"Ölmedin ama hayatta da değilsin."
&
Hikâyenin asıl adı "GÜN AĞARIRKEN BAŞLADI RÜYA"dır. Kısa süreliğine değiştirilmiştir bu isim.
Bu isim ve kurguyla yazılmış ilk ve tek hikâyedir, içerisindeki virgüllere kadar şahsıma aitti...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Hiçliğin bileklerinden, varlığı akıtan dünyanın piyonları...
İyiden beslenen kötüler ve kötüden beslenen iyiler... Parmak uçlarıyla söndürdüğü birkaç yaşamın anısını, parmak boğumlarında gizlemiş seri katiller.
Ne kötü her zaman kötüdür, ne iyi her zaman iyi.
Parıldayıp sönen yıldızların gölgesi gibi.
Saklı Elin Avcu'ndaki heykellere ve başlarının üzerindeki, onlar için kutsal olan kadehlere baktım. Yine bir sonuca varamadım. "Kadehlerini nasıl dolduracağız?" dedim.
"Nereden biliyorsun?" diye sordum. Bakışlarını Saklı Elin Avcu'ndakiheykellerden ayırıp bana döndü. "Duydum," dedi. "Ruhuma fısıldadılar..."
Bir adım attı ve üzerime eğilip kulağıma fısıldadı. "Zihnimin içine fısıldadılar, düş gelinciği. Zihnimin içerisinde kelimelerle büyük bir savaş meydanının içindeyim. Susturamıyorum, durduramıyorum. Çünkü; bana ait değiller."
"Kendine ait olmayan bir şeye müdahale edemezsin, müdahale etmeye çalıştıkların manipüle eder seni." Dedim.
Gözlerinin içine sanki bin yıllık bir davanın haksız hükmü yerleşmiş, yaşamına ağlıyordu.
"Kendi kendine hükmediyorsun," dedi. "Sen özgürsün, düş gelinciği."
"Sen özgür değil misin?"
"Ben bir zihinden ibaretim. Etten ve kemikten oluşmuş bu bedenin içine hapsedilmiş, çarpık düşüncelerin yansıttığı bir aynanın içindeyim. Ben, her yerdeyim."
Akrep, kıskacını çıkarttı ve zehirli yılanın dilini yuttu.
Kelimeleri kana bulandı, zehirlendi, döküldü, bulanıklaştı ve bir sis bulutuyla birlikte kayboldu.