Kütük ateşi kükredi, iki dumanı tüten sıcak çikolata fincanı önünüzdeki sehpaya oturdu. Vücudun, toplayabileceğin herhangi bir sıcaklık için umutsuzca Jin'in kapüşonlularından birine sıkıca sarıldı.
"Daha sıcak mısın aşkım?" Jin oturma odanıza geri dönerken sordu. O da bol bir kapüşonlu giymişti, eşleşecek şekilde eşofman altı giyiyordu.
"Oraya gitmek," gülümsedin. Bunu, kanepenin arkasından başka bir battaniye alıp üzerinize örtmek için bir ipucu olarak aldı.
Seni göğsüne çekerek altından kaydı, başının üstüne sevgi dolu bir öpücük kondurdu. "Seni ısıtacağım," diye kıkırdadı, ellerini vücudunda yukarı ve aşağı hareket ettirerek.
İkiniz de kışa yerleşmek için eve döndüğünüzde havanın ne kadar soğuk olacağına hazırlıklı değildiniz. Eve gelir gelmez ısıtmayı hemen açtınız ama ısınması zaman aldı.
"Film çekelim mi?" Televizyon kumandasını almak için elini battaniyenin altından çıkararak sordu. "Bir yerlerde bir şeyler olmalı."
O kanalları tararken, sen göğsüne yaslandın, ilgisini çekmeyen her şeyi anlattın. Hiç neşe duymadan, geri kapattı ve yüzünde kaşlarını çatarak sana döndü.
"Sadece konuşsak nasıl olur?" Elinle yanağını okşayarak, küpesinin soğuk metalini başparmağına dayayarak omurgandan aşağı hafif bir ürperti gönderdin. "Bana planlarının ne olduğunu veya işte neler olduğunu söyle?"
Jin içini çekti, başını seninkinin üzerine yasladı, "Biz her zaman benim hakkımda konuşuruz aşkım, neden senin hakkında konuşmuyoruz?"
Oğlanlarla çalıştığı günle ilgili komik hikayelerini, ne kadar aptalca şeyler yaptıklarını ya da günün en kötü şakasını kimin yapmayı başardığını duymaktan başka hiçbir şeyi sevmezdiniz.
"Bizden bahsetmeye ne dersin?" Şimdi Jin'in daha fazla yerleşip kapüşonluyu etrafına sararken reddedemeyeceği bir teklif vardı. "Tam olarak dışarı çıkamadığımız için görebiliyoruz."
Jin başını salladı, gözlerinin ona baktığını hissederek bir an düşündü ve "Bir bebek denemeye başlamak istiyorum!" dedi.
Ayağa fırladın, ellerini onun göğsüne bastırdın, şok içinde gözlerini kocaman açtın. "Bu nereden çıktı?"
Bebekler ikinizin de tartışmadığı bir konuydu, aslında Jin'in çocuk isteyip istemediğinden bile emin değildiniz.
"Şu anda çok iyi bir yerde olduğumuzu hissediyorum, bu dünyaya yeni bir hayatı hoş geldiniz demek için mükemmel bir dinamiğe sahibiz. Acelemiz olduğunu söylemiyorum ama kesinlikle önümüzdeki 1-2 yıl içinde bir bebeğimiz olacağını düşünüyorum."
Vücudunuz uyuşmuş, elleriniz hafifçe titriyor, aniden bunalmış hissediyorsunuz. "Ne diyeceğimi bile bilmiyorum."
"Bir şey söylemene gerek yok tatlım," diye temin etti, vücudunu onunkinin üzerine yatacak şekilde hareket ettirerek, "muhtemelen beklediğin gibi olmadığını biliyorum, ama istemiyorsan bizden bahsetmemi söylemiştin. istiyorum o zaman anlıyorum ama senden çocuk sahibi olmak istiyorum."
"Ben de öyle," diye fısıldadın, "dünyadaki her şeyden çok, beni şaşırttın, hepsi bu."
Senin de aynı şekilde hissettiğini duymak kulaklarına müzik gibi geliyordu. Dudaklarınıza doğru mırıldanarak, çenenize bir öpücük izi bırakmak için aşağı baktı, "Şimdiki gibi zaman yok."
Bir nefesi kaçtı, eliniz onu tekrar dikleştirdi, "bu, hayatında yaptığın en romantik şeydi. Şu anda çok üşüyorum, seks aklımdaki son şey."
"Egzersiz bu, kısa sürede ısınacaksınız, terletmenizi sağlayacağım." Baştan çıkarıcı bir göz kırpışı, elinin teninde gezindiğini hissederek, midenizde şimdiden sıcak bir his uyandırdı.
Bu dürtüyle savaşmaya çalıştın ama ellerin bir şekilde saçlarına gitti, pembe tellerin arasından geçti.
"Haydi," diye fısıldadı, sizi kolaylıkla kaldırarak, battaniyenin üzerinize sıkıca sarılı olduğundan emin olarak, "yapacak biraz bebek yapımımız var."
"Jin!" Çığlık attın, gözlerin yuvarlandı. Sana gülümsedi, gamzeleri sergiliyor, seni merdivenlerden yukarı taşıyordu. "Seni sevdiğim için şanslısın," diye fısıldadın dudaklarını onunkilere değdirerek.
"Seni daha çok seviyorum güzellik."
~~~
bu günlük bu kadar reisler yoruldum yeminle
~~~
