Barış'a sarılıp kokusunu içime çektim bol bol. "Dört..." "Yasak. O kelime sana yasak..." Barış'ın göğsüne uzun bir öpücük kondurdum. "Aşkım... Çocuklar ilk kez bu kadar derin uyuyor." "Çocuklar... Bak sen de dedin. Zaten birden fazla çocuğumuz var." "Sen beni sevmiyorsun artık." Barış'a sırtımı döndüğümde bir süre sessiz kalsa da belimi sarmış ve omzuma öpücükler bırakmıştı. "Seni seviyorum. Ama eskisi gibi değil daha fazla." Omuz silktiğimde beni kendine çevirmişti. "Sen istersen on çocuğa da ta..." Dudaklarımızı birleştirdiğimde beni kendine çekmişti.
Dudaklarımdan uzaklaşınca kıkırdadım. "On kabul." "O lafın gelişiydi." "On tane isterim." "Nisa sen de..." Barış benden uzaklaşınca kıkırdadım. "Tamam dört olsun." Barış'ın yüzünü okşarken gülümsedim. Dudaklarımız birleşirken uzun uzun öptüm onu. Belimi okşarken kıkırdadım. Üzerimdeki tişörtü çıkarttığımda Barış gülmüştü. "Bakıyorum da hoşuna gitti?" "Gitmesin mi? Kaç yıldır evliyiz şu manzaraya karşı hâlâ ilk gün olduğu gibi tekliyor kalbim." "Beni çok sev, doya doya öp bugün. Sonra çocuklar fırsat vermiyor biliyorsun." "Dört diyorsun?" "Diyorum... Sen istemiyorsun sanki?" "Bilmem. Olursa olsun bakalım." Gülümsedim ve dudağına uzun bir öpücük kondurdum.
"Beş ne zaman?" Barış yerlerimizi değiştirimce kıkırdadım. "Fazla kaşınıyorsun." Ellerimi tutup bir noktada sabitlerken güldüm. "Dilim de fazla uzadı bakmak ister misin?" İkimiz de kıkırdarken Barış'ın dudakları tenime dokunmuştu. Birbirimizi seviyorduk. Hâlâ ilk günkü gibi hatta daha fazla.... Zaman bizden sevgimizi almamıştı. Bu evlilik aşkı da öldürmemişti. Sadece büyümüş ve büyüdükçe daha sıkı sarılmıştık. Barış benim her şeyimdi. Bir de çocuklar... Onları çok seviyordum. Hepsi çok özeldi. Canlarımdı benim. Barış benden uzaklaşırken hızla tişörtünü sıyırıp tenine öpücükler bırakmaya başladım.
..."Başka kim istiyor bakalım?" Barış'ın sesiyle gözlerimi açsam da odada değildi. Üzerime onun tişörtünden giyip şortumu da giyince yavaşça mutfağa ilerledim. Çocuklar uyanmıştı ve onlara kahvaltı hazırlamıştı. Yanına gidip ona sarıldım ve yanağına uzun bir öpücük kondurdum. "Günaydın." "Günaydın biz mi uyandırdık yoksa?" "Hayır... Ben kendim. Acaba birer öpücük alabilir miyim?" Güneş beni onaylarken yanağına uzun bir öpücük kondurdum. Ardından Uzay'ın yanağına ve en son obur bebeğim Umut'a... "Barış'ım bana da bir şeyler hazırlar mısın? Ben de duş alırım iyi olur." Barış beni onaylarken gülümsedim ve yanağına uzun bir öpücük kondurdum.
Duş aldıktan hemen sonra kahvaltı yapmıştık. Barış beni elleriyle beslerken gülümsedim. Ardından hep beraber sofrayı toplamış ve resim çizmek için eşyalarımızı getirmiştik. Çocuklarla vakir geçirmeyi seviyordum. Aile olduğumuzu, yalnız olmadıklarını görüyorlardı. Resim konusunda en yeteneklileri Umut'tu. Ama Güneş ve Uzay resim çizerken çok eğleniyorlardı. Barış'a yaklaşıp resmine minik bir detay eklerken gülümsemişti. Ardından kulağına yaklaşıp fısıldadım. "Dün gece çok güzeldi." Barış kızarırken sakallarını okşayıp gülümsedim. "Nisa..." "Sevgilim..." "Çocukların yanında böyle yapma bana..."
Barış'a göz kırpıp gülümsedim. "Bence dördüncü gelir yakında." "Bak ya..." Barış'ın saçlarını dağıtıp gülümsedim. "Anne ben bitirdim bak..." Uzay beni çekiştirirken hemen resmine baktım ve kocaman gülümsedim. "Vay... Barış bakar mısın ne kadar güzel olmuş bu..." Barış Uzay'ın yanağına uzun bir öpücük kondurmuştu. "Bu yakışıklılar sen ve Umut'sunuz galiba?" "Evet bu da annem ve Güneş. Bak bu da sensin. Kocaman güçlü babam." "Yakışıklı oğlum benim. Sen ve Umut çok yakışıklı iki bebeğimsiniz." Güneş babasına bakarken Barış da ona bir öpücük yollamıştı. Gülümseyip onun saçlarına uzun bir öpücük kondurdum.
"Ben anneme benzemek istiyorum." "Ben de..." Umut bana bakarken kocaman gülümsedim. "Ben ikisine de benzemek istiyorum." Uzay'a bakarken kıkırdadım. "Sizi seviyorum. Hem de çok." "Biz de seni anne..." "Ya Barış... Miniklerimiz büyüyor." Barış bana sarılınca kokusunu içime çektim bol bol ve gülümsedim. "Ben babanıza çok aşığım." Hepsi gülerken ben de gülümsedim. "Ben de babama aşığım." Barış Güneş'i kucağına alıp öperken Uzay da kardeşine bakıp gülmüştü. "Güneş'i bize geri ver baba." Güneş babasına sıkıca sarılırken kıkırdadım. "Hayır ben babama sarılmak istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALACAKARANLIĞIM
Fiksi PenggemarNisbar kurgusudur 🌼 Alacakaranlığım varla yok arası... Biz ne bütün olabilmiştik, ne de karşı koyabilmiştik birbirimize... Ben ise her geçen gün farketmeden onun olmuşum...