[ Bölüm On Dört: Karanlık ]

9.7K 354 26
                                    

Şarkı: Tender - Outside 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Şarkı: Tender - Outside 

[ Bölüm On Dört: Karanlık ]

Hazır değildim. Bunu merdivenleri inerken alıp verdiğim kesik nefeslerimden, bacaklarımın titremesinden ve ne kadar zamandır Bade'nin kolunu sıktığımı bilmememden anlayabiliyordum. Kendimi durdurmayı denesem de indiğim merdiveni arkamda bırakarak koridor boyunca koşuşturmamı engelleyemiyordum.

"Ecrin dur... Lütfen," diye mızmızlandı Bade arkamdan. Aynı benim gibi nefes nefese kalmış, okul koridorlarında firar etmekten yorgun düşmüştü.

Önemsemedim, atan kalbim buna hazır olmadığımı söylercesine bedenimi sarsarken durmam mümkün değildi.

"Olmaz," diye soluklandım hızımı arttırırken.

"Bari beni bırak, sen git..." diye drama yapmaya başladığında ona döndüm ve hala durumu anlamadığını fark ederek şaşkınlığa düştüm.

"Hala anlamadığına inanamıyorum," diye sitem edince onu daha büyük bir kuvvetle çektim ve olağan gücümle ilerlemeye devam ettim.

"Hayır, hayır, anlıyorum," dedi başını sallayarak. "Oktay'la aranda aksiyon olsun istiyorsun, sırf bunun için beni de sürüklüyorsun ama Ecrin, bütün bunların ne anlamı var? Üniversite sınavı..." 

Ani bir bakışla ona döndüğümde sözlerini tamamlayamadı Bade."Hayal gücünün bir numaralı hayranıyım," diye homurdandım aksi bir tavırla.

"Zaten bugün ayrı bir öcü olmuşsun, bir de aksiyon yaratmaya çalışıyorsun. O, seni görse bence arkasına bakmadan koşmaya başlar, asıl aksiyon o zaman olur," diye dalga geçti benimle. Hafta sonu olanlardan, evimin yanmasından ve daha başıma gelen tonlarca olaydan bahsetmeyi aklımdan geçirmeme rağmen ağzımdan bir kelime dahi dışarı çıkmadı.

Okul tahmin ettiğimden daha zorlayıcı geçiyordu. Rengimi korumak, insanların dediklerinden bir şey çıkarmamak için kendimi normalde olduğundan bir kat daha kasıyor, bugünün gelip geçeceği ve dikkat çekmeyeceğim konusunda kendi kendimi susturuyordum. Çünkü eğer susmazsam tüm her şey ağzımdan dökülmeye başlayacak, gerçekler kelimelerim ile harmanlanıp bir bir bana vuracaktı. Acıya hazır değildim; bu maratonda koşmak için henüz antrenmana başlamamış, ısınma hareketlerine geçmemiştim.

"Nerelerdesin ya, tüm teneffüs seni aradım," dedi bir erkek sesi. Oktay'ın varlığını hissetmemle beraber ayaklarım metal kütleler halinde yere yapıştı, hareketimi yitirerek donakaldım.

Boğazım dünkü öksürüklerim kadar yanıyor, dilimin ucuna biriken hiç de iyi niyetli olmayan kelimeler gözlerimi sımsıkı bastırmama sebep oluyordu. Zira kahverengi saçları, bana beklentiyle bakan gözleri gerçekçi görünmüyordu artık; zihnimde yalnızca Oktay'ın ablamla beraber olan fotoğrafı yankılanıyor, bu durum beni kifayetsiz bırakmaya yetiyordu.

NOKSAN | ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin