"Cidden bu partiye ihtiyacımız varmış" dedi Hyunjin koltukta daha da yayılırken.
"Gerçekten Chan hyung olmasaydı bu vizeler ile kafayı yiyecektim" diyerek Hyunjin'e eşlik etti Jeongin, Hyunjin'in kolları altına girerken.
Gözlerimi kapatıp başımı geriye yaslarken sakinleşen müziğe karşı derin bir nefes verdim.
"Aman Tanrım, Jisung!" Heyecan ile adımı bağırarak yanıma gelen Felix'e baktım.
Öylesine heyecanlı görünüyordu ki ne olduğunu merak etmeden edememiştim. "Ne oldu?"
"Ne olduğuna inanamayacaksın! Chan hyung'un liseden bir arkadaşı varmış, Minho. Tanışmak için yanına gittim ve bil bakalım kimin kostümünü giymişti? Jang Manwol! Kafayı yedim! Ona senden bahsettim, kostümünden. Seni merak ettiğini söyledi. Kalk ayaklan, tanışmanız lazım. Çok harika biri!"
Nefesi tükense bile sonuna kadar anlatmış ve koluma vurarak ayağa kalkmamı söylemişti.
Başımı sallamış ve yeni bir bardak daha alkolsüz kokteyl alıp beni yönlendirmesine izin vermiştim.
Terasa çıkmış ve ilkbaharın taze kokusunu burnuma dolduran rüzgarın saçlarımı dağıtmasına bir şey demeden Felix ile bir grup kişinin yanına adımlamıştım.
"Minho hyung! Bu, bahsettiğim Jisung. Jisung, bu da Minho hyung"
"Tanıştığıma memnun oldum hyung" diyerek sevimlice bir gülüş vermiştim.
O da karşılık vererek gülümsemiş, "Ben de memnun oldum Sungie" verdiği takma ada yanaklarım kızararak karşılamıştım.
"Her tanıştığın kişiye sevimli lakaplar takamazsın Minho hyung" diyerek yakarış vermişti Changbin hyung.
Minho hyung ise alaycıl bir şekilde gülmüş ve konuşmuştu. "Sen sus Binnie, Binnie, Changbinnie~"
Changbin abartıyla, "bari sevgilimin yanında yapma!"
Changbin'in yanındaki kız arkadaşı gülmüş ve Changbin'e yaklaşarak yanağına bir öpücük bırakmıştı. "Sorun değil, sevgilim. Ben seni her şekilde severim"
"Sen cidden harika birisin Hyunyeon. Bu çocuğu bile düzelttin" diyerek katılmıştı Chan hyung.
"Ne yani, ben seni düzeltemedim mi?" diyip dudak büzerek Chan hyung'a bakmıştı, Chan hyungun sevgilisi.
"Sen sadece bana daha fazla sevgi verdin. Yoksa ben hiç bu kadar kibar biri değildim"
"Evet, biliyoruz. En son bu eve gelip üstümü değiştirmek için odana girdiğimde yatak başlığı kırıktı." diye alay etmişti Changbin hyung.
Onların bu atışmalarını gülerek izlerken Minho hyung yanıma yaklaşmış ve kulağıma eğilmişti.
"Evim yan dairede. Beraber takılmak ister misin?"
Dudağımı ısırarak aldığım teklifi kabul etmiş ve Felix'in yaptığı saçma kaş göz hareketlerini görmezden gelmeye çalışarak terastan inmiştik.
Minho hyung'un evine girince sessiz ortamın verdiği huzur ile derin bir nefes vermiş ve gömleğimin üstüne giydiğim ceketi çıkarmıştım.
Minho hyung'un yönlendirmesiyle salona geçmiş ve bir koltuğa oturmuştum. Minho hyung, "Bence biraz daha içip Hotel del luna hakkında konuşabiliriz" diyerek amerikan mutfağa adımlamış ve dolaptan bir şişe şarap çıkarıp iki kadeh daha alıp yanıma gelmişti.
Kadehleri doldururken konuşmaya başlamıştı, "açıkçası bu partiye gelirken birinin benimle aynı dizi karakterlerinden rolüne girip geleceğini hiç düşünmemiştim. Hoş bir tesadüf oldu"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost in the fire [Minsung]
Fanfiction"Asla paha biçemeyeceğim türden bir seks" SMUT | ONESHOT Yetişkin içerik!