33 - BİLİNMEZLİK

8.4K 256 10
                                    

Uffff bi sey dicem xjslfizlfizkwkaldiz bana kitap hakkinda uzun uzun yazilar yazan olmus abii ciddi misiniz JDLZUFLZİFLZJWLQİDZLJD OKUYUP GECİN MK AAAAAAAAAAAAAAA İMDAT!!!!!!!!!! BEN BİLE YAZARKEN BU KADAR CİDDİ DEGİLİM soyle devam etseydin falan diyenler var onceden kafam da kurgulamiyorum ben bunlari o anlik kafama gore yaziyorum aaa beliz kavga cikartsin diyorum cikartiyorum🦍

Simay'ın bizim için aldığı hazır yemeklerden bir kaç paketini ısıtıp, tabaklara koydum. Masayı hazırlayıp Armando'yu çağırdım. İkimiz de yemek yiyemiyor, konuşamıyorduk. Çatalıma bir kaç sebze batırıp ağzıma götürmeyi denedim fakat daha yarı yoldayken elim havada duraksamıştı. Nasıl yemek yemeyi düşünebilirdim ki zaten? Kendimden tiksinircesine çatalı geri tabağın içine koydum. İç çekerek boş bakışlarımı etrafta gezdirdim. Evin her köşesinde ayrı bir anı canlanıyordu.

Evin içi o kadar sessizdi ki karşımda oturan Armando'nun nefes alışverişlerini duyabiliyordum. Karşımda oturan... Bu masada en son babam karşımda oturuyordu. En son babamla karşılıklı yemek yemiştik. En son bu masada konuşmuştuk. O anlarını hatırladıkça, babamın sesi gülüşü gözlerimin önüne geldikçe midem kasıldı. Armando'nun oturduğu sandalyeye bakarak yanağımdan usulca akan gözyaşını sildim.

Armando bir şey diyecekmiş gibi olup son anda susmayı tercih etmişti. Dirseklerimi masanın üzerine koyup başımı ellerimin arasına aldım. Başım ağrıyordu, midem kasılıyordu, gözlerimden yaşlar akmak istiyordu, evin içi bomboş ve sessizdi. Kendimi o kadar yalnız hissediyordum ki gidip babamın yanına yatmak geliyordu içimden.

Son cümlemi kendi içimde tekrar edince yanına yatamam ama kokusunun sindiği oda da yatabilirim diye düşünüp, kalktım. Armando'nun yanından geçip mutfaktan çıktım. Uzun koridoru yavaş adımlarla geride bırakarak babamın odasının kapısını açtım.

Kokusunun sindiği oda da zar zor kokusu duruyordu artık. Evin her tarafı havalandırılmışken bu oda da aşırı boğucu bir hava vardı. Babamın rutin haline getirdiği her sabah geceliklerini dürüp, kitap okuduğu tekli koltuk her günkü gibi yine aynıydı. Üstünde düzgünce dürülü olan geceliklerle, bana normal bir gündeymişim gibi hissettirdi. Babamın tekli koltuğunun karşısında başka bir tekli koltuk vardı. Annemin koltuğu. Şimdi bu iki koltukta bomboş. Sahipleri yok. Aynalı komodinin üstünde ki gözlüğü ve alelacele sıkılmış olan kapağı açık parfümü...

Bu odaya girmeye kimse cesaret edememişti belli ki, odada ki her şey o güne aitmiş gibi duruyordu. Sanki bu oda için zaman durmuştu. O günde kalmıştı. Ellerimi yatak örtüsünde gezdirip yavaşça oturdum. Ben bundan sonra ne yapacaktım? Boş nakışlarımı bu kez bu odanın duvarlarına diktim. Odanın içi çok sessizdi fakat kafamın içinden bin türlü anı canlanıyordu. Kendi kendime "Hayır, hayır, hayır" diye söylenerek başımı babamın yastığına gömdüm. Ağzıma dolan gözyaşımın tuzlu tadı yastıkla buluşmasıyla silindi.

"Gün gelecek bende bu dünyad-"

"Konuşmak istemiyorum baba susar mısın?"

Kulağıma doluşan konuşmalarla daha çok yerin dibine çekiliyordum. Bunları duymak, zihnim de tekrar canlandırmak istemiyordum fakat aklım sanki bana oyun oynuyordu.

"Seninle gurur duyuyorum güzel kızım"

Kulaklarımı kapatırsam duymam düşüncesiyle iki elimi de kulaklarıma bastırdım. Kafamın içindeki sesleri susturmamın bir yolu yoktu, biliyorum. Yüz üstü yattığım yatakta kendimi yana atarak sırt üstü uzandım. Ellerimi hala delice kulaklarıma bastırarak "Lütfen durdur şunu" diyerek yalvardım. Kime ne için yalvardığımı bile tam olarak kestiremiyordum. Tek isteğim bir an önce bu işkencenin bitmesiydi. Gözyaşlarımı silip elimle başıma vurdum. Susturmalıydım bu sesi.

KÖR OYUN (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin