Binbir Gece Masalları/54

3.8K 461 162
                                    

🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿

Medyadaki müzikle dinleyin isterseniz...

Arkadaşlar rica etsem satır aralarında duygu ve düşüncelerinizi bildirseniz ve beğeni verseniz...☺🤗🤗☺

Arkadaşlar bu aralar biraz yoğunum.
O yüzden yorumlarınıza dönemedim kusuruma bakmayın lütfen 😔
Kahvaltıya misafirlerim vardı.
Sabah namazından sonra eşime ve çocuklara kahvaltı hazırlayıp gönderdim sonrasında da misafirler için hazırlık yaptım...
Sonrasında da işler güçler ve bu bölümü yazmak bayağı bir zamanımı aldı...
O güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim...💖💗
Bu bölüm dönüş yaparım inşallah 😍
Tam düzenleyemeden bekleyip, soran kardeşlerim için atıyorum...

🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿🌿

Bağırarak " üstüne vazife olmayan şeyleri sorgulama Hicran!" demek altı kelimeydi ama anlattıkları ve bana demek istedikleri o kadar çoktu ki...
Sayfalar dolusu yazı yazabilirdim bunun için...
Çocukluğumdan beri dilime vuramadıklarımı daima yazardım ben...Kâğıt ve kalemlerdi benim sırdaşım, yoldaşım, en iyi dinleyenim ve anlayanım. Onlarla dertleşirken doyasıya çekinmeden ağlayabiliyordum...

Aslında duygularımı yine öyle anlatmak istemiştim... Cihangir Bey'e yedi dilden mektuplar yazmıştım ama onu bile elime, yüzüme, gözüme bulaştırdım...
Şayet okuduysa bile benim yazdığımı nereden bilecek ki?
Okumuş olsa ve ya benim yazdığımı bilmiş olsa çoktan sorardı...
Neyse belki de şu durumda okumamış olması ve benim yazdığımı bilmemesi daha iyi...Çünkü o bana karşı içini tam olarak açmadıktan sonra neye yarar ki benim açmam...

Şu yalan ve fani dünyada herkesin acısı göreceli olduğu için, yaşadığın onulmaz acıları,  bazı acıları ve ızdırapları yaşadığını zanneden ama aslında hiç bir acı yaşamamış  insanlara da anlatabilmek kolay bir durum değildir...Yani kolay değildir her şeyi dile vurmak...

Bazıları bozulan manikürünü veya en ufak bir hasar gören ev eşyasını ya da en ufak bir yaramazlık yapan çocuğunu... Belki de doğum gününü ve yahut evlilik yıldönümünü, özel bir gününü unutan kocasını dert eder...Sanki çok büyük bir derdi varmış gibi, dünyası başına yıkılmış sanır...

Hal böyle olunca da, sonuç olarak derdi çok büyük olan insanlar da acılarını karşı tarafa yani kendi hissettiklerini hissettirebilecek kelimeler ve cümleler bulamaz, anlatamaz...
Çünkü dertleriyle kimseyi üzmekte istemez böyle insanlar...
Başkalarının mutluluğuyla mutlu olurlar sadece...

Şikâyet edemedikleri için herkes O'nların hiçbir derdi yok ve çok güçlü sanırlar...
Halbuki en fazla ilgiye, sevgiye muhtaç kişi bunlardır...Ama çok iyi tanımak lazım, acılarını içine gömen insaları...Yoksa farkında olmadan darbe üstüne darbe vurursun da haberin dahi olmaz. Yüreğinde ki bir ömür boyu kapanmaz yaralarının baş mimarı olursun...Yine derin düşüncelere dalmıştım...
Gözlerimden akan yaşlara da mani olamıyordum...Ardı ardına durmadan akıp gidiyordu sanki uçsuz bucaksız denizlere akan küçücük su parçaları ve dereler misali...

Çok zoruma gitmişti dediği...
Ben kulaklarımla halen daha O'nun hayatında ki kadınları duyordum...
Halbuki gözlerimle, kadınlarla  uygunsuz bir şekilde gördüğüm için köşe bucak O'ndan kaçtığımı da biliyor...

Cihangir bey, derin derin nefes alarak
gözlerime bakıyordu.
Elinden kurtulmak için bir hamle yapmaya çalıştım ama nafileydi...
İzin vermiyor ve daha da kapıyla kendi arasına sıkıştırıyordu.
O böyle yaptıkça daha da kötü olmuştum. Çünkü benim hıçkıra hıçkıra ağlamaya ve rahatlamaya çok ihtiyacım vardı şu anda. Tüm gün içime atmıştım misafirlerin yanında bildirmemek için, yüzüm gülmüştü ama içim kan ağlamıştı...

Sabr-ı Sükut 5. Seri  ( Hicran ) TAMAMLANDI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin