Öncelikle iyi geceler, uzun zaman oldu fakat umarım herkes iyi ve sağlıklıdır💜
Normalde aktif değilim, wattpadi bıraktım fakat geçen aylarda tamamladığım bu fici yayımlamak istedim. Yazmayı özlemişim, öylece taslakta durmasın dedim :')
Keyifle okursunuz umarım💜
Bölüm şarkısı sıra ile bunlar, tavsiye ederim dinlemenizi, güzeller.
-
Derin, sancılı iç çekişler. Her nefes alışında göğüs kafesini tırmalayan ciğerler, yalnızlıktan düşüncelere boğulan ve bu nedenle beyni çatlayacakmış gibi bir hissiyat, boş bakan gözler, içi yansa da dışarıdan görülen o hissizlik...
"Jeongguk! Yemek hazır gel ve ye! Babanla beni yine kötü mü etmek istiyorsun?!"
Yutkundu ama geçmedi boğazında oluşan o yumru. Uzun zamandır oradaydı, gitmiyordu, gitmek bilmiyordu. Kuruyan dudaklarını yaladı ve anında dolan gözlerini kırpıştırıp yerinden kalktı. Yavaşça odasından çıkıp yemek masasına yerleşti. Üvey annesi tabaktaki yemeği sanki kötü bir şey yapmış gibi adeta önüne attığında yerinde sıçradı.
Alışmalıydı...Bu ilk kez değildi. Gördüğü muamelenin yanında bu bir hiçti fakat Jeongguk kendine engel olamıyordu.
Hassastı.
"B-Babamı neden beklemedik anne?" Gün boyunca ağzından çıkan ilk kelime buydu bu nedenle çatlayan sesini düzeltmek için boğazını temizlemeye çalıştı. Üvey annesi mutfağı toparlarken kendisine dönüp bakmamıştı. "Baban ile dışarı çıkacağım, yemeği dışarıda yiyeceğiz. Sen varken evin içinde rahat olamıyoruz."
Dudaklarını birbirine bastırıp tatsız yemeği yutmaya çalıştı. Boğazındaki yumru yine varlığını hissettirmişti. O da babasıyla gezmek istiyordu, her gün bu özensizce yapılmış tatsız yemekleri yemek istemiyordu.
Ama kimse ona fikrini sormuyordu.
"Özür dilerim." diye fısıldadı üvey annesine. "Sizi bu kadar rahatsız hissettirdiğimin farkında değildim-"
"Anlamış oldun." Üvey annesi kendisine döndü ve yirmi bir yaşındaki Jeongguk'a küçümseyici bir bakış attı. "Sen sadece gereksiz bir fazlalıksın. Üniversiteye gitmeyi bile beceremedin. Babanı sadece hayal kırıklığına uğratıyorsun. Bunu aklından çıkarma." dedi ve hazırlanmak için odasına çekildi.
Jeongguk ise iç çekti ve bir süre boş boş baktı masanın kenarına. Ardından zaten olmayan iştahıyla birlikte yemekten vazgeçip dolaptaki kullanması gereken hapları aldı ve odasına çıktı. Henüz aşamadığı anksiyetesi peşini bir türlü bırakmamıştı ve zaten kötü olan ruh halini daha da kötü yapıyordu. Yalnızlıltan ölecekmiş gibi hissediyordu. Aylardır kimse ile düzgünce bir sohbete girmemiş, problemlerini anlatmamıştı. Her şeyi içine atıyordu; düşünüyor, düşünüyor ve düşünüyordu.
Yatağına oturup yastığının altındaki defteri aldı. Buraya ne hissettiğini yazıyor ve bazı güzel anılarını anlatıyordu. Parmaklarını defterin arasındaki fotoğrafa değdirdiğinde ise hüzünle bir iç çekti.