Kendinizi ilgilendirmeyen bir savaş yüzünden ailenize ve sevdiklerinizden uzaklaşmak bu savaş yüzünden kendini kaybetmiş bir kurban yeni hayatına alışmaya çalışmış.
---
Hikaye'nin ağızından
Hala dışarıdan helikopter sesleri bitmezken tozlu yıkık dökük bir bina sa savaştan kaçan birtakım tanımadığınız insanlar var. bunlardan biriside ailesinin zoru ile savaştan ayrılıp danube'ye gitmek isteyen sadece bir kız,ne fark eder ki insanlar korku dolu gözlerini etrafta gezinirken sadece aklında burdan kurtulabilir miyim gibi düşünceler geçmiyordu acaba bu kaçıştan sonra yeniden doğmak ne kadar güzel olurdu kırılan onurunu acıyan kalbi iyileştirmek.
Mira'nın ağızından
İnsanlar korkakça duvara sinmiş ve bombardımanın bitmesini bekliyordu.Ben ise sadece Danube'ye tek parça halinde ulaşıp yeni hayatıma adımımı atmayı bekliyordum yani korkak gibi kaçmayı!!artık bombardıman bitmişti bir kaç tanesi binanın yakınına gelmişti.Binanın çıkışına yürüyüp kapının kolunu tuttum arkamı dönüp daha toprağa adımını atmaktan korkan aciz bedenlere baktım çok çaresizlerdi o kadar korkuyorlardı ki burada ömür boyu yaşayabileceklerine inanıyorlardı.Ama hayatlarında ki güzelliklerin yok olduğunu akıl bari olduklarında öğrenmeleri gerekmez miydi peki hayattın yalanlarını,acizliklerini hiçbir zaman mutluluğun gerçek olmayacağını ama bu bir başlangıçtı.Unutma her son bir başlangıçtır. şimdilik kaybetmenin kokusu burnumun ucundaydı acaba hayatı ileri sarıp bir an önce ölmeyi dileyebilir miydim ölmek belki de kurtuluştu bunlar için...
Binadan çıktığımda çok sessizdi etraf ölüm sessizliği sanki canını almak için gelen azrailin çağrısıydı.Bu kadar mıydı aptaldı alman askerleri her şeyi yok ettiklerini sanıyorlardı ama birçok insan için yaşam yeni başlamış yeniden bir mahzende doğmuşlardı. Peki bunun sonu ne olacaktı. Açgözlülük ve para hırsı insanlığın sonu olacaktı. Şimdilik herkes tilkinin kuyruğunda koşuşturuyordu. Kurumuş toprakta nereye gideceğimi bilmeden adım atıyordum. Etraf enkaza dönmüştü bu savaşta ne yapabilirdim ki hayatımın daha güzel olmasını asla istemedim. Her zaman evde oturup kitap okumak daha ilgi çekici gelirdi. Nasıl denir... normal. Hayatımın çoğunluğu bir kaç arkadaş, okul, aileden ibaretti. Hiç bir zaman çevreme ben farklıyım diyerek soyutlaşma çabasına girmedim. Ne cazip çılgın bir hayat gibi ne de buzlar ülkesi... şimdi ise yapmadığımız şeylerin bedelini ödüyorduk. Ailem... arkadaşlarım... ne olmuştu? Okul çıkışı kütüphaneye gitmiştim. Sınavlarım vardı ve ben yazar olmak istiyordum. Büyük bombardımanın ardından gözlerimi hastanede açtımıştım. Ardından kaçtım. Sebepsizce kaçtım. Sanki biraz daha durursam ölecekmiş gibi. Öyle de oldu da... kaçmasam ölecektim...
Hoşçakalın yolcularım...
İlk hikayem ve biraz umutsuz biraz hevesliyim parmaklarımı harfler üzerinde gezdirmek harika bir duygu! kalbimden geldikçe içten yazıyorum. Yazdıkça mutlu oluyorum. Sizler de yazın çünkü yazmak unutturuyor kısa bir4 süre de olsa bir takım şeyleri unutturuyor. Bunlar basit şeyler sınavları... arkadaş kavgalarını.. sıkıntıları...
Bundan sonraki bölümlerde görüşürüz yolcularım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Danube Yolcusu#Justwriteit
AventurăYaşamak sen istedikçe güzel Kader ise sen yılana kadar... Nefes nefese uyanırken yaşlı gözlerimle yatağın hemen karşısındaki aynaya baktım. Saçlarıma korkudan açılmış ıslak gözlerime suratımı birkaç saniye inceledim. Ve neredeyse bulunduğum katı çın...