19. Bölüm

2K 228 51
                                    

𖦞

– Her Zaman Yanında –

Jimin burnuna dolan kokuyla burnunu buruşturdu. Garip kokuyordu ve annesi bu çorbayı içmesi için zorluyordu. "Anne..." Kadın umursamadan elindeki kaşığı Jimin'e uzattı.

"Kokusunu sevmedim, midemi bulandırıyor." Kadın başını yana salladı, bebeğe çorba içirir gibi davranıyordu. Jimin istemeden ağzını açtı ve sıcak sıvının boğazından aşağın inmesine izin verdi.

"Bunu üşütmeden önce düşünecektin oğlum, bebekler için riskli bir durum içindesin. İlaç içemiyorken en azından şunu iç." Kadının sesi biraz huysuz çıktı.

Jimin'in karını gittikçe büyüyordu ve bebekler şimdiden neredeyse beşinci aya gelmişlerdi. Jimin evden çalıştığı için, yaptığı bir yazılıma oldukça odaklanmıştı ve kendine dikkat etmeyi unutmuştu. Jungkook gece nöbetine kaldığı için geceyi yalnız geçirmiş ve sabah başı çatlayarak, burnu dolu bir şekilde uyanmıştı.

Annesi aradığındaysa, kötü gelen sesinden yanına geleceğini söylemiş ve yaklaşık yarım saat sonra yanında bulmuştu onu.

Birkaç saat sonra da Jungkook gelmiş ve Jimin'i o halde görünce biraz kızmıştı. Jimin anında duygusala bağlarken, Jungkook onu kendine çekmiş ve güzel bir şekilde sarılmıştı. Bu surada ise Jimin'in annesi onları izliyordu. Belki de Jungkook, Taemin'den daha iyi bir eş olurdu.

Jimin, yorgun görünen Jungkook'a uyumasını söylemişti. Şimdi ise saat akşam üzeri beşe gelirken, annesi yaptığı çorbayı zorla içirmeye çalışıyordu.

"Ne zaman izne ayrılıyorsun sen? İşe odaklanınca kendini bile unutuyorsun, o bebekler ne yapsın içinde?" Jimin huysuz bir nefes aldı ve başını yana salladı.

"İçmeyeceğim çorba işte!" Kadın zorla kaşığı ağzına itti Jimin'in. Jimin sakin bir nefes alarak yuttu ve ayağa kalktı. "Anne ya, lütfen. İçmeyeceğim, bak ciddili midem bulanıyor." Mızmızlanarak söylediğinde kadın başını salladı ve elindeki kaseyi tepsiye koyarak ayağa kalktı.

"Tamam, tamam. Geç uzan şuraya." Jimin annesine bakıp kıkırdayarak kanepeye yöneldi ve sakince uzandı kanepeye. Kadın tepsiyi içeri götürdükten sonra geri geldi.

Jimin'in yanına oturarak başını dizlerinin üzerine koydu. Jimin huzurla gözünü kapatırken annesinin mayıştırıcı kokusu doldu içine. Kadın kanepenin yanında duran pikeyi aldı ve belinden aşağısına serdi oğlunun. Ardından saçlarını okşamaya başladı.

"Canın acıyor mu?" Diye sordu sakince. Televizyonda bir şeyler dönüyordu ve sesi kısıktı. İçerisi ise sıcaktı. Jimin başını yana salladı. "Çok değil, bazenleri sadece." Gözlerini açtı ve yukarıdan ona bakan annesine baktı.

"Alışabildin mi?" Gözlerinde endişe vardı. Jimin sakince bir nefes aldı ve elini annesinin eline götürdü. "Alışıyorum, meraklanma." Elinin içindeki eli okşadı. Annesi ona şefkatle bakıyordu hâlâ.

"Biliyorum bunu sormak bana düşmüyor ama... Mühürlenecek misiniz?" Jimin yutkundu ve bir süre bekledi. Dudaklarını ıslattı. "Bunu konuştuk ama, nasıl bir süreç olduğunu biliyorsun. Bebekler doğduktan sonra düşünüyoruz." Annesi saçlarını okşadı ve başını salladı.

beautiful mess | jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin