iki

114 17 11
                                    

   Büyük şehir Tokyo, bu şehrin sokaklarında yürüyen bir çift dost(?). Biri birkaç adım önden ilerliyor, uzun siyah saçlarını karıştıran meltemi tam karşısına almış. Diğeri ise onun ardında, kendisine belirlediği konumda, liderinin adımlarını takip etmeye and içmiş gibi. Aralarındaki ilişkinin lider ve yardımcısından çoktan uzaklaştığının farkında ancak hayranlık ve hayranlığın ötesinde bir sevgi beslediği bu oğlanı izlemeyi bırakmaya niyeti yok.

   Öndeki yalnız yürüdüğünün farkına varıp da diğerinin yanına ulaşmasını bekleyene kadar böyle devam ediyordu bu. "Geride kalma, Chifuyu."

   "Üzgünüm Baji-san, dalmışım, o yüzden yavaşlamış olmalıyım." Hayır, dalmadım, yalnızca güven verici gölgende yürümeyi seviyorum.

   Keisuke kısa bir an çocuğu süzdükten sonra bakışlarını çekti, yoluna Chifuyu ile birlikte devam edebilmek için sarışın kendisine yaklaşana kadar bekledi ve ardından eş adımlarla yürümeye devam ettiler.

   Geçtikleri sokaklardan birinde, yol kenarında yere çömelmiş birkaç kişilik küçük grup dikkatini çekti Chifuyu'nun. "Hey!" Elini havaya kaldırarak seslendi gruptaki arkadaşına, onu izleyen Keisuke'ye ufak bir "bekle" işareti yaptıktan sonra gruba yaklaştı. "Selam, Takemicchi." Geri kalana da bir baş selamı verdi, onlarla arkadaş olacak kadar tanışmıyordu henüz.

   "Chifuyu!" Yanındaki kızıldan destek alarak ayağa kalkan çocuk, Takemichi, Chifuyu'yu gördüğüne çok sevinmiş gibiydi. "Son toplantıya katılmayınca endişelenmiştim senin için ama iyi görünüyorsun." Kolunu çocuğun omzuna atarak devam etti konuşmasına. "Gelsene, bizim çocuklarla tanıştırayım seni. Oturur laflarız biraz."

   "Üzgünüm, Takemicchi." Chifuyu mahcup bir gülümseme yerleştirdi yüzüne, onları reddettiği için. Gözü sokağın sonunda onu bekleyen kaptanına kaydı bir an, onun bakışları da kendi üzerindeydi. Tekrar Takemichi'ye dönüp mazeretini sundu kabul etmesini umarak. "Bugün Baji-san'a sözüm var, birlikte annesini ziyaret etmeye gideceğiz."

   Takemichi'nin yüzü gözle görülür bir şekilde düştü. "Yine mi, Chifuyu?" diye söylendi bir iç çekerek. Chifuyu ne zaman Keisuke'den bahsetse Takemichi'nin tepkisi bu olurdu, muhtemelen en yakın arkadaşını kıskanıyordu kendince. Chifuyu da bu durumun farkında olarak Takemichi'nin Keisuke'ye cephe almasına takılmıyor, gülüp geçiyordu yalnızca. Yine öyle yaptı, "Hadi ama Takemicchi. Bir sonraki sefere sözüm olsun, Baji-san beni bekliyor." diyerek herkese el salladı ve arkadaşının arkasından söylenmelerini umursamadan onu bekleyen Keisuke'ye yaklaştı.

   "Beklettiğim için üzgünüm, Baji-san. Gidebiliriz."

   Yaklaşık yarım saat sonra, Keisuke tek başına girdiği apartmandan çıktı ve bahçedeki alçak taştan duvara oturmuş Chifuyu'nun yanına adımladı.

   "Nasıl geçti Baji-san? Annenle tartışmıştın en son, meseleyi halledebildiniz mi?" Chifuyu sorularını sıralarken Keisuke çoktan yanına yerleşmiş, dudaklarındaki ufak gülümsemeyle onu dinliyordu. Sarışın sustuğunda, sorularını cevaplamaya başlamadan önce derin bir nefes çekti içine.

  "Yani, düzelttik bence. Ben bazı şeyleri kendi içimde çözüp kabullenince halloldu aslında. Annemin istediği de buydu zaten, kendimle barışıp kendimi kabul etmem." Uzanıp yanına yaklaşan kedinin kafasını okşadı nazikçe. "Kısacası, şu an onunla her şey iyi."

   "Çok sevindim." Chifuyu içten söylemişti bunu, gerçekten sevinmiş gibiydi. Parlayan gözleriyle içindeki büyük sevginin kaynağı olan çocuğu izlerken, dikkatli bakılırsa yeşillerine yansımış siyah saçlar ve yanındaki aynı renk paletine sahip kedi görülebilirdi.

  "Sen de..." Mırıldandığını duydu Keisuke'nin. Pek bir şey anlamamıştı.

   "Efendim?"

   "Diyorum ki, sen de barışmalısın." Bu sefer daha yüksek sesle konuştu Keisuke. Yanındaki çocuğun duraksadığını fark etti, elini sevilmek için yere yatan kediden uzaklaştırarak vücudunu tamamen Chifuyu'ya çevirdi. Kendi kahveleri bahsettiği ve birazdan bahsedeceği konulardaki kararlılığını karşısındakine hissettirmekte çok başarılıyken öbür taraftaki yeşiller, tereddüt ve endişe doluydu.

   "Chifuyu, gözlerin. Biliyorum, anlayamıyorum fakat biliyorum onlar yüzünden acı çektiğini ancak bu acıyı en aza indirgemenin tek yolu gözlerini kabullenmek. Onları kabullenmelisin çünkü ben senin acı çekmeni istemiyorum, üzülmeni istemiyorum."

   Soğuk hava nedeniyle üşümüş ellerinden birini çocuğun omzuna koydu önce, ardından ensesine çıkardı ve kendine çekip sıkıca sarıldı Chifuyu'ya. Sarıldı, çünkü yeşillerin çeşitli duygu yoğunluğuyla dolduğunu gördü. Sarıldı, çünkü belki bu temas sayesinde Chifuyu'nun yükünün en azından bir kısmını kendine alabilir ve onu bundan kurtarabilirdi. Ne kadarını yapabildiğini bilmiyordu, yalnızca sırtını saran kolları ve titreyen elleriyle ceketini sıkan avuçları sayesinde çocuğun içindeki tüm olumsuzluğun kendisine akmasını diliyordu.

   "Deniyorum, Baji-san." Chifuyu titrek bir iç çekerek konuştu. "Yapamıyorum, beceremiyorum ama her seferinde tekrar tekrar deniyorum senin için. Yemin ederim çabalıyorum ve yapacağım." Son cümlesi, kalbinde dolup taşan hisler yüzünden gözlerinin dolmasına neden oldu Keisuke'nin. "Sen yanımdayken yapabilirim."

Gözlerine Yansıyan Ölüler | bajifuyu ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin