Bulduk

2.8K 93 7
                                    

Maç tüm coşkusuyla başlamış, tribündekiler şimdiden tezahürata başlamıştı. Gerçi hiçbir zaman bitmemişti.

Üzerimde olan Berat'ın formasını sıkıntıdan bir o yana bir bu yana çekiştirip duruyordum. Neden bu kadar sıkıntı yaptım bilmiyordum.

Maçtan sonra Berat'ın seninle konuşması gereken önemli bir şey varmış da ondan salak

Tamam, sakinim ben. Maça odaklan Afra, Berat'a odaklan Afra. Göztepe taraftarı tribünün bir tarafını doldurmuş ve manyak gibi bağırıyorlardı. Bizim olduğumuz tribünden sinir kat sayısı fazlasıyla artmış, kavga çıkmaması artık imkansız olmuştu. Ben buradayken kavga çıkmasın lütfen lütfen.

Maçın 7. dakikasında rakip takımın oyuncusu pek etkili olmayan bir vuruş yaptığında, top Uğurcan'ın kollarında kalmıştı.

39. dakikada hızlı gelişen Göztepe atağında ceza sahası içinde ki rakip oyuncu, aktardığı topa herkesten önce Uğurcan müdahale edip tehlikeyi uzaklaştırdı.

İyice stres olmuş içim içimi yiyordu. Ayağa kalkıp ellerimi demire koydum. Hala daha iki takımdan da bir gol yoktu.

İlk yarı boş bir şekilde bitmiş. Berat dilenmek için kulübeye gitmek yerine yanıma gelmişti.

"Yoruldum, çok yoruldum." diyip kollarını demire yasladı. Terden saçları ıslanmış, zar zor nefes alıyordu. 50 dakika boyunca sadece koşmak tabiki de zordu. Tedirgin olmadan ellerimi başına koyup üzerine doğru hafif yattım. Formasını tek eliyle çıkarttığı gibi bana uzattı. Formasını hemen omzuma doğru atıp tekrar üzerine yattım.

"Biraz daha dayan tamam mı? Sadece 40 dakika." diyip omzuna küçük bir öpücük bıraktım. Antrenör ona seslendiğin de kafasını kaldırıp bana baktı. Dilini dudağının üzerinde gezdirdiğinde yutkunup kafamı eğdim.

"Maç bitince kaybolma." diyip yanımdan ayrıldı. Sıçmış mıydım?

~

Maç'ın 56. dakikasında Gervinho'nun attığı golle 1-0 öne geçmiştik. Gayet iyi ilerliyorlardı şuan. Ama maçın bitmesine daha yaklaşık 35 dakika falan vardı. Yani rakip takımın gol atması an meselesiydi.

Kalecimize güvenmiyor musun Afra?

Ne alaka?

(...)

Maç'ın son düdüğü çaldığın da tüm taraftar marş söylemeye başlamıştı. Onlara bakıp gülerken, önümde hissettiğim hareketlilikle önüme döndüm.

"Üstümü değişip bekliyorum seni. Hızlı ol." Biraz sinirli miydi o? Peki neden? Ne yapmıştım ki?

O sinirliyse bende sinirliydim. Formasını çantama atıp tribünden zar zor çıktım.

Soyunma odasının önüne geldiğim de Berat da yeni çıkmıştı.

"Nereye gidiyoruz?" Hiçbir şey dememiş, öylece önümden yürüyordu.

"Berat!" nafile. Neden beni takmıyordu ki?

"Neden benimle konuşmuyorsun? Bir şey mi yaptım?" otoparka vardığımız da Berat'ın arabasına doğru ilerledim.

"Peki. Eğer konuşmayacaksan ben gelmiyorum." dediğim de yavaşça bana döndü.

"Bin. Orada konuşuruz."

(...)

Sahile geldiğimiz de Berat'tan önce arabadan inip kayalıkların üzerine çıktım. Biraz arabadan uzaklaşıp durduğum da arkamı dönüp Berat'a baktım.

Yanıma geldiğin de ikimiz de konuşmayıp sustuk. Sadece birbirimize bakıyorduk.

"Dün ki kız kimdi?" diye bir anda sorduğum da hiçbir tepki vermemişti.

