Düello

126 10 3
                                    


Maroon 5 - Maps

Yeşil gözlü küçük kız, Aki ve diğer tüm köy halkının görüntüsü aynı bir film şeridi gibi gözümün önünden geçmeye başladı. Konuşulan şeyleri algılayamıyordum, kulaklarım uğulduyordu. Demek hepsinin sorumlusu bu kadındı. İçimdeki öfkenin dışarı taşmak üzere olduğunu hissediyordum. Lakin beklediğim olmadı. Büyük bir sakinlikle yerimden kalktım ve Kral'a doğru ilerledim.

"İstediğiniz gibi o atışı yapıcağım."

Hareketlerim gibi ses tonumdada rahatsız edici bir sakinlik vardı. Kral duyduğu şeyden memnun bir şekilde bana baktı.

"Olması gereken bu zaten."

Kulağımı tırmalayan o ses konuşmaya başladığında kendimi tutmak için tırnaklarımı avuç içime batırdım.

"Bunu kabul edemem. Hem benden daha iyi atış yapabileceğinin garantisi yok. Üstelik beni Lord seçti. Onun seçimlerine güvenmiyor musunuz Kralım?"

Kral, Cariye Kalina'ya döndü. Kızgın olduğu bakışlarından anlaşılıyordu. Daha sonra aklına bir fikir gelmiş olacak ki kızgınlığı geçti ve konuşmaya başladı.

" Öyleyse kimin ok atmakta daha iyi olduğuna karar vermek için aranızda bir düello yapın. Hem bu sayede askerlerin de aklında bir fikir oluşur. Tabi gelinim uygun görürse."

Düello ha? O an mantıklı düşünecek halde değildim. Aklımda olan tek şey sefalet içindeki köydü. Yüzüme yerleştirdiğim soğuk bir gülümseme ile bakışlarımı yerden kaldırdım ve Cariye Kalina'ya yönlendirdim.

" Olur. "

Sesim o kadar soğuk çıkmıştı ki Cariye'nin küstah bakışlarındaki parıltılar yavaş yavaş korkuya dönüştü. Ben ise atışın yapılacağı arenaya doğru yürümeye başladım.

Çenem yukarda, soğuk bakışlarım ile masaların arasından geçtim. Bendeki bu değişim kimsenin gözünden kaçmamıştı. Cariye ile birlikte arenanın ortasında durduğumuzda bana alaylı bir bakış attı.

"Ok ve yayınız olmadan atış yapamazsınız. Hemen size bir ok ve yay getirmelerini isteyeyim."

Küstah. Bu kadın buram buram küstahlık kokuyordu. Aynı soğuklukla konuştum.

"İhtiyacım yok."

Söylediklerime şaşırmış bir halde bana baktı. Daha sonra da aynı küstahlıkla güldü.

" Size nasıl atış yapacağınızı göstereyim. Sonuçta burası Ateş eyaletine benzemez."

Eline aldığı bir oku karşıdaki ağaçların arasında bir yere doğrulttu. Bir süre bekledikten sonra atışını yaptı. Hava da sarı bir havai fişek patladı.

"Eğer hedefi vurursanız sarı bir havai fişek patlar, vuramazsanız gri patlar. Şu an burada üç tane kötü ruh var birini ben vurdum geriye kalan ikisini siz vurmak ister misiniz? Eğer yapamıyacağınızı düşünüyorsanız şimdiden bırakabilirsiniz. Sonuçta okunuz ve yayınız yok öyle değil mi? "

Söylediklerini umursamadan arenanın ortasına doğru bir kaç adım ilerledim. Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. Vücudumdan dışarıya taşan mavi alevleri hayal ettim ve bu alevleri halka halka etrafa yaydığımı. Bu şekilde etraftaki ruhları tespit edebilirdim. Herkesin meraklı bakışları altında gözlerimi açtım. Aynı anda sol elimde beliren mavi alevlerden yayım ve okum ortaya çıkmıştı.

Çevreye dalga dalga yayılan alevlerimin ısısı öfkeme eşdeğerdi. O kadar sıcaktı ki ben bile hissediyordum. Gözlerim ise normalde kahverengi olmasına rağmen ne zaman gücüme böyle odaklansam alevlerimle aynı renge dönüyordu. Maviye.

GÜNEŞ KRALLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin