Uyandı yavaşça. Tavana baktı bir süre. Saatin tik tak sesleri odada yankılanıyordu. Saat ve kendi nefes sesi dışında evde ses yoktu. Saat kaç, diye düşündü. Hava tam açılmamıştı. 6-7 civarlarındaydı. Elleriyle başını sertçe ovaladı. Kabus görmüştü.
Bir uçurumun kıyısındayım. Ancak hiçbir şey yok. Sadece karanlık var. Nereye dönersem döneyim karanlık beni bırakmayacak.
Nefes alıyorum derince. Atlamaktan başka çarem yok. Korkuyorum ancak zorundayım buna.
1, 2, 3... Ve, atla!
Sonsuz bir karanlığa atlamışım gibi hissediyorum. Düşme hissi yok. Son yok. Sadece beni sarıp sarmalayan karanlığa bakıyorum. Ardından bir ışık beliriyor. Zaman geçtikçe büyüyen bir ışık bu. Düşüyorum sonunda.
Yorganı itti üzerinden ve terliklerini giydi. Lavaboya girdi, üstündekileri çıkardı ve kirliye attı. Ardından banyoya girdi. Önce saçlarını sonra bütün bedenini ısladı. Eline biraz şampuan sıktı ve saçlarını yıkadı.
Piknik yapan bir aile var. Beş kişiler, çok mutlu görünüyorlar. Onlara katılmak istiyorum. Ancak beni engelleyen bir şey var. Elbisemdeki kan lekesi.
Bu nereden gelmişti böyle?
Çıplak ayakları, elbisesi, yüzü ve saçları... Kan içinde kalmıştı. Ne yapmıştı böyle de kirlenmişti?
Şimdi hatırladı.
O öldürdü. O, insanları öldürmüştü. Piknik yapan bu ailenin yanına gelmeden önce yolundaki herkesi öldürmüştü. Ancak nasıl öldürdüğü hakkında bir fikir yoktu.
Vücudunu ve saçlarını bir havluya sardı. Dişlerini fırçaladı ve banyodan çıktı. Odasına geldi. Üstüne basit bir kot pantolon ve beyaz bir kazak giydi. Saçlarını kuruttu, taradı ve fön çekti. Çantasını hazırlayıp evden çıktı.
Kütüphaneye gitmek istiyordu tekrardan. Aslında aklında böyle bir şey yoktu. Sadece kalbindeki bir ses ona bunu söylemişti. "Kütüphaneye git." diye bir fısıltı. Aklında sadece bu vardı.
Bir çocuk vardı rüyasında. Bileklerinde kırmızı bir balon bağlıydı. Ağlıyordu. Etrafında kimse yoktu. Bir süre onu izledi. Ardından yavaşça yaklaştı, eğildi.
"Kayıp mı oldun?" dedi. Sesi hiçbir duygu barındırmıyordu. Sadece, dedi. Bu çocuk birisini hatırlatıyor.
"Hayır, kayıp olmadım. Annem beni terk etti." Çocuğun bu sözleriyle gözlerini fal taşı gibi açtı. Tabi ya, bu çocuk kendisiydi. Ağladığı için öldürmeyi düşünmüştü ancak kendisini nasıl öldürebilirdi ki?
Çocuğun montunun fermuarını çekti. Gözyaşını sildi ve elini tuttu. "Gidiyoruz." dedi. "Bambaşka bir yere."
Oy vermeyi unutmayınız!♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüya | Ryeji
Fanfiction"Bu sadece bir rüyadır belki de, hm?" diye fısıldadı kulağına. Duygusuzca bakan siyah gözlere karşı gülümsüyordu. Ancak bu gülümseme özünde hiçbir duygu barındırmıyordu. "Sadece bir rüya." dedi, "Uyanınca her şey biticek, inan." [Shin Ryujin x Hwang...