5|İş birliği

1.3K 106 32
                                    


"Doğu?!Nerdesin sen!"diye ikinci bir bağırma gelince şoktan çıkıp koşar adım mutfaktan oturma odasına geçtik.

Ebru hanım uyanmıştı ve Annemde elinde ki kolonyayla yanında duruyordu.

Ebru hanım beni görür görmez "Sen gerçekten erkek misin?"diye sordu.

"Ben-"

"Sus!Duymak istemiyorum.Niye böyle bir yalan söylediniz?" dedi sinirle.

Duymak istemiyorsan,ne soru sorup duruyorsun o zaman amına koyayım?Göz devirmemek için kendimi tuttum ve hemen röle girdim.

Yutkunup sesimi birazcık incelttim "Hayır efendim,ben kızım.Siz olayı çok yanlış anladınız."dedim,ardından kafamı yere eğip üzgünmüş gibi ayaklarıma baktım.
İnşallah bu da götümüzde patlamazdı.

Ebru hanım anlamaz bir şekilde bana bakınca bu sefer Annem araya girip "Evet Ebru hanımcığım.Siz tamamen yanlış anladınız.Buyrun şöyle oturunda anlatayım."dedi eliyle koltuğu işaret ederek.

Ebru hanım bir şey demeden Annemin gösterdiği yere oturup beklentiyle ona baktı.
Annemde yanına oturup sehpadan benim ne zaman getirip çerçeveye koyduğunu anlamadığım askerlik fotoğrafımı kucağına alıp başını önüne eğdı ve çerçeveye sarılıp üzgün bir şeklde "Diyar! Oğlum!"dedi canı acıyormuş gibi ve çerçeveyi göğsüne bastırıp iç çekti.

Annem buralarda harcanıyordu...

Ebru hanım Anneme anlamazca bakıp "Ne? Sizin başka çocuğunuzda mı var?"dedi.

Annem burnunu çekip titrek bir nefes verdi ve gözlerini ayaklarına dikip dalgın bir şekilde "Benim çocuklarım aslında üçüzdü;Umay,Uzay ve Diyar.Ama Diyar...
Ah bebeğim! Diyarım!"dedi hüzünle çerçeveyi göğsüne daha çok bastırarak ardından eliyle gözlerini sertçe ovuşturdu ve derin nefes alıp" Bir kaza sonucu ö-öldü..."diye devam edip bir anda ağlamaya başladı.

Ben ağzı açık bir şekilde anneme bakıyordum, aslında şaşırmamam lazımdı ama şaşırıyordum işte...

Ulan olmayan kardeşim için gözlerim dolmuştu resmen.

Bakışlarımı Doğu'ya çevirdiğimde ağzının gözünün yamulduğunu gördüm.Yazık zihinsel felç geçiriyordu garibim...

Ebru hanım eliyle ağzını örtüp irileşmiş gözleriyle bize baktı.Anında kafamı tavana çevirip sanki ağlmamaya çalışıyormuşum gibi yüzümü yelleyerek burnumu çektim.
Ee!kimin oğluydum?

Ebru hanım sesi soluğu kesilmiş oğluna doğru, "Doğu? Yoksa senin askerlik arkadaşım dediğin Diyar mıydı?"diye sordu.
Bu kadın de ne saf.

Doğu'dan bir ses gelmeyince ufaktan ona yaklaşıp ayağımı sertçe çıplak ayağına bastırdım.İnleyip bana ters ters bakınca ona gözlerimi bellertim.Salak her şeyi mahvediyordu.

Bu hareketlerimizden işkillenen Ebru hanım kaşlarını çatıp bize bakınca Annem sesli bir şekilde ağlayıp dikkati üzerine çekti.

Çilekeş annam...

Ebru hanım cebinden peçete çıkartıp Anneme uzattı ve kolunu sıvazlayıp "Lütfen üzmeyin kendinizi,biz gerçekten özür dileriz.Değl imi Doğu?" diyip oğluna baktı.

Gerçekten çok saf bu...

Doğu gergin bir şekilde saçını karıştırıp "Evet...Bende özür dilerim,Uzay'la Diyar çok benzediği için yani ka-karıştırdım."dedi.

Ahmağa bak hele,iki yalan söyleyemiyordu.
Neyse anamla beraber öğreniriz artık.

Ebru hanım tersçe Doğu'ya bakıp ardından Anneme sarıldı ve "Gerçekten üzgünüm."dedi.
Annem öyle içli ağlıyordu ki kadıncağızada ağlama gelmişti.

Anneme gözlerimi bellertip abartmaması için kaş göz yaptığımda, boğazını temizleyip burununu sesli bir şekilde çekti ardından Ebru hanımdan ayrılıp fotoğrafı yerine bıraktı ve yüzüne üzgün bir gülümseme takınıp "Önemli değil,geçti gitti zaten."dedi.

Duruma el atmak adına bende üzgünce gülümseyip "Evet,bencede yeterince üzüldük. En iyisi ben kahveleri tazeleyip geleyim ve artık güzel şeylerden bahsedelim."dedim ardından dudağımı ısırıp utanıyormuş gibi alttan alttan Doğuya baktım.

Annemle Ebru hanım kıkırdayınca Doğu da bana bakıp zoraki bir şekilde gülümsedi. Bende derin bir nefes alıp kahveleri yapmak için mutfağa yöneldim.

Kahveyi dolaptan çıkardığım yeni fincanlara doldurup derin bir nefes alarak yeniden salona geçtim ve Ebru hanımdan başlayarak kahveleri dağıtım.

Elimde ki tepsiyi mutfağa geri  bıraktıktan sonra,Doğu'nun yanında ki koltuğa geçip oturdum ve dudağımı yalayıp gergince Anneme baktım.

Tamam.Ebru hanımı bir şekilde haletmiştik.Kız olduğuma inanmıştı ama Doğu'nun her şeyden haberi vardı ve bize yardımcı olmuştu-ki bu yardımın karşılıksız olduğunu hiç düşünmüyordum.

Ebru hanım kahvesinden bir yudum alıp gülümseyerek konuşmaya başladı "Bence lafı fazla uzatmaya gerek yok,sebebi ziyaretimiz malûm,kızınız Uzayı,oğlum Doğuya istiyorum."

Dudağımı ısırıp Anneme baktım,olanlar yüzünden olay pilanladığımız gibi gitmemişti ve Doğu'nun ne düşündüğünü bilmiyordum.

Annem derin bir nefes alıp alttan alttan Doğu'ya bakarak "Önce gençler bir konuşsun,eğer onlar için bir sorun yoksa benim içinde yok."dedi.

Bu sefer gözlerimi Doğu'ya diktim,lütfen istemediğini söyle ve bu oyunu başlamadan bitir.
Lütfen...

Tabii iki her zaman olduğu gibi hiç bir şey istediğim gibi gitmedi ve Doğu'nun "Benim için hiçbir sorun yok." demesiyle bu oyunun devam etmesi gerektiğini anladım.

Bakışlar bana dönünce yutkunup "B-benim içinde bir sorun yok." dedim kısık bir sesle.

Sorun vardı!
Hem de çok büyük sorunlar vardı.

Küçük beyaz bir yalan büyümüş ve tüm hayatımı elegeçirmişti.Zaten o günden sonrada hiç bir şey ve hiç bir kes eskisi gibi olmayacaktı.

Ben düşüncelerime dalmışken son duyduğum şey Ebru hanımın sevinç nidalarıydı.

Hiç okuyan yoooğğğkkkk
Okuyanlar da ne yorum yapıyor ne vote...

Uzaydan daha garibanım bea.

Yalancı | GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin