"İlk 3 ay böyle sancıları olması normal. Stresten uzak durması gereken bir dönemde. Geçmiş olsun."
Odanın kapısı kapadığında yavaşça gözlerimi açtım. Gözüm direk başımda dikilen Berat'a gitmişti. Bir saniye bile elimi bırakmamıştı. Bende hiç elimi çekmeye yeltenmemiştim.
"Su." boğazım çok kurumuştu. Berat elimi bırakıp hemen bardağa su doldurdu. Bir elini sırtıma koyup beni yavaşça dikleştirip yavaş yavaş suyu içirdi. Midem daha fazla almadığında kafamı geri çektim. Tekrar yavaşça yatırdığın da gözlerimi kapatmamaya çalıştım.
"İyi misin? Çok korktum Afra." korktuğu yüzünden belliydi. Baş parmağıyla elimin üstünü okşayıp duruyordu.
"Bahçeye çıkmak istiyorum." dediğim de itiraz etmeden beni yataktan kaldırdı. Düşmemek için sıkıca sarıldım koluna. Berat da bir kolunu belime sarıp diğer eliyle de elimi tuttu. Bahçeye çıktığımız da direk salıncağa oturduk. Kafamı omzuna yaslayıp biraz daha sokuldum. Eminim her şeyin bir açıklaması vardı. Ama şuan açıklama yapmasını istemiyordum. Şuan tek ihtiyacım olan şey oydu.
"Sılayla aramızda bir şey yok. Zor durumda kalıp beni aradı. Gitmek zorunda kaldım. Sana yalan söylediğim için özür dilerim." sustum, cevap vermek de istemiyordum.
"Keşke gerçekleri o an söyleseydin Berat."
"Biliyorum, üzgünüm. Senin sinirlenmeni istemedim sadece." kafamı omzundan kaldırıp ona doğru çevirdim bedenimi.
"Anlıyorum, benim iyiliğimi istiyorsun ama böyle daha çok üzülüyorum." dediğim de o bana doğru döndü.
"Üzgünüm, salaklık ettim." mahcup olmuşcasına kafasını eğdiğin de ellerimi boynuna dolayıp sımsıkı sarıldım.
"Böyle bir durumla tekrar karşı karşıya kalırsan bana söyle olur mu? Sonuçta artık karı-koca oluyoruz. Birbirimizden bir şey saklamaya gerek yok." geri çekilip kafamı tekrar boynuna sokup gözlerimi kapattım. Aramızı bu şekilde düzeltmek en doğrusuydu. İkimizin de birbirimize ihtiyacı vardı..
~
"Sevgilim çok erken bir tarih değil mi o?"
"2022'ye şunun şurasında ne kaldı yavrum. Yapalım işte erkenden, maç zamanı sıkıntıya gireriz." haklıydı. En erken tarihte yapmak en mantıklı olanıydı. Hem de karnım büyümeden halletmemiz gereken işti bu. Hem de Berat'ın maçlarına denk gelmemesi lazımdı. Ben değil ama o sıkıntıya girerdi, ben de doğal olarak onun sıkıntıya girmesini istemezdim.
"Peki, o zaman haftaya söz."
"Okey. Sözden 2 gün sonra kına, sonraki hafta da düğün yaparız olur mu?"
"Olur, olur. Daha hiçbir şey bakmadım ben." bir anda ayağa kalktığım da Berat da benimle ayağa kalktı.
"Sen alışverişe ben de antrenmana o zaman." kafamı aşağı yukarı sallayıp odaya çıktım. Çantamı alıp tekrar aşağı indiğim de Berat kapıda beni bekliyordu.
Arabanın anahtarını alıp evden çıktım. Berat yanaklarıma uzun bir öpücük kondurup arabasına bindi. Bende kendi arabama geçip Berat'ın bahçeden çıkmasını bekledim. O sıra da Kübra'ya mesaj atmıştım. O da gelicekti benimle alışverişe. Gelinlik seçmek belki de dünyanın en zor şeyiydi. Pinteresde karşıma milyon tane gelinlik çıkmış ama hepsini beğenmiştim. Sorun da buradaydı işte.
(...)
"Ben ne alacağım hakkında gram fikire sahip değilim."
"Ben yardım edicem sana gel hadi şuraya girelim." elimden tutup beni mağazaya soktu. E bunların hepsi çok güzeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Göz Göze/ Berat Ayberk Özdemir (Tamamlandı)
FanficTAMAMLANDI Karadeniz'in hırçın dalgaları kayalıklara vururken, soğuktan bedenim titredi. Berat susmuş öylece yüzüme bakıyordu. "Ee? Böyle susmak için mi o kadar şey anlattım sana?" Dudağının kenarı yana kıvrıldığında bana doğru bir adım attı. Hala...