Bölüm 3: İz

29 4 0
                                    

"Evet belki kaçabilirsin ama eğer geçmiş arkandaysa sonunda yakalanırsın."

🦋

"Muhtemel" adını daha önce duymuş muydunuz? Ben de duymamıştım, ta ki liseye başlayana kadar.

Ortaokulun sadece 8. sınıfını burada okumuştum ve abartılı şekilde olmasa bile bir sosyal çevrem vardı. Liseye geçiş sınavına hazırlanmaya başladığımda sınava 2 ay falan vardı, geç kaldığımın çok farkındaydım. Bu yüzden çok fazla çalışmaya başlamıştım, sosyal çevrem fazlasıyla bozulmuştu.

Bu çalışmanın tabii ki karşılığını almıştım, bölgenin en iyi okullarından biri olan "Özel Kilay Fen Lisesi" ne kabul edilmiştim. Tamamen burslu okuduğum bu okula başladığımdan beri ilk ve tek arkadaşım Muhtemel olmuştu. Evlerimiz arasında yürüme mesafesiyle 10 dakika falan vardı, bu yüzden hem okulda hem de okul dışında bir arkadaşlığımız olmuştu. Tabii benim evim okula daha yakın durumdaydı.

Şu an 12. Sınıftık ve ikimiz de sayısal öğrencisiydik.

Okula girer girmez beni Muhtemel karşıladı, elindeki birkaç sayfa ödev ile kafama hafif bir darbe indirmesi beklemediğim bir durumdu. Şaşkın gözler ile Muhtemel'e döndüm.

"Neredesin kızım sen kaç gündür?" diyerek yapmacık bir sinirle konuştu.

Nereden, nasıl başlasam anlatmam pek kolay olmayacak..

"Her şeyi anlatacağım Muhtemel ama şimdi değil. Hem madem bu kadar merak ettin, neden arayıp sormuyorsun?" dedim. Aslında neden aramadığını biliyordum, sadece konu değişsin diye aklıma gelen ilk şeyi söylemiştim.

"Linda, ben.." dedi ve yutkundu,

"biliyorsun, telefonum yok. Annemin sınavlar başlıyor diye aldığını söylemiştim, üzgünüm." sonra tekrar konuşmaya başlayarak cümlesini bitirdi. Amacım onu üzmek değildi, bu yüzden istemsizce kendimden tiksindim.

Sınavlar...

"Sahi ne zamandı sınavlar?" diye sordum. Ses tonum fazlasıyla ağlamaklı çıkmıştı.

Muhtemel'in dudağının kenarı kıvrılırken "Çalışmaya başlamadın değil mi şapşal? Moralini bozmak istemem bu pazartesi kimya sınavı var." dedi.

Bir anda adım atmayı bırakıp olduğum yerde durdum.

"Muhtemel, bugün günlerden ne?"

"Perşembe."

Muhtemel de benim gibi durmuştu. "Tamam sakin ol, ben çalıştıracağım seni." dedi, beni rahatlatmak istercesine.

İçime biraz rahatlama duygusu gelse de kontrol hala vücudumu esir almaya çalışan stresteydi. Sınıfa varana kadar sınav ile ilgili düşüncelerden kurtulmaya çalıştık.

Üçüncü derse yetişebilmiştim, ilk iki kimya dersini kaçırmıştım. Hem de sınavlara rağmen.

Ama zaten bunların geri dönüşü ağır olacaktı. Ben işi nereden kurtarırsam kardı.

Fizik hocasının sıkıcı anlatımı ne kadar beni bunaltmış olsa da not tutmaya devam ettim. 

Tek sorun bu değildi, perşembe günleri tamamen sayısal derslerden oluşuyordu.

Okulun bitiş zili sanki bir kurtuluş gibiydi. Günler sonra evime gidecek olmak benim için hem çok zordu, hem de heyecan vericiydi.

Evime yürüyerek gidebilirdim aslında ama Muhtemel kahve içmeyi önermişti, zaten arabası olduğu için beni daha sonra eve bırakabileceğini de söylemişti. Güzel bir teklifti bu nedenle reddetmemiştim.

LalindaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin