2.BÖLÜM

1.2K 83 78
                                    

Asel,arabadan çıkıp kendisini karşılayan abisine hasretle sarıldı.Dudağını büzüp sitemkâr bir ifadeyle konuştu:
—Yine geç kaldın.
—Kusura bakma canım trafik vardı.
—Özlemişim seni.
—Bende.Acele edelim babam yolunu gözlemekte.
—Tamam çabucak gidelim o zaman.

Arabaya binip yola koyuldular.Asel, İzmir'de Moda Tasarımı bölümü okumuş, son yılında da yaz tatilini İzmir'de geçirip mesleğiyle ilgili staj yapmıştı.

İstanbul'da abisi ,babası ve dadısıyla birlikte yaşıyordu.Annesini küçük yaşlarda kaybetmiş onu dadısı büyütmüştü.Etrafına neşe saçan, şen şakrak ,hayat dolu ,kıpır kıpır, yerinde duramayan , sevgi dolu bir kızdı.Babasının kıymetlisi en büyük zaafıydı.Babası onu balım diye sevdiği için adını Asel koymuştu.

***

Nihayet çıktıkları yol tükenmiş, evlerine gelmişti abi kardeş.Babasının işleri kötü gittiği için deniz kenarındaki villalarını satıp bu iki katlı, bahçeli eve taşınmışlardı.

Abisinin park ettiği arabadan inen Asel, kapıda hasret tüten gözlerle kendisine bakan babasını görünce, heyecanla koşup boynuna sarıldı.Gülen yüzünde gamzeler filizlenirken sıcak bir sesle:
—Babacığım çok özledim seni!
—Hoş geldin balım.Bende seni çok özledim.
—Artık hiç ayrılmayacağız ,okul bitti nihayet.
"Çok şükür bitti kızım.Artık hep yanımdasın."
—Dadım nerede ?Onu da çok özledim.
—Salonda seni bekliyor.

İçeri geçen Asel, koşarak dadısına sarılıp onunla da hasret giderdi.Yaşlı kadın "Hoş geldin mis kokulum" deyip doya doya sarılıp yanına oturttu Asel'i.

Hüzünlü gözlerinden yaşlar süzülen babası:
—Sen gelince hemen evin havası değişti can kızım.
Babasının ağladığını gören Asel, üzgün bir sesle:
—Umarım bunlar sevinç gözyaşlarıdır Kerim Bey.
Gözyaşlarını elinin tersiyle silen Kerim Bey
"Elbette sevinç gözyaşları ,ama seni görünce de bir duygu patlaması yaşamadım değil."

—Ne oldu baba? İşlerin hâlâ kötüye mi gidiyor?
—Maalesef kızım!Daha da kötüleşti.
—Şu bahsettiğin adam mı uğraşıyor hâlâ seninle?

Yaşlı adam sağ tarafında oturan oğlu Nihat'a kahırla bakıp
"Evet canım, o adamla uğraşıyorum hem de tek başıma." dedi,Nihat'a laf dokundurarak.

Asel babasının yanına gelip ona sarılarak "Üzülme artık. Ben geldim,hep yanında olup yardım edeceğim sana."

Sonra da babasının elinden tutup ayağa kaldırdı.Onu neşelendirmek adına telefonundan hareketli bir müzik açıp dans etmeye başladı.Bir taraftan da babasının ellerini hareket ettirip onu da dansına ortak etti.Kendilerini gülerek izleyen dadısına "Hadi Halime Sultan,sende katıl bize." deyip onu da kaldırdı ayağa.

Abisi Nihat siz delirmişsiniz,diye onlara bakarken onlar şen kahkahalar atarak eğleniyordu...

Asel'in babası Kerim Yıldırım, bir zamanlar çok zengin bir iş adamıyken bir seneden beri iflasın eşiğine gelmiş,borçlarla boğuşmaktaydı.Onun tek neşe kaynağı biricik kızı Asel'di.Oğlu Nihat; kendi halinde, işlerden anlamayan ,beceriksiz ,rahat herifin tekiydi.Üniversiteyi bile yarıda bırakmış tembel bir adamdı.

***

Havaalanından sonra konağa gelen Cihan içeri girmemiş, bahçedeki kanepeye bırakmıştı yorgun bedenini.Her önemli karar alışından önce yaptığı gibi dalmıştı yine derin düşüncelere ...

Sonra geçmişin acı hatırası canlandı gözlerinde.Yüzü buruştu.Acı acı yutkundu, gözünde canlanan kötü hayallere.

Salonun camından onu izleyen halası sessizce gelip arkasına dikildi.Usulca yaklaşıp kanepenin boş kalan kısmına oturdu.Varlığının farkında olsun istedi.
"Ühü!.."

Gözlerinin karasında hüzün katmerlenmiş olan genç adam yavaşça başını çevirip halasına baktı.Kısık bir sesle:
-Bir şey mi var hala?
-Bende bir şey yok oğlum. Sende var bir şeyler.Derin düşüncelerin adamı Cihan Karadağ yine dalmış bir yerlere.Garip bir halin var,nedir derdin?"

"Geçmişi düşünüyorum..."
Halası biraz daha yaklaştı yeğenine.Elini uzatıp şefkatle dokundu omzuna.İçli içli baktı yeğeninin hüzün dolu gözlerine.Omzunu sıvazlarken mırıldandı. "Bırak oğlum geçmişi düşünmeyi.Geleceğe bak artık olan oldu.Senin yapabileceğin bir şey yoktu.Daha ne kadar geçmişin gölgesinde yaşayıp kendini cezalandıracaksın?"

"Ruhumda açılan yara hâlâ kanıyor hala.Annemle babam ölüp girdi o toprağa. Ben diri diri girdim!"

"Yapma oğlum bu eziyeti kendine.Mutlu olmak senin de hakkın."

"Ben mutlulukla yollarımı ayıralı çok oldu.Bundan sonra da barışmamız mümkün görünmüyor."

"Neden mümkün olmasın? Ah bir evlensen, çoluk çocuğa karışsan bak görürsün hayatın nasıl değişir?"

Evlilik sözünü duyan Cihan, acı acı gülümseyerek "Kim bilir belki de evlenirim."

Evlenirim sözüyle şok geçiren halası,heyecanla "Gerçek mi bu duyduklarım?Ne zaman evleneceksin?"
Hafif tebessümle halasına bakan Cihan, "Kim bilir belki yarın belki yarından da yakın."

Gözlerini kısan Hatice hala,Cihan'ın sırtına hafiften vurarak "Dalga mı geçiyorsun oğlum sen benle?"

"Yoo dalga falan geçmiyorum.Önemli bir karar aşamasındayım.Aslında kararımı da verdim.Sadece verdiğim kararın sizi nasıl etkileyeceğini düşünüyorum ama ne pahasına olursa olsun yapmakta kesin kararlıyım bu işi."
"Nasıl bir işmiş bu?"
"Yakında hepiniz öğreneceksiniz."
"Sen yanlış bir iş yapmazsın,güveniyorum ben sana."

Cihan yapacağı şeyin doğru mu yanlış mı olduğunu sorgulamıyordu?Sadece bunu yapınca istediği şeyi elde etmiş olacağına inanıyordu.Yıllardır acı girdabında kıvranan ruhunun bir nebze de olsa ferahlayacağını umut ediyordu.

Halası sırtına aldığı şalı önünde birleştirip "Ben içeri geçiyorum, hava bayağı serinmiş.Sende fazla oyalanma burada."

Ayaklanan halasına bakan Cihan "Zeynep ne yapıyor?Şimdiye çoktan damlardı yanıma."
"Bugün erken uyudu.Rüya görmeye bile başlamıştır.İyi geceler sana da.Yemeğe de gelmedin sen,istersen Zehra'ya hazırlattırayım bir şeyler?"
"Yok hala aç değilim."
"Tamam oğlum.Çık odana uyu o zaman."deyip eve girdi Hatice hala.

Hatice hala, yirmi sekiz yaşındayken evlenmiş ama anlaşamadığı eşinden boşanmıştı.Sonra da abisi ,Cihan'ın babası Murat'ın, yanına yerleşmişti.Abisinin ailesiyle yaşamaya başlayan Hatice Hanım önce yengesi sonra da abisi vefat edince bir daha hiç evlenmemiş, yeğenleri Cihan ile Zeynep'e bakıp onları büyütmüştü.Dürüst, hanımefendi,iyi kalpli bir kadındı.Yirmi yıldır yeğenleriyle birlikte yaşamaktaydı.

***
Bahçede oturmaya devam eden Cihan gökyüzüne dikti gözlerini.Şiddetini arttıran rüzgâr tüm bulutları süpürmüş,berraklaşan gökyüzünde gecenin süsü yıldızlar arz-ı endam etmekteydi şimdilerde.

Bir anda Asel'in gözleri geldi aklına...İçinden tanımadığı bir ses "Çok güzel gözlerdi...Tıpkı parlayan şu yıldızlar gibi."diye sesini yükselti.Daha sonra  başını hızla iki yana sallayıp hemen bu düşüncelerden sıyrıldı.Neler düşünüyorum böyle,deyip sinirle elini saçının arasından geçirdi.Bir müddet içindeki tanımadığı sese kızıp azarladı...
Sonra da içeri geçip uymak için odasına çıktı.

DİYETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin