Molaya girdiğim de kafeye geçip oturdum. Şu bir kaç gündür kendimi çok yorgun hissediyordum. Bu işimi de etkiliyor olmalı ki doğru düzgün adapte olamıyordum.
Telefonumun çalmasıyla elimi masaya uzattım. Berat arıyordu.
"Sevgilim?"
"Efendim?"
"Nerdesin?"
"Çekimdeyim hala. Mola verdik şimdi. Sen?"
"Antrenman yeni bitti de. Yanına gelicektim."
"Yorgun değil misin?"
"Senin yanına geliyorum, neden yorgun olayım?"
"Sımsıkı sarılırım yorgunluğum geçer."
"Tamam, gel. Sımsıkı sarılayım o zaman."
"Konum atıyorum ben şimdi."
"Tamam, görüşürüz."
Telefonu kapattığım gibi konum atmıştım.
Kahvem bitince kafeden çıkıp tekrar çekim alanına geçtim.
"Afra, Murat Bey seni bekliyor." diye yanıma gelen Burcu'ya kısa bir bakış atıp müdürün odasına doğru ilerledim.
Kapıyı çalış içeri girdiğim de oturduğu yerden kalkıp öylece ayakta dikildi. Masaya ilerlediğim de elini masaya vurup öne doğru eğildi.
"Yaklaşık 1 aydır doğru düzgün iş yapmıyorsun Afra! Ve hala daha bu şekilde devam ediyorsun."
"Biliyorum. Üzgünüm, bir kaç sıkı-"
"SENDEN BİR AÇIKLAMA BEKLEMİYORUM!" diye bağırdığın da irkildim. Gereksiz bir gerginlik vardı üstünde. "SANA DAHA ÖNCE DE SÖYLEMİŞTİM. BURASI BİR İŞ YERİ, SIKINTILARIN VE STRESLERİN BURADA Kİ KİMSENİN UMURUNDA DEĞİL! YA İŞİNİ DÜZGÜN YAPARSIN YA DA-" odanın kapısı açıldığın da sözü yarım kalmıştı. İçeriye giren kişi onun sözünü kestirecek kadar tanınan biriydi demek ki? Yavaşça arkamı döndüğüm de, karşımda sinirden yumruğunu sıkan Berat'ı görmeyi hiç ama hiç beklemiyordum.
"Berat Be-"
"Sus!" Berat yanıma gelip elimi tuttu. Beni arkasında doğru çektiğin de, elimi kolunun üzerine koydum.
"Bu denli ortalığı yıkacak kadar ne olmuş olabilir?" diye sorduğun da Murat Bey yutkunup yalandan gülümsedi.
"Afra ile benim aramda olan bir şey. Zaten kapattık olayı, öyle değil mi Afra?" bana yönelttiği soruyu cevapsız bırakmıştım.
"İşten atarak mı çözdün olayı?"
"Berat Bey-"
"Burayı takıma tanıtan kişi bendim, o da Afra vardı diye. Eğer Afra yoksa anlaşmayı da bozabiliriz diye düşünüyorum?" şaşkınlıkla Berat'a baktığım da elimi daha da sıkı tutarak odadan çıktı. Az önce ne olmuştu öyle?
"Berat?"
"Eşyalarını al çıkalım." dediğin de elini bırakıp çantalarımın olduğu yere ilerledim. 2 ağır çantayı Berat aldığın da diğerlerini de sırtıma taktım.
Arabaya binene kadar hiçbir şey konuşmamıştık. Hatta sahile gidene kadar ne ben ne de o konuşmuştu. Hala gergin olduğu belliydi. Sahile geldiğimiz de arabadan inip kayaların üzerine çıktım. Berat arkamdan gelip ellerini belime sardığın da kafamı omzuna yaslayıp yanağına öpücük kondurdum.
"Gergin misin hala?"
"Biraz sanki."
"Neden böyle bir şey yaptın?" diyip ona doğru döndüm.
"Sana bağırmasına izin verecek değildim herhalde. Orospu çocuğu, her yeri inletti." dediğin de büyük bir kahkaha attım.
"Ne oldu?"
"İlk defa yanımda küfür ettin. Komiğime gitti bir dakika." diyip tekrardan kahkaha attım.
"Manyak karı." ellerini tekrar belime koyup beni kendine çekti.
"Sarılayım mı? Yorgundun." dediğim de cevap vermeyip sımsıkı sardı vücudumu. Kollarımı boynuna dolayıp yüzümü boynuna gömdüm.
Ben sensiz olanlara seni aratıyorum,
Ben sensiz kalanlara seni yaratıyorum,
Seni saklayacağım, seni yazıp-andıkça
Kendimi çoğaltıyor, seni kuşatıyorum.Unutturmayacağım, seni yaşatacağım,
Kendimi çoğalttıkça, seni kuşatacağım,
Her zamanda, her yerde sen bende yaşadıkça...
Sen evreninde sana seni aratacağım.~
"Bence bu güzel." Naz yatağın üzerinde ki elbiseyi alıp üzerime doğru tuttu. Akşam Hüseyin Abi'nib eşi Ümran ablanın doğum günü kutlaması vardı. Küçük bir kutlama olacağı için belirli sayıda kişiler katılıyordu. Haliyle Hüseyin Abi Berat'la beraber benim de gelmemi istemişti.
Yaklaşık yarım saattir giyecek bir şey arıyordum.
"Elbise giymek istemiyorum." diyip yatağın diğer ucunda ki beyaz braleti elime aldım.
"Bralet giysem daha güzel olur." altına beyaz kot pantolon alıp üzerimi değiştim.
"Beyaz mı siyah mı?"
"Beyaz." dediğim de elinde ki beyaz çantayı uzattı. Çantayı aldığım da son kez kendime baktım. Hazırdım. Telefonumu da alıp aşağı indim.
(...)
"Karşımızda ki maçlar çok kritik. Ne kadar lider olsak da Fenerbahçeyle aramızda 2 puan var-"
"Buraya futbol konuşmaya mı geldik ya?" diyen Kübra ablaya kadınlar ful destek vermişti. Bundan dolayı Beyler futbol konuşmayı kesmiş, masa sessizliğe bürünmüştü. Çıplak omzumun üstünde sıcak dudak hissettiğim de gülümsedim. Berat'a doğru döndüğüm de gözlerinin içinde kaybolmuştum resmen. Öyle güzel bakıyordu ki bana, aşık olduğum adama tekrardan aşık oluyordum.
Tamam
"Ee düğün ne zaman?" diye soran Uğurcan abiye döndük.
"Ne düğünü abi, daha yeni çıkmaya başladık." benden önce Berat cevap vermişti. Haklıydı da, sonuçta-
"Olsun, bir şey olmaz. 3 yıldır tanışmıyor musunuz zaten?"
"Arkadaş olmakla sevgili olmak aynı şey mi abi?"
"Naz yapıyorlar."
"Üstlerine gitme Uğur." Kübra abla bu evlilik muhabbetini de kapattırdığında derin bir nefes aldım. Çok mu sıcaktı sanki burası?
Direkt çocuk da yapabilirsiniz yani
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Göz Göze/ Berat Ayberk Özdemir (Tamamlandı)
FanfictionTAMAMLANDI Karadeniz'in hırçın dalgaları kayalıklara vururken, soğuktan bedenim titredi. Berat susmuş öylece yüzüme bakıyordu. "Ee? Böyle susmak için mi o kadar şey anlattım sana?" Dudağının kenarı yana kıvrıldığında bana doğru bir adım attı. Hala...