Elindeki sıvı dolu şişeleri dökmeden parmakları ile avucunun içi arasında çevirerek arkasını dönüp kendisini bekleyen müşterilere ilerlemiş ve şişeleri kendi tarafındaki alçak tezgaha indirmişti. Küçük bir gülümseme yüzünden hiç inmezken iki geniş bardağı ve iki de shot bardağı alıp müşterilerin kollarını dayadığı geniş ve kendi tezgahına göre yüksek olan tezgaha indirmişti bardakları.
Delici bakışları müşterilerin arkasında kalan yardımcısını bulduğundan onun çevreyi kontrol eden bakışlarının sebebini bildiğinden yüzünde mimik değiştirmeden müşterilerine geri dönmüştü. Yardımcısı yarım daire şeklinde olan özel lobilerin birinde en uçta oturmuş ve elindeki kendi hazırladığı hafif içkisini yudumluyordu. Tek görevi vardı, o da patrona hizmet etmekti -yani O'na-.
"Keşke her gün burada olsaydınız bayım."
Karşısında olan karma cins(biri kadın, biri erkek) iki müşteriden gayet güzel giyinmiş ve abartılmamış makyajlı olan kadın konuşunca gözlerini üç saniye kadar onda tutmuş ve ölçek olarak kullandığı huni şeklindeki ucu delik olmayan çelikten yapılma şeyi bir eline alıp tezgahtaki diğer sıvılardan mililitrelerini ayarlayarak kendine özgü olan içki karşımını çalkalama şişesine koyup iyice çalkalamıştı.
Müşterileri onun yaptığı her hareketi izlerken kendisi küçük gülümsemesini koruyarak elindeki, orta yerinden tuttuğu birbirine geçirmeli iki silindir şişenin içindeki bir o yana bir bu yana salladığı emülsiyon sıvıyı izliyordu. Koyduğu sıvıların ölçeği ve maddesi gereği çalkaladıkça şişenin içi köpükle dolmaya başlıyordu. Belli bir süre sonra çalkalamaya son verip geçirmeli iki şişeyi iki ayrı şişede de yaklaşık aynı miktarda sıvı ve köpük kalacak şekilde ayırmıştı. Köpüklü sıvıyı müşterilerin önüne indirdiği bardaklara boşalttığında bardakları doldurmayacağı şekilde ayarladığı için hemen shot bardaklarına kırmızı ve mavi olmak üzere iki tane az tatlı likör hazırlamıştı.
Keskin kokulu köpüklü sıvı ile dolu olan bardakların üzerine iki elini uzatıp iki elinde tuttuğu shot bardaklarını bırakmış ve renkli sıvılar küçük bir gürültü eşliğinde bardakların içindeki sıvı ile buluşmuştu. Köpükler, renkli sıvılar yüzünden saniyeler içinde kaybolurken keskin kokulu sıvı da çok olmasa da tatlı olan sıvı ile karışıp ortaya güzel kokulu bir içki oluşturmuştu.
Uzaktan ve yakından izleyen herkes kısa ve sessiz bir alkış tuttuğunda gülümseyerek tezgaha dökülen sıvıyı nemli temiz bezi ile silmişti.
"Büyüleyici."
"Kesinlikle katılıyorum hayatım."
"Bize bu şaheseri özenle hazırladığınız için teşekkür ederiz bayım. Umarım tekrar görüşebiliriz."
Başını eğerek minnet duyduğunu gösterip adım adım geriye giderek evli çifti yalnız bırakmıştı. Ellerini lavaboda yıkadıktan sonra temiz bir havluya silmiş ve önünü kaplayan birkaç müşterinin arkasında kalan yardımcısına bakmıştı.
Gitme zamanları gelmişti.
Yardımcısı zamanın geldiğini bildiği için çoktan toparlanmış bir şekilde -aslında toparlanacağı bir şeyi de yoktu- ayağa kalkmış ve bar kısmına doğru, patronuna doğru, ilerlemişti.
"Karaokeye gidelim mi ChanYeol?"
"Emredersiniz efendim."
Yürürken sanki içinden eğlenceli bir şarkı söylüyormuş gibi hafiften seke seke arka koltuğun kapısı açılmış olan arabasına(limuzinine) doğru ilerliyordu. Onu izleyen adamları için gayet normal bir görüntüydü. Zaten çevresi de adamları sayesinde temiz olduğu için barın arka kısmından çıkarken başka kimse onu göremiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daeng! (BaekYeol)
Short Story-BaekYeol- İlk kez görenin içten içe 'Bu muymuş mafya lideri?' diyerek iğnelediği ve iğrenir gözlerle baktığı bir patrondu o. Tüm aşağılayıcı gözlere ve sözlere rağmen tek gülümseyişiyle herkesi tir tir titreten ve bir o kadar da korkunç olan biriyd...