BAŞKAN

16.4K 750 182
                                    

Arkadaşlar ben kitabın senaryosunu tamamlamadan yazıyorum. Yani her şeyi aklıma göre yapıyorum ileride olacakları bilemem. Derslerde işlenen konuların hangi sınıfta anlatıldığına takılmayın

-

Onu sevdiğimi söyleyeli tam on dakika olmuştu. Hala sınıftaydım ve öğretmenler zili çaldığı için Oğuzhan hocayı bekliyordum. Kafamda çok cevapsız soru vardı ve bununla beraber bu on dakika bir saat gibi gelmişti resmen.

Kapı açılıp kapandığında düşüncelerim ışık hızında dağılıp bakışlarım kapıya dönmüştü. İçeriye giren Oğuzhan hoca ile beraber yerimde tedirginlikle bakışlarımı kaçırdığında direkt bana baktığını hissedebiliyordum.

Sırasına ilerlerken fısıldayan kızların çoğu konuşmalarını kesmiş ve hocaya dönmüştü. Siyah kaliteli kumaş pantolonu ve beyaz gömleği ile hala tapılacak gibi duruyordu. Önüme baktığımda o kitaplarını masasına koyup yerine oturmuştu.

Yutkunup gözlerine baktım. Her zaman ki gibi parlıyorlardı.
Sandalyesinde yayılıp bir ayağını diğer bacağının diz kapağının üstüne atmıştı. Sınıf defterini açtığında etrafa göz gezdirdi.

"Biz sınıf başkanı seçmiş miydik çocuklar?" Söylediğine cevap vermek istesem de utanıyordum.

Arkalardan birçok kişi aynı anda 'Hayır seçmedik' gibi cümleler kurduğunda Oğuzhan hoca Sandalyesinde doğruldu. "O zaman bir sınıf başkanı bir de yardımcı seçelim." Dediği şeyle derin bir nefes alıp verdim.

Sınıftan birçok kişi el kaldırmıştı. Sınıfa göz gezdirdiğimde Eda'nın da el kaldırdığını gördüm. Ben el kaldırmamaya devam ederken hocanın sesini işittim. "O halde sınıf başkanınız Eren olsun." İlk işittiğimde anlamamıştım.

Gözlerimi heyecan eşliğinde açıp bakışlarımı Oğuzhan hocanın gözleriyle birleştirdiğimde bana göz kırpmıştı.
Nefes alıp vermem hızlanmıştı. Gözlerimi kaçırdığım sırada yeniden onun sesini işitmemle bakışlarım ona döndü.

"Başkan yardımcısı da Eda olsun." Sınıftan aniden itirazlar gelince tekrar konuşmuştu. "İtiraz istemiyorum çocuklar."
Dudağımı dişleyip kimsenin duyamayacağı bir gülüş çıkarmıştım ağzımdan.

"Neyse artık derse geçelim." Ayağa kalktığı sırada masasına göz gezdirdi. Kaşlarını çatıp tekrardan sınıfa döndü.
"Yanında siyah tahta kalemi olan var mı?" Dediği şey ile yutkunup açık olan kalemliğimden tahta kaleme uzandım.

Tahta kalemi alıp ona uzattığım da bakışları bana döndü.
Elime uzandığında yeniden teni tenime değdi. Bu olayı daha önce yaşamanın verdiği his ile dejavu yaşıyor gibiydim.
Elimden kalemi aldığında tahtaya döndü.

"Osmanlı Padişahı II. Osman'ın tahttan indirilerek yeniçeriler nedeniyle öldürülmesi üzerine yerine akli dengesi bozuk olan I. Mustafa tekrar tahta çıkarılmıştı. I. Mustafa akli dengesindeki bozukluktan ötürü devleti yönetemeyecek bir durumda olması nedeniyle alınan karar gereği tahttan indirildi. Yerine ise 10 Eylül 1623 tarihinde tahta oturtulan IV. (4.) Murad geçti."

Ben dersi dinlemeye başlamışken o tahtaya konu ile ilgili bir şeyler yazıyordu.

"Sultan Murad'ın küçük olması sebebiyle saltanatının ilk dokuz yılını validesi Mahpeyker Kösem Sultan devlet yönetimini eline alarak iktidarda kaldı."

"Çeşitli olumsuz olaylar sebebiyle kargaşa dolu bir ortamın olduğu dönemde tahta çıktı. Osmanlı'da can ve mal güvenliği neredeyse kalmamış ve hazine tükenme noktasına gelmişti."

"Kösem Sultan Anadolu'daki isyanları bastırmak için birçok girişimde bulunmuş ve en dikkat çekici olan Abaza Mehmed Paşa isyanı son bulmuştur. Kendisi anarşi döneminde ülkeyi toparlama konusunda yoğun bir çaba sarf etti. Dokuz yıllık saltanat naibeliği boyunca Kösem Sultan 8 veziriazam, 9 defterdar değiştirmiştir."

Arkalardan bir ses geldiğinde bakışlarımı iki saniyeliğine arkaya çevirdim.

"Hocam Kösem Sultan nasıl vefat etti?"

"2 Eylül 1651'de Kösem Sultan Turhan Sultan ile yaşadığı iktidar savaşı sonucunda Lala Süleyman Ağa tarafından oluşturulan bir ekiple öldürüldü."

"Kösem sultanın ölümüyle Turhan Sultanın şehzadesi IV. (4.) Mehmet tahta çıkmıştır."

"Hocam böyle bir alfa kadını nasıl öldürebildiler ya?"

Söylediğine istemsizce sırıtmıştım.

Zamanın nasıl geçtiğini fark etmeden zil çalmıştı.

Oğuzhan hoca sınıfa döndüğünde zilin çaldığını fark etti.
İki adımda yanıma ulaşıp tahta kalemi bıraktığında yüzüme baktı. "Teşekkür ederim." Teşekkür etmesiyle gülümsemeştim. O yanımdan uzaklaşıp kitaplarını topladı.

"Söylediklerimi aklınızda tutun. Bir ihtimal sözlü yapabilirim." Bıraktığı tahta kalemi alıp kalemliğime koydum. Kafamı çevirdiğimde sıramın yanında bana sırıtan Eda duruyordu.

"Eren biz nasıl denk geldik inanamıyorum." Sevinçle söylediği kelimelere gülümsedim.

"Bende bilmiyorum halbuki elimi bile kaldırmamıştım."

O bana güldüğünde tekrar sırasına yöneteceği vakit kolundan tuttum. "Sen artık benim yanımda otur bence. Çok sıkılıyorum." Eda Söylediğim şeye karşı kafasını sallamıştı.

"Dur o halde çantamı alıp geleyim." Cevabıyla kafamı salladığımda yanımdan ayrılıp geri geldi. Çantasını sıranın alt tutanağına asıp yanıma oturdu.

Bugün çok güzel geçiyordu.

-

Öğretmen -BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin