Resim Aşkın
Duru" Sana bir şey söyleyim mi? Ağlayınca geçmiyor." Aşkın buraya beni sinir etmek için mi gelmişti?Sözleri biraz alaycı bir şekildeydi.
" Ziyaretini tamamladıysan çıkıp gider misin?" gözyaşlarım dizlerimi ıslatırken halsiz hissetmiştim.
" Çok erkendi benim için Duru. Onu kaybettiğimde her şey bitmiş gibi hissetmiştim. Boğuluyormuş gibi. Zamanla izleri kaldı ama o kalbimin derinliklerinde bir yerde. Sanki bana sesleniyor mutlu ol diye. Mutlu olmalısın. Hayatta kal diyor." Aşkın'ın sesi gittikçe kısılırken başımı yavaşça kaldırıp onun dalgın duruşuna baktım. Bana anlatmıştı. Bir kız arkadaşı vardı ve onu kaybettiğini anlatmıştı. Aklım başıma yeni yeni geliyordu.
" Peki hayatta kalıp mutlu olabildin mi?" bazen hiç gülmeyecekmiş gibi hissediyordum. Gülümsemek bile bana bir külfetti. Kalbime batırılan bir iğne olurdu.
" Bir yıl hiç gülmediğimi hatırlıyorum. Onun fotoğraflarına ve videolarına bakıp kendime işkence ettiğim günleri hatırlıyorum. Keşke şunu yapsaydım. Keşke o gün dışarıya çıkmasaydım. Keşke keşke... Keşke diye bir şey yoktu. Gerçekler vardı. Artık o yoktu. Ondan sonra hayatım çok değişti. Sana yalan söylemeyeceğim Efecan'ı çok tanımıyordum. Çok üzüldüğümü söyleyemem. Belki sevgilim öldükten sonra ölümü kabullendim. Ölen birisinin öldüğünü kabul etmek zorundaydım. Sonra doktor olduğumda bir çok kişinin öldüğünü görmüştüm. Bu da doğum gibiydi. Ölümde doğanın bir kanunuydu." Aşkın derin bir nefes alıp yerinde doğruldu ve kollarını bacaklarına dayadı. Ondan iyi ve ya kötü bir enerji alamıyordum. Bir donukluk vardı. Onu şu an anlayamazdım. O da beni anlayamazdı.
" Peki şu an yaşamanın anlamını buldun mu? Seni bir şeyler gerçekten mutlu ediyor mu?" bana bunun cevabını vermeliydi belki de. Çünkü beni şu an hiçbir şey mutlu edemezdi. Sadece Efecan'ın geri gelmesi belki tek tesellim olurdu. O gün ona sürekli kalp masajı yapmıştım ve birisi gelip bana o çoktan öldü demişti. Sonra onlara bağırıp tekrar devam etmiştim. Kavga etmiştim. Tekrar kalp masajı yapmaya devam ederken herkes bana delirmiş gibi bakmıştı. Efecan'ın dudaklarından defalarda öpmüştüm. Ona nefesimden vermek istemiştim. Uyan diye çığırmıştım ama o hiç hareket etmemişti. Gözleri aralayıp son kez bana bakmamıştı. Bana son kez seni seviyorum dememişti. Daha yapacak çok şeyimiz var deyip beni oracıkta terk edivermişti.
" Yaşamın anlamı mücadele etmekmiş. Savaşmak. Ayakta kalmak için, mutlu olmak için, bir şeyleri unutmak için, başarılı olmak için, kısacası her şey için mücadeleymiş. Mutlu olmak istersen o kısa sürebilir çünkü hayatta sadece mutlu olma kavramı yok üzgün olma kavramı da var. Mücadele dediğimiz şeyin içinde zorluk , mutsuzluk , kolaylık , mutluluk hepsi var. Şimdi mücadele etmelisin Duru. Çünkü o gerçekten o toprağın altından çıkıp gelmiyor. Ben bunu denedim. Saatlerce sevdiğimin mezarının başında bekledim. Ona kalk dedim. Hadi bana gülümse dedim. Kalk oradan daha hayat yeni başlıyor. Sen daha hayat doluydun. Nasıl birden o araba sana çarpabildi dedim. Bu adil değildi. Hiçbir şey adil değildi. Ellerimden kayıp gitmişti..." Aşkın ellerini uzatıp onlara bakarken gözleri dolmuştu. Onun ağlaması beni afallatmıştı. Yanaklarından yaşlar süzülmüştü.
" Gülüşü çok güzeldi. Seni seviyorum kaçık derdi." Aşkın zorla yutkunurken boğazındaki hareketi takip etmiştim. Benimde gözlerim dolmuştu. O kendini anlattıkça benim akılıma Efecan gelmişti.
" Bana prenses diyordu..." hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladığımda yatakta emekleyip Aşkın'a sarılmıştım. Birinden destek almazsam kendimi şimdi gidip pencereden dışarıya atacaktım.
" Duru bir çaresi yok mu sevdiklerimizi geri getirmenin bir çaresi yok mu?" Aşkın arkamı sıvazlarken onun da ağladığını duyuyordum.
" Varsa her şeyi yapmaya hazırım. Ama benim elimden hiçbir şey gelmiyor Aşkın. Belki doktorlar hiçbir işe yaramıyor Efecan'ın dediği gibi. Doktor olmamalıydık." Boğazımdaki baskı yüzünden konuşamıyordum. Aşkın beni kendinden ayırıp ayağı kalkmıştı. Gözyaşlarını silmeye çalışıyor ve benim gözlerimin içine bakmamaya çalışıyordu.