Selam Cesurlar📘
Bu hikayede bana eşlik ettiğiniz için teşekkürler...
Umarım beğenirsiniz...
Keyifli okumalar.📖
⌨⌨⌨
İkimizde hiçbir şey söylemedik. Benimse bütün yol boyunca aklımda olan tek şey Alaz'ın dönmesiydi. Ben artık daha iyi anladım o bana kalbimi geri getirmişti ve kalbim hâlâ daha onun için çarpıyordu. Vazgeçmemiştim, bitmemişti ve ben bu hisslerin gerçekliğiyle karşı karşıya kalmıştım...
**********
3. Hazine'den;
"Bilmez misin?
Umut bir kuştur konar, gider."3. BÖLÜM "SİYAH VE BEYAZ"
Ofise geldiğimizden beri odada söylenerek dönüp duran Paydar dışında kimseden ses çıkmıyordu. Çünkü onun dışındaki hepimiz odanın tam ortasındaki dairevi masada oturmuştuk. Benimde bakışlarım (ç)aldığımız dosyaya odaklı olduğu için bir diğer yandan da odağım bir şekilde Paydar'ın küfürlerine, hakaretlerine ve ağzından çıkan herhangi bir kelimeye dahi maruz kalmak zorunda kalıyordu. Bu yüzden de dosyada ne yazdığını pek anlayamamıştım ki gördüğüm kadarıyla benden başka kimse bundan şikayetçi değildi. Gerçi Alaz bu, bir planı olmadan adım atmaz ki bence de bu gelişin bir nedeni vardı.
"Hayır bir de haysiyetini siktiğimin herifi bana sen niye buradasın diye soruyor?" Bir anda sinirle önündeki saldalyesini kaldırıp hızla yere çarpınca irkilerek ona baktım. "Amına koyduğum! Siktir olup giden o, bu soruyu ben soruyorum bir de bana dediğine bak!"
Ben onun bu hâline bakaren Yalın bana doğru eğilerek "Sanırım biraz sinirlenmiş." Dedi alay ederek, bu gerginlikte kendimi tutamadan güldüğüm için Yalın'ın koluna vurarak önüne dönmesini söyledim. Çünkü gerçekten hiç sırası değildi.
"Cidden saçmalığa bak, hâlâ inanamıyorum." Yüsra'nın konuşmasıyla bakışlarım ona kaydı. "Ne yani bu? Bu günü mü bekliyordu yani? Tam işimizi hallettik, tam dertler bitti dedik, aha olana bak." Masaya vurarak sandalyesini geri çekti. Alaz'ın dönmesi yüzünden şimdiden herkesin dengesi şaşmıştı bile.
Bense bu konuda geldiğimden beri bir şey söylememiştim. Sanki onun geri dönmesi umurumda değilmiş gibi davranmak zorundaydım çünkü onu unutmaya çalışmak yıllarımı aldı benden. Şimdi bir anda geri gelmesi bunca acının üstüne basamazdı buna izin veremezdim. Yine de sessizliğimi bozarak neyi düşünüyorsam onu söyledim. "Bence saçmalık değil." Hepsinin meraklı bakışları beni buldu. "Belli ki planlanmış bir şey ya da oyun, artık herneyse." Düşüncelerim bu yöndeydi çünkü eğer değişmediyse her zamanki Alaz'dı bu, hiçbir şeyi nedensiz yapmazdı. Sıkıntıyla oflayarak ayağa kalktım.
"Ne demek istiyorsun?" İlk konuşan Yüsra oldu.
"Ya da neyi ima ediyorsun?" Ardından soruyu düzelten Derin'nin sesiyle ona döndüm.
"Bir şey ima ettiğim yok ama ortada dönen başka hesapların olduğu bariz."
"Zaten Alaz efendinin yıllar sonra bir anda ortaya çıkmasından hayır beklememiz de saçma olurdu." Paydar'ın alaylı çıkan sesiyle bu sefer bütün bakışlar onu buldu, söylediği şeye sahte gülümsemeyle yüzüne bakarak kafamı salladım.
Yalın arkasına yaslanarak gözlerini kıstı ve üzerime dikti. "Neler geçiyor aklından İzo?" Kaşlarımı kaldırarak omuz silktim.
"Sadece mantıklı bir açıklama yapmaya çalıştım Yalın. Bir şey yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAH&MAT Mahalle Hikayesi
Hành động*Yetişkin okurlar için uygundur!* Aramızdaki uzaklık 7 metre, bir birilerine tuşlanmış iki silah, her birinde bir mermi. Alaz bana doğru bir adım attı ve eş zamanlı olarak ben de ona doğru bir adım attım. "Bu tetiğe aynı anda basarsak bile ilk ölen...