"Yani... Ben... Sadece merak ettim. Cevap vermek zorunda değ-"

"Arkadaşım. Arkadaşım Afra." diye cevapladı. Kafamı eğip ayaklarıma baktım. Diyecek çok şeyim vardı da diyemiyordum işte.

"Geçen gün Kerem'le konuştuğun her şeyi duydum Afra." dediğinde sanki vücuduma sıcak su döküyorlarmış gibi hissettim.

"Her şeyi mi?"

"Her şeyi." işte şimdi daha çok sıçmıştım.

E sıvamak da yine bize düşüyor

"Neden bana yalan söyledin?"

"Ne-"

"Anlaşamayıp ayrıldık demiştin. Seni babanın önüne attığından bahsetmemiştin?" yalanlarım ortaya çıkıyordu işte.

"Berat, özür dilerim. Sana yalan söylemek istemezdim ben." başka diyecek bir şeyim yoktu ki. Saat olmuş 10 ve biz kapkaranlık sahilde tartışıyorduk. Haklı olan kişi de Berat'tı.

"Birbirimize yalan söylemeyeceğimize söz vermiştik."

"Biliyorum. Sözü bozan da ben oldum, çok üzgünüm. Ama eğer sana söyleseydim Kerem'i yaşatmazdın."

"Bir zahmet."

"Hayatın tehlikeye girerdi Berat. Bir de benim gözümden bak lütfen."

Berat yüksek sesle ofladığın da ellerini cebine sokup etrafa bakmaya başladı. Bu kadar mıydı? Keremle konuştuğumuz her şeyi buraya kadar mı duymuştu yani?

"Sadece buraya kadar mı duydun?"

"Hayır, her şeyi duydum Afra." gözümü ondan çekip ben de başka yerlere odaklanmaya çalıştım ama nafile, karşımda Berat, aklımda Berat vardı.

"Beni sevdiğini neden sakladın?" işte bu soru tüm her şeyin donmasını sağlamıştı. Böyle bir soru beklemiyordum ki ben. Hazırlıksız yakalandım.

Salak, yemin ediyorum gerizekalı. Şey mi deseydi "Afra ben şimdi sana " Beni sevdiğini neden sakladın?" diye soru sorucam cevap bul sende" mal

"Söylemek istemedim."

"Afra!" diye sesini yükselttiğin de kafamı kaldırıp gözlerine baktım. "Kısa kısa cevaplar verme bana." sesini tekrar inceltmişti. Ama sinirli olduğu her halinden belliydi.

Çene kası üff

"Berat zorlama işte. Hem biz neden bu şekilde saçma sapan tartışıyoruz anlamıyorum."

"Konuyu dağıtmaya çalışma! Çünkü sorularım bitene kadar burda duracağız."

"Of tamam. Korktum, beni istemeyeceğinden, arkadaşlığımızın bitmesinden korktum. Yapacak başka bir şeyim yoktu. 3 yıl, koskoca 3 yıl senden sakladım hislerimi. Beni istemeyeceğini anladığımda da uzak kalmaya çalıştım. Pek başarılı olduğum da söylenemez gerçi." nefes bile almadan konuştuğum da Berat öylece yüzüme bakıyordu. Öğrenmek istediği her şeyi duydu, şimdi konuyu kapatabilir miydik?

Bir cevap versin çocuk dursana amk

Konuşmuyordu, öylece bakıyordu. Beni sinir edeceği yeri çok iyi biliyordu.

Karadeniz'in hırçın dalgaları kayalıklara vururken, soğuktan bedenim titredi. Sanki ona sarılsam ısınacak ve her şey geçecekmiş gibi hissediyordum. Berat da susmuş öylece yüzüme bakıyordu.

"Ee? Böyle susmak için mi o kadar şey anlattım sana?"

Dudağının kenarı yana kıvrıldığında bana doğru bir adım attı. Hala susuyordu.

"Böyle susacaksan gidiyorum ben." tam arkamı dönüyordum ki kemerimden tutup beni kendine çekti.

"Seni seviyorum Afra."


Göz Göze/ Berat Ayberk Özdemir (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin