"Sözlüden kaldım."
Taehyung derin bir iç çekti ve yakınmaya başladı. Yanında yürüyen Jisoo göz devirircesine bir bakış sundu ona doğru.
"Bu bizim suçumuz değil, kaç gündür kendine gelemeyen sensin. Düzeltseydin kendini." Jisoo yakınmaya başlamıştı bu seferde. Herkes durgundu günlerdir, kimse sohbet açmıyordu veya birbiri ile konuşmuyordu. Eskisi gibi değildi çoğu şey. Jungkook ile konuşmuyordum, günlerdir aşktan ve acıdan kabarmış kalbimle derslerime odaklanmaya çalışmıştım. Lakin, Jungkook'suz nefes alamıyordum. Onu çok özlüyordum.
Taehyung iç çekti. "Bazı şeyler var," Durgunca konuştum.
"Ne gibi?" Kantinde bir masaya yerleştik ve konuşmaya devam etti. "Var işte... kabullenmem gereken şeyler olduğunu biliyorum."
Jisoo ile birbirimize baktık, anlıyordum... anlıyorduk. Sorun Jennie olmalıydı. Herkes birisi yüzünden kötü hissediyordu, bu ara lanetlenmiş gibiydi. Korkunçlaşmaya başlamıştı.
Jisoo bakışlarını ona çevirdi tekrardan. "Jenni-"
Taehyung bir anda ayağa kalktı, tüm kantinin bakışları ona dönerken o tereddütle etrafına bakındı. "Ne! Nerede?" Kantindekiler yavaş yavaş önlerine dönmeye başladıklarında Taehyung utançla yerine geri oturdu. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdığımda surat ifadesinin her zamankinden komik oluşu gülme isteğimi tekrar arttırıyordu.
"Sahi, hangi ara oldu bu?"
Jisoo sorgularmış gibi Taehyung'a döndüğünde o kaşlarını çatmıştı. "Anlamadım." Jisoo kafasına bir tane geçirip arkasına yaslandı ve sinirle nefes soludu. "Bu ara herkes kot kafalı."
"Maalesef.." diye söylendim kendi kendime. Lanet olsun ki aklımdan çıkmıyordu, tam tamına 5 gündür konuşmuyorduk. İki tarafta adım atmıyordu ve bu artık çekilmez bir hal almaya başlamıştı.
Yeri okulda yüzüme sıytırık sıytırık bakıp duruyordu, tabii sevgilim ile aramı bozdu ya mutludur hanımefendi. Etekleri zil çalıyordur kim bilir? Zaten Jungkookla bozmuş kafayı, deli midir nedir?
Sende delisin o zaman.
Kendi kendime konuşuyordum. Benim olayım farklıydı bir kere, bizimki karşılıklı aşktı ve Jungkook benim sevgilimdi. Yeri ise tek başına, karşılıksız bir takıntı yapmıştı Jungkook'u. Okulda onu her gördüğümde kalbim sıkışıyordu, ona aldığım kolyeleri takmıyordu artık. Üzüyordu, birbirimizi üzmüştük. Özür dilemiştim, ama faydasızdı. İki kelime yeterli olmuyordu.
Arkamdan yavaşça saçımın çekilmesiyle kendi yerimde hoplamıştım, korku ile bakınmaya devam ettim. "Ne oluyor lan?" Jimin göz devirdi ve elinde tuttuğu meyve suyu ile masaya yerleşti. "Hiç eğlenceli değilsin babaanne."
Göz devirdim ve aşağılayıcı bakışlarımı ona yolladım. "İlkokulda kaldı saç çekme şakaları, yaşının eri olsaydın. Benim suçum ne? Babaanneymiş."
Jimin meyve suyundan yudumladı. "Ne bu gerginlik yahu, duruyor saçların yerinde aa." Taehyung derince iç çekince göz devirdim, içimi daraltıyordu. Jisoo siyah saçlarını geriye attı ve ona doğru bakan bir kız sürüsüne aşağılayıcı bakışlarını yolladı. O mükemmeldi, her türlü. Kız halimle ben aşık oluyordum, erkekleri düşünemiyorum.
Jimin telefonu ile ilgilenmeye başlamıştı. Aman, saçma hareketler yapmasından iyidir.
Sandalyeme bir el dokunduğunda korkuyla arkama bakındım. Kedi gözlerle karşılaştığımda gülümsedim ve kolundan tutup yanıma oturtturdum. Taehyung şaşkınlıkla ona bakıyordu, Jennie ona doğru baktığında kafasını geriye çevirdi ve etrafı izliyormuş gibi yaptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
More than a friend | liskook
FanficJungkook'un Lalisa'nın değerli günlüğünü alması ile her şey daha bir karmaşık hal alır. ©2020 | lavalia