"Aslı onu üzerime doğru getirirsen seni Allahına kavuştururum!" Aslı elinde ki papağanla üzerime doğru gelmeye başladığın da var gücümle bahçede koşmaya başladım. Arkama bakarken koşarken çarptığım sert bedenle kendimi yerde buldum. Kafamı kaldırıp çarptığım kişiye baktığım da korkuyla ayağa kalktım.
Babam gözlerinden ateş çıkıyormuş gibi yüzüme bakıyordu. "NE OLUYOR BURADA?!" yine içmişti.
"Bir şey yok. Biz sade-" daha lafımı tamamlamadan yüzüme yediğim sert tokat kafamın sağa yatmasını sağlamıştı. Zorlukla yutkunup kendimi sıktım. Hayır! Ağlamayacaktım.
Aslıya doğru yürümeye başladığında ondan önce davranıp Aslıyı arkama aldım. "ONA DOKUNAMAZSIN!" kolumdan sertçe yakalayıp beni yere doğru fırlatıyordu ki bedenimi kontrol edip son dakika yere düşmekten kurtuldum.
Aslının kolundan tuttuğu gibi sürüklemeye başladığın da arkalarından hızlı adımlarla yürüdüm.
"Bırak onu! Beni al onu bırak!!!" dinlemiyordu... Aslıyı hızla odaya sokup ardından kendi odaya girdi. Kapıyı açmaya çalışıyordum, kilitlemişti. Yere çöküp yüksek sesle ağlamaya başladım. Bir yandan da kapıya yumruk atıyordum.
"BIRAK ONU! BIRAK!! yalvarırım... Bırak" yorulmuştum. Ne kendimi ne de kız kardeşimi koruyabiliyordum.
Son bir kez daha vurdum kapıya. Sanki beni dinleyecekmiş gibi. "Yapma, canını acıtma..."
~
Gözlerimi sırtımda ve boynumda olan ağrıyla açmıştım. Kapının önünde uyuyakalmış, her tarafım tutulmuştu. Yavaşça ayağa kalkıp etrafa baktım. Kapı kulpunu hafifçe aşağı indirip kapıyı açtım. Babam büyük ihtimalle odadan çıkmıştı.
İçeri girdiğim de, yerde çırılçıplak yatan Aslıyı görmeyi beklemiyordum. Hızla yanına eğilip kollarımı bedenine sardım.
"Özür dilerim, özür dilerim. Seni koruyamadım çok özür dilerim." Aslı hiçbir şey demeden öylece ağlıyordu. Hıçkırıkları odayı inletiyordu.
Yavaşça ayağa kaldırıp banyoya götürdüm onu. Kollarından tutup küvete oturttuğum da tepki vermeden öylece duvara bakıyordu. Suyu ayarlayıp bedenine döktüm.
Bedenim titriyordu. Bir çok kez onunla aynı duruma düşmüştüm. Defalarca dayak yiyip taciz edilmek... Korkunçtu, çok korkunç...
Aslıyı yıkadıktan sonra odasına götürdüm. Kıyafetlerini giydirdikten sonra ne olur ne olmaz diye ertesi gün hapı verdim. Ardından yatağına yatırıp odadan çıktım.
Dün hazırladığım yemekleri tabağa koyup ardından tepsiye koydum. Ekmek, su ve ilacı da tepsiye koyduğum da tekrar Aslı'nın odasına girdim. Tepsiyi komodine bırakıp yatağa oturdum. Yüzüne düşen saçlarını hafif dokunarak geriye ittim. Üzerindeki yorganı beline kadar indirip yavaşça dikleştirdim.
"Hadi biraz yemek ye. Sonra İstediğin kadar uyursun." hala daha benimle konuşmuyordu. Onu böyle görmek benim için çok zordu. Bir an önce buradan kaçıp gitmemiz gerekiyordu. Koskoca Trabzon'da bir tane bile akrabamıza ulaşamıyordum. Beni deli eden de buydu zaten.
Tepsiyi dizlerine yerleştirip bekledim. Sadece onu izleyecektim. Ruhsuz bir şekilde kaşığı eline aldı. Çok yavaş hareket ediyordu. Tam elinden alıyordum ki telefonum çaldı.
"Sen ye. Ben birazdan geliyorum. Geldiğim de o tabak boş olsun Aslı." hızla odadan çıkıp salona indim. Koltuğun üzerinde ki telefonumu alıp cevapladım.
"Efendim Naz?"
"Nerdesin?"
"Evdeyim. Bir şey mi oldu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Göz Göze/ Berat Ayberk Özdemir (Tamamlandı)
FanficTAMAMLANDI Karadeniz'in hırçın dalgaları kayalıklara vururken, soğuktan bedenim titredi. Berat susmuş öylece yüzüme bakıyordu. "Ee? Böyle susmak için mi o kadar şey anlattım sana?" Dudağının kenarı yana kıvrıldığında bana doğru bir adım attı. Hala...