öyleydi. Zaten artık bir önemi de yok." Barmen sıkıntılı bir nefes verip başını salladı. "Peki ala kocanın ismini ve soy ismini verebilecek misin bana?" Gözlerimi kısıp bir süre düşündüm. "Sanırım Uraz ismi." Durup dudağımı ıslattım. "Yani öyleydi. Uraz Demir. Evet evet öyle, Uraz Demir." Gülerek tekrar Zeynep'e yaslandım. Zeynep bir anda düşme tehlikesi geçirince geri çekildim.

"Siz benimle dalga geçiyor olmalısınız?" Şaşkınca bize bakan barmene, omuz silktim. "Yoo neden öyle birşey yapalım?" Zeynep bana hak verip adama doğru eğildi. "Evet neden öyle birşey yapsın?" Ben daha ne olduğunu anlamadan hızla çantama uzandı. Gözlerim gittikçe küçülüyordu. Ağzım açık onun ne yaptığını anlamaya çalıştım. "Sen ciddisin!" Yüksek çıkan sesiyle yüzümü buruşturdum. "Neden bağırıyorsun?" Elindeki kimliğimi hızla çantama atıp barın en köşesine koşuşturdu. Dilimi dudağıma sürüp Zeynep'e baktım. "Ne tuhaf biri değil mi?" Zeynep omuz silkti. "Garip bir adam." Dirseği mi masaya dayayıp yüzümü avuçladım. Bir süre sonra etrafım kalabalıklaşınca, dikleştim.

MASADAKİLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin