─ final

1K 101 274
                                    

"Sen dizleri yaralı güzel bir oğlan, bense uğrunda güldüğüm bir dilhun

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Sen dizleri yaralı güzel bir oğlan, bense uğrunda güldüğüm bir dilhun."

Hayatın kırmızı karar çizgileri vardır her daim. Sana var olmak veya yok olmak için bir çok seçenek ve acı sunar. Ya derin kesiklerle yok olmayı bekleyecek, ya da gülümsemek için zorlanmak zorunda olacağız. Her daim.

Kırmızı var olma çizgilerimden birindeydim. Önümdeki kahveyi içiyor ve saat gece yarısını geçip, soğuk birkaç rüzgar tüm vücudumu titretirken bu defa elimdeki tek dal kalmış sigaramdan uzun bir nefes çektim. Yorgundum. Fazlasıyla yük varmış gibiydi omuzumda.

Kollarıma acı çığlıklarımı dövme olarak işlemiştim bazı anlarda. Ensemde bir kanat vardı mesela. Uçamadığım her anı, ve kırılan kanatlarımı temsil ederdi benim için.

Var olmayı becerememişken yok olmak kolay gelmiyordu. Kulaklığımda çalan şarkı gittikçe yükselirken, rüzgar daha da hırçın esiyordu. Aralık ayının ortasında deri ceketimle ısınmayı bekliyor ama bir o kadar da üşümüyordum. Sigaradan derin bir nefes daha çektiğimde gözlerimi kapatmış ve Adele'in sesine bırakmıştım her şeyimi.

Rolling in the deep.

Her bir yüksek nota adeta kanımda akarken mutlu olduğum nadir anlardaydım. Güzel bir geceydi, rüzgar hırçın, zihnim boştu. Etrafta kimse yoktu ve etrafı oturduğum balkondaki küçük sayılmayacak bir mum aydınlatıyordu. Saat gece 3'e yaklaşmak üzere olmalıydı tahminimce.

25 yıllık hayatımda, hiç perestij duyduğum anlarla karşılaşmamıştım. Lakin Aralık ayı kalbimde ufak, tatlı bir sızı oluşturudu. Aralık ayının yağmuru, rüzgarı ayrı güzel gelirdi, gözükürdü bana.

Kaç saat orada oturdum bilmiyordum. Lakin gün çoktan doğmuştu. Saat 6'yı geçmiş olmalıydı. Öğrencileri dar sokaktan geçip okullarına gidiyorlardı. Sandalyeden kalktım. Hava hala soğuktu. Ufak bir üfleme ile mumu söndürdüm ve evden çıktım.

Dövmelerle süslü ellerimden biri ile mint renkli saçlarımı düzletmeye uğraştım, ne kadar becerebildiysem.

Boş, dar sokaklarda gezdim bir süre. Sonra cebimde bir dal sigara buldum. Yavaş yavaş zehri kanıma karıştırdım. Tekrar yürüdüm. Kasvetli hava beni mutlu etti. Yağan yağmurda ıslandım ve irislerim etrafta gezdi uzun uzun.

Sonra ona değdi bakışlarım. Kalbim hızlandı. Ellerim titredi, buz gibi havada terledim. Bayılacak gibi hissettim ve ben o an kalbimin olduğunu hissettim, hoyratça çarparken.

Banklardan birine oturdum. Bir süre onu izledim. Dudakları arasındaki lolipopu emiyor ve elleri arasındaki kalemle bir şeyler karalıyordu. Arada uzun kıvırcık saçlarını eli ile hoyratça arkaya atıyor, lakin başarılı olamıyordu ki saçları tekrar önüne düşüyordu. Yumuşacık duruyordu saçları. Dudakları açık pembeydi, uzun kirpikleri fazla zarifti ve elleri, Tanrı'nın saatlerce uğraştığının bir kanıtıydı kesinlikle. Nasıl da güzeldi babasından kalma duran büyük ceketinin içinde.

madrigal ┇ taegiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin