En az eskimolar kadar hüzünlü atomların dansı. Ağrı kesiciler karışırken kanıma, yutkunamamak ne acı! Durduğum yer soğuk, üşüyorum. Bir kar küresinin içindeyim. Sallasan ısınırım biliyorum...
En az yağan kar kadar garip galaksilerin savaşı. Ateşim düştükçe çıkıyorum arşa. Başsız şehidin başı değiyor mu göğe? Bunu hâlâ bilmiyorum. Sana bir şey itiraf edeyim mi? Ben şehitlere de inanmıyorum.
En az kutuplar kadar soğuk ruhların arası. Gök gürlüyor, ben saklanıyorum. Battaniyelerin altında zamanın ışığını izliyorum. Kendime sürekli 'Tanrı buralarda bir yerde olmalı' diyorum. Her taşı kaldırıp bakıyorum. Bulamıyorum. Yorgunum, yorgun görünüyorum.
En az poyraz kadar sert düşlerin hayata yansıması. Mavi bir kürenin içinde bir şeyleri bekliyorum. Sallansa yer, düşerim biliyorum. Sallansa yer, artık düşsem diyorum.
En az balinalar kadar hafif buz dağları. Uçuyorlar gezegenler arasında, umarsızca. Görüyorum. Uçurumları kusuyorum kara deliklerin ortasına. Bir ağaç var, bir terazi, bir şapka. Kulaklarım çağlarken çınlayan gökyüzünden yukarı, akıyor kanım ve sevgilimin makyajı. Bir rüyanın içindeyim uyanamıyorum, herkes dünya diyor buna, ben mide bulantısı. Bayan Hiçkimse bana kapıyı göster, artık gideyim diyorum. Şoföre söyle, durağı geçtik. Müsait bir yerde ölmek istiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bayan Hiçkimse'ye Mektuplar
Poetry-Bayan Hiçkimse'ye Mektuplar- Çok yürüyorum. Binaların üst katlarına ve kadınların vücut hatlarına bakıyorum. Ay yirmi yedi yıldır beni takip ediyor. Çok duruyorum. Odamın penceresinden gemileri ve yıldızları izliyorum. Sabah oluyor. Güneş yirmi ye...