Zaman ayırıp yorum yapan herkese teşekkürler
Keyifli okumalar
💜Bugün hiç bitmeyecekmiş gibi geliyordu. Kamera kayıtlarınıda kontrol etmemizin ardından sonunda Jung Woo'nun arkadaşı olan kızın ifadesini almak için karakola geri dönebilmiştik. Oturduğum binadan çıkıp gitmek hiç bu kadar iyi gelmemişti. Sabahtan beri birileriyle görüşüyorduk ve kendimi şimdiden yorgun hissediyordum.
Jung Woo'nun arkadaşının ifadesini almak için odaya girdiğimde, Jimin'i çoktan kızın karşısına oturmuş buldum. Adının Mina olduğunu öğrendiğim kız, başını yere doğru eğmiş sessizce duruyordu ama ağladığını görebiliyordum. Derin bir nefes alıp yanlarına doğru ilerledim.
"Bir bardak su iç. İyi gelir." Elimde tuttuğum su bardağını Mina'ya doğru uzattıktan sonra sandalye çekip Jimin'in yanına oturdum. Jimin'in bakışları kısa bir süreliğine beni buldu.
Genç kız bardaktan bir yudum alıp bana doğru baktı. "Teşekkürler." Gülümseyip başımı sallamakla yetindim.
"Hazırsan başlayalım?"
Mina başını sallayıp Jimin'i onayladı. Masada oturan bir diğer polis memuru ise ifadeyi yazıya dökmek için buradaydı.
"Öncelikle kaybın için üzgünüz. Zor bir durum olduğunun farkındayız." Jimin bir süre durup derin bir nefes verdi. "Jung Woo ile çok yakın mıydınız? Arkadaşlığınızdan bahseder misin?"
Mina ıslak yanaklarını kolunun tersi ile silip bakışlarını üzerimize dikti. Gözlerimi kısıp mimik ve jestlerini gözlemlemeye koyuldum. "Üniversitede tanışmıştık yani, uzun yıllardır arkadaşız. En yakın olduğu kişi bendim. Ailesi olmadığı için beni hep ailesi gibi gördüğünü söylerdi."
Bina yöneticisinin bize verdiği bilgi aklıma geldi. Bunu da tabii ki kıza sormamız gerekecekti fakat sırasının gelmesini bekleyip şimdilik bir şey demedim. "Seninle her şeyi paylaşıyor muydu? Bir derdi var mıydı?"
"Son zamanlarda bir şeyi yoktu. Sadece bazen ailesi olmadığı için kötü oluyordu ama kendini toparlaması uzun sürmüyordu. Yinede intihar etmesini aşamıyorum." Dedikten sonra gözlerinin çok geçmeden tekrar dolduğunu fark ettim. "Böyle bir şey yapacağı aklımın ucundan bile geçmezdi."
Masanın üzerinde duran peçete kutusundan bir peçete alıp kıza uzattım. Tebessüm edip peçeteyi elimden aldı ve göz yaşlarını silmeye koyuldu.
"Morfin kullanmasını gerektirecek bir hastalığı var mıydı? O ilacı eczaneden alabilmesi için reçete gerekli. Bunun hakkında bir fikrin var mı?"
Başını olumsuz anlamda salladı. "Her hangi bir hastalığı yoktu. O morfini nereden bulduğu hakkında en ufak bir fikrim yok."
Yani geriye bir kaç şık kalıyordu. Ya morfini birinden almıştı yada çalmış olmalıydı. Tabi sahte reşetede olabilirdi ama hala intihar etmek için bu kadