ʚ ilk görüş ɞ

64 8 0
                                    

✰🍃🐝

"Taehyung..Taehyung diyorum! İşe geç kalacaksın güzel çiçeğim, hadi kalk artık."

Aşağıdan büyükannemin bağırışlarıyla uyanmıştım, gerçi buna uyanmak denemezdi ama olsun yine de bir şekilde ayıkabilmiştim.
Yatakta doğrulup kollarımı havaya kaldırarak gerinmiştim, daha sonra artık kaçıncı olduğunu bilmediğim esneyişimin ardından kafamı kaşıya kaşıya yataktan kalkıp banyonun yolunu tutmuştum.
Banyoya girip işlerimi hallettikten sonra üstümü değiştirip çoraplarımı giymiştim.

Aşağı kata inerken büyükannemin şarkı mırıldanarak kahvaltı hazırladığını gördüm, o kadar güzel bir görüntüydü ki, bu bende yanaklarını ısırma isteği uyandırmıştı.
Daha fazla dayanamayarak yanına gidip yanaklarına hızlıca öpücükler bırakmıştım.
Tabi benim geldiğimden bir haber olduğu için hâliyle şaşırmıştı. Bana, o dünyalara bedel gülüşüyle bakıp konuşmaya başladı.

"Benim güzel çiçeğim uyanmış mı sonunda hı?"

Bende içten bir gülüşle karşılık vererek konuştum.

"Uyandım uyanmasına ama o kadar güzel bir rüya görüyordum ki anlatamam.. Takii senin bağırışlarını duyana kadar."

Hafif kızmış gibi yaparak kollarımı göğüsümde bağlamıştım.
Büyükannem de ellerini havluya silerek konuştu.

"Bu sefer hangi âlemlerdeydin gerçekten merak ediyordum doğrusu. Hem sen bayım birazdaha oyalanmaya devam edersen işe geç kalacaksın ona göre."

Omuzlarımı düşürerek yavaş adımlarla merdivenlere gitmeye başlamıştım ama büyükannem arkamdan bağırarak konuşmuştu.

"Bay Jeon gelmek üzeredir ve sen hâlâ dükkanı açmdın, açmadığnı görürse eminim ki çok üzülür."

Diyerek beni hassas noktamdan vurmuştu.
Bay Jeon.. Bay Jeon kim miydi? Kendisi ben kendimi bildim bileli cuma günleri hariç her gün üşenmeden çiçekçi dükkanıma gelip benden bir adet beyaz gül alan biriydi. Gerçekten garip biriydi yağmur çamur dinlemez saat dokuz onbeş olduğunda gelen gizemli biriydi, eğer yanılmıyorsam nerdeyse onaltı dakika sonra dükkanımda olacaktı.
Saate bakmamla hızla evden çıktım. Hava güzeldi bu yüzden üstüme bir şey alma gereksinimi duymamıştım.
Zaten dükkanım buraya kısa mesafeydi, büyükannemin iş dediğine bakmayın siz minik bir çiçekçi dükkanıydı sadece ama ben bu halimden gayet mutluydum. Önemli olan da buydu zaten insan kendini nerede mutlu hissediyorsa orada olmalydı. Ne pahasına olursa olsun insan kendi için yaşamalı ve kendi için mutlu olmalıydı.
En azından ben öyle düşünüyordum..
Minik dükkanıma vardığımda ilk önce kilitlediğim kapıyı açmıştım, kapıyı ittirerek içeriye girip dünden içeriye aldığım çiçekleri dışarı çıkartmıştım onları düzgün bir şekilde katıp tekrardan içeriye girmiştim.

Askılıktan önlüğümü alıp giymiştim, kahverengi ve önünde güneş işlemeli bir detayı vardı oldukça güzeldi.
Önlüğümdeki güneşi büyükannem dikmişti, anlattığına göre ben onun hayatına karabulutlar arasından çıkan bir güneş olmuştum ve benimde başkalarına güneş olmamı isteyerek bu güneşi işlemişti önlüğe.
Onu gerçekten seviyordum..
Yeni çiçekleri suya katarken bazılarının kurumuş yapraklarını buduyordum.
Bazılarına rengarenk kurdeleler bağlarken, bazılarına ise minik kalpler yapıştırıyordum.

Neredeyse çiçeklerin sonuna gelmiştim ki kapı açılma zili duyuldu kafamı kaldırdığımda aslında kimin geldiğini çok iyi biliyordum saate baktığımda saatin tam dokuz onbeş olduğunu görmüştüm ve bu yüzümde bir tebessümün oluşmasına sebep olmuştu.
Gelen kişiye baktığımda bay Jeon'u görmüştüm tabiki de, her zaman ki gibi bana zarif kelimeleriyle günümün güzel geçmesini dilemişti.
"Günaydın genç adam gününün güzel ve güneşli geçmesini umarak her zamankinden bir tane rica ediyorum."
Bu sözleri yıllardır duyduğumla aynıydı ama her zaman ki gibi benden bir tebessüm kazanmıştı.

•Florist• ︱Taegguk︱Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin