6

5.3K 570 227
                                    

Telefonumu kapatıp cebime attıktan sonra paramı da alıp sınıftan çıkmıştım. Hızlı adımlarla merdivenlere ilerleyip kantine doğru inerken aklımda hala Hyunjin'in garip bakışları dolanıyordu.

Sanki ebesini sikmişim gibi bakıyordu...

Hyunjin'in bakışlarını boş vermeye çalıştığım sırada kantine girdiğimde önce bizimkilerin yanına ilerleyip geldiğimi onlara göstermiş ardından da yemek almak için uzun kantin sırasına yönelmiştim.

Sıranın sonu kantine fazlasıyla uzak olduğu için bu öğlen yemek yiyemeyeceğime emin olduğum sırada sinirli adımlarla yaklaştığım sıranın sonunda Hyunjin'i görmem üzerine adımlarım yavaşlamış ve ağzım şaşkınlıkla açılmıştı.

Tanrı beni cidden hiç sevmiyordu.

Sıranın sonunda okuldaki onlarca öğrenciden biri değil de Hyunjin olduğu gerçeği yüzünden şansıma tükürmekle meşgulken Hyunjin'in benim olduğum tarafa dönmesi üzerine hızlıca kendimi toparlamış ve sanki onun orada olması umrumda değilmiş gibi ona doğru yaklaşarak arkasına geçmiştim.

Bu sırada gözlerini benden hiç ayırmayan Hyunjin arkasına geçtiğimde mecburen bakışlarını benden çekmiş ve önüne dönmüştü.

Gergin bir nefes verdiğim sırada gözümün bizimkilerin oturduğu masaya kayması üzerine ellerimi sinirle saçlarıma atmıştım.

Çünkü şu an bulunduğum durumdan fazlasıyla eğleniyor görünüyorlardı...

Birkaç dakika daha öylece kantindeki insanları seyrettikten ve arkadaşlarıma birkaç küfür çektikten sonra sıkıldığım için elimi cebime atıp telefonunu çıkartmıştım. Ben telefonla ilgilendiğim sıradaysa benim de arkama insanlar gelmiş ve sıra biraz daha uzamıştı.

Telefona bakmaktan da sıkılıp telefonumu tekrar cebime koyduğumda kantin sırasında yavaşta olsa başlara geldiğimi, sıranın bana gelmesine yedi sekiz kişi kaldığını görmüş ve sonunda yemek yiyebileceğim için mutlu olmuştum.

Fakat bu mutluluğum çokta uzun sürmemişti.

Çünkü kantinde önce birkaç bağrışma oluşmuş ve ben yine birileri tartışıyorlardır diye düşünüp önemsemediğim sırada Hyunjin arkasına -yani bana doğru dönüp- ne olduğunu anlamaya çalışırcasına sıranın sonuna doğru bakmıştı. Çattığı kaşları eşliğinde olayları anlamaya çalışırken ben de yaptığı tatlı yüz ifadesine gülümseyerek ona bakıyordum. Fakat tam da o sırada gülümsemememin yüzümde donmasına sebep olan bir olay yaşanmış ve ben hiç beklemediğim bir şekilde arkamdan itilmem üzerine karşımdaki bedene hızlıca çarpmıştım.

Karşımdaki bedenin Hyunjin olmasıysa sanırım olayların en kötü kısmıydı...

Ağzım şaşkınlıkla açılmışken çarpmanın etkisiyle ellerimin destek almak istercesine Hyunjin'in beline yerleşmiş olduğunu farketmiştim. Ellerimi olduğu yerden çekmeden sadece beş santim kadar uzağımda olan yüze baktığım sırada az önce çatılan kaşlarının şimdi şaşkınlıkla havaya kalkmış olduğunu görmüştüm.

Beklemediğim bir anda yaşadığım olaydan dolayı şaşkınlıkla açılan dudaklarımın üzerinde hissettiğim Hyunjin'in hızlı nefesleri üzerine dudaklarımı kapatıp anın gerginliğiyle birbirne bastırmıştım. Hyunjinse bu sırada seslice yutkunmuş ve bakışlarını gözlerimden çekip etrafta gezdirmeye başlamıştı.

Bunun üzerine ben de onun rahatsız olduğunu anlayıp ondan uzaklaşmaya karar vermiştim. Hyunjin'in belindeki ellerimden de yardım alarak bedenimi sol tarafımızın aksine insanların olmadığı, boş olan sağ tarafımıza doğru hafifçe kaydırdığımda az önce Hyunjinle tam olarak karşı karşıya durmadığumız için hissetmediğim şişliği tam da kasıklarımda hissetmiştim.

Kaşlarım Hyunjin'in tüm vücut hatlarını net bir şekilde hissettiğim için istemsizce çatıldığı sırada Hyunjin'den çıkan kısık inleme üzerine imkanı varmışçasına daha da çok çatılmış ve ağzımdan bir küfür çıkmasına engel olamamıştım.

Kuruyan dudaklarımı dilimle ıslattığım sırada eğer bu şekilde birkaç dakika daha durursak pantolonumun önünde tuvalette boğuşmamı gerektirecek bir şişlik olacağına karar vermiştim.

Tıpkı Hyunjin'de olduğu gibi...

Verdiğim karar üzerine de hızlıca harekete geçmiş ve ne zamandır sıktığımı bilmediğim Hyunjin'in belinden ellerimi çekerek arkamdan beni ittiren bedeni ben de geriye doğru ittirmiş ve hızlıca sıradan çıkmıştım.

Tamamen dağıldığımı ve bacaklarımdaki gücün çekildiğini hissettiğim için hızlıca bizimkilerin oturduğu masaya doğru ilerlediğim sırada masayı boş görmem üzerine kaşlarım şaşkınlıkla havalanmış ardından da gözlerimle hızlıca kantini taramıştım.

Çok geçmeden de aradığım üç insanı az önce bağırışmaların geldiği tarafta görmem üzerine bıkkınlıkla nefesimi vermiş ve Minho'nun çocuğun tekine kafa atıyor oluşunu yok sayarak az önce oturdukları masaya kurulup yarım bıraktıkları yemekleri yemeye başlamıştım.

Tabi bu sırada bir yandan da Hyunjin hâlâ karşımdaymışçasına pantolonumda hissettiğim baskıyı yok saymaya çalışmakla meşguldüm...

Tabi bu sırada bir yandan da Hyunjin hâlâ karşımdaymışçasına pantolonumda hissettiğim baskıyı yok saymaya çalışmakla meşguldüm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

AAAAA

NOLUYO SU AN YA

the feels ↦ hyunin ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin