Umudun olduğu noktada, korktuğum yarınların elbet beni yakalayacağını düşünürdüm. Şayet nihayetinde nefes alabilmişsem, evren bunu bana hayatımdan iyiyi karalamamla sonuçlandırırdı. Cezalandırılmış bir halde, avuçlarımdan kayıp giderdi, kaybederdim. Hayatım, hayatın da bundan ibaretti. Nefes alamıyorken, acınası halde dudaklarını istemiştim, her şeyim zamanla sen olmuştun. Yaraların yuva edindiği ellerimle okşardım saçlarını; çok da korkardım, bir tutamı kırılır ve canını acıtır diye. Düşüncelerimi umursadın mı, hissettin mi, bu yüzden de bilemedim ya. Ben seni hiç bilemedim, sen de beni göremedin. Oysa diledim, yaşadıklarımızı, en az benim kırıklarımda canlandırdığım kadar kazı kalbine; mümkün değildi, inanmadım.
O gece sinirle aradığım paketimi, zafer bulmuşçasına çıkarınca, tuhaf bir bakışla gülmüştün. Ben de gözlerine değen gözlerimi çevirmeden gülmüş, yakmıştım bir tanesi. Rüzgara karışan duman, sana da dokunuyordu.
''Sigaradan nefret ederim, oysa ne kadar yakışıyor dudaklarına.''
Gülümsemiştim, inanmıştım.
Bana söylediğin ilk yalan da böyle başlamıştı, gözlerimin dudaklarına kayması, benim arsız cümlelerim. Duygularımı umursamadım, benimle oynadığın gibi seninle oynadım, bencildik. Ve ben en az senin kadar hatalıydım, ihtişamı yakalamayı istedim, cesareti bulmayı da, kötüyle kendimi yüceltmeyi de seninle istedim. O gece de sadece öpmek istedim seni. Öpmek, hissetmek.
''Minho, beni öpmeni istiyorum.''
Cevap vermemiştin, saniyelerce bakmıştın bana. Gözlerim, okyanusun gözüken en derin noktasında bakarken izlemiştin beni, sorgulamadım. Kanıma karışan sıvının mı etkisiydi bu, bilmiyordum. Kalbim, kalbinle oynuyordu. Sonunda gözlerin benim gibi dalgaları sayarken, dakikalar geçmesiyle dökülmüştü o kelime dudaklarından.
''Öpebilirim.''
Hatalarla büyümüştün, sertçe çiğnemişlerdi yaralı hislerini. Dokunmaya kalktığımda, gülerek çekmiştin kendini. Sinirlendirirdi bu beni, böyle zamanlarda daha çok öpmek isterdim seni. Oysa çıkmazdı kelimeler, kalırdı boğazımda düğümlü. Sana olan hislerim de böyle çaresiz kalmıştı, saklanıyordu. Zihnimde dolanan düşünceler bunlardı, güzeldin ve olamazdı. Dahası yoktu, milyon yıllar geçse biz yine arkadaştık, yüce hikayelerde de böyle anlatılırdı. Arkadaşlar, birbirlerine aşık olamazlardı.
''Bana böyle bakarsan vazgeçeceğim, hayır geçemem. Ama heyecanlıyım.. anlıyor musun beni, tanrım, sigaram bitiyor.''
İkinci, üçüncü, belki de ondan fazlası. İzmaritlerin izleriyle dolu kayalıklar, elimin üzerinde dolaşan parmakların, kedi miyavlamaları.
''Eğer bu kedi yanımıza gelirse, öpeceğim seni.''
Ben ismini acıyla anıyorken, arzuların başkasının üstündeydi. Yanımdaki bedenin, kirliydi. Onları da ben temizlemek istemiştim, oysa haberin bile yoktu. Hisler insanları aldatır derler, ben başkasının arzularını senin üzerinden temizliyordum. Şikayetçi olmam lazımdı, lakin kaybetmek istemiyordum seni. Sonunda diyordum, tüm olguların benim kollarımın arası ile bitiyor. Ertesi sayfa, benimle başlamazdı, yine de benimle sonlanırdı. Sonlar önemli miydi, zannetmem. Ben kendimi önemli kılmayı bilmiştim, dokunuşların sadece bunu öğretirdi.
''Beni hep bekletiyorsun, bu acıtıcı bir hal almaya başladı. Seni bekliyorum, görmüyor musun!''
Sayfanın ara sözleri, benimle dolmasını istiyordum. Benim olmanı istemekten de öte bir yalvarıştı bu. Benim olman ne kadar imkansızsa, beni satırlarının arasına sıkıştırman o kadar olasıydı. Sen kendini kandırırken, ben seni anlamıştım. Kendini başkalarına satarken, gözlerin acıyla bana yalvarırken, seni tanımıştım. Keşke bu tanımlarım ne rengi sevdiğinle başlasaydı, ben sadece zamanla içindeki cinayetleri saymaya başlamıştım.
''Sadece bir defa, eğer olmazsa kalkıp gideceğiz tamam mı, üşüyorum ve çok fazla vaktim yok.''
Olmuyordu, sevmiyordun, hissetmiyordun. Görmemen, beni sevmemenden daha acıydı ve ben sana bunu anlatamıyordum. Beni anlamanı istemek, aciz kulların kendini tanrıya kanıtlaması için açtığı savaştan da beterdi. İkisi de aynı sonlanırdı, boş bir sise bağırırsın ve o sana geri dönmez bile. İsteklerini geçmen gerekirdi bu noktada, kendi dileğini geri alamazsan, neyi baştan alabilirdin ki? O zamana sıkışıp kalırdın, sesin çıkmazdı, sadece yalvarışlarla dolu geceleri tekrarlayarak kendini sürüklerdin. Yalnız kalmak istemiyordun, öyleyse neden her seferinde beni itiyordun?
Parmakların, yanaklarımı bulmuştu. Beklediğim oluyordu, hayallerimden bile güzel olan bu tutsak zaman dilimi. Benim için iyi değildin, yine de istiyordum. Aramızdaki mesafe kapandığında ise, ölüyordum. Gözlerim uyuşuyordu, başım dönüyordu. Yavaştın, sinir bozan bir yavaşlıktı bu. Parmakların yanağımdan, dudağıma kayarken, her şeyi bitirmek istemiştim.
''Aptal, bana bunu yapma. İğrenç hissediyorum ve asla anlamıyorsun.''
Gülümsemen, alay etmenden beterdi. Karşı konulamaz bir sömürüş, beni yerle bir edercesine, hala sana çekiliyordum.
Yasak da böyle son bulmuştu, dudakların, dudaklarımda en büyük günahı elde etmişti. Geri çekilmen, yeterli değilmişçesine yeniden birleştirmişti dudaklarımızı. Gözlerimin dolduğunu hissediyordum, yine de güzeldi. Her şeyden güzeldi, kalbimi yakıyordu.
''Dudaklarıma, iki zehir yetmez mi?''
Yaktığım sigara, cevap vermeni beklemeden üflediğim dudakların. Beklemiyordun, yine kötüydün, öyle kötüydün ki asla karşılıksız kalmazdın. Zehrimi sana aktardım, bununla beraber, kendimi de sana verdim. Sana bıraktım. Bir değil, iki değil, defalarca kendimi sana bıraktım. Bu günah, aramızda bir sırdı.
Tanrının şahit olamayacağı türden güzel bir günahtı.
''Başka bir zamanda, sen henüz böyle güzel kalmaya devam ederken, buluşur muyuz dersin? Bu sefer dudaklarımıza akan zehir değil, cennetin yansıması olur.''
İlk kaybedişim, ilk buluşumla olmuştu, gittin. Bu kainat, adımlarını nasıl bana yönlendirdiyse, tek bir gecede de aldı seni benden. Bunu hak ettiğimi düşünmemiştim, değerli değildim, hep söylediğinin aksine güzel de değildim. Yanındayken güzeldim, gözlerinde yansımama şahit olurken güzeldim. Yine de, böyle kolay kaybetmeyi hak etmezdim, benimle kalamaz mıydın?
Bu tanrının bir oyunuysa şayet, zihnindeki düşünceleri susturup, seni yeniden bir çocuk masumiyetiyle kollarımın arasına koyabilir miydi?
Gerçek bir söz, seni senden gizli, sevmeye devam edeceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i'm so alone and it's getting worse again • minsung
Fanfictionİyi ya da mutlu kavramını hayatıma katmak istememiştim, var olman benim için yeterliydi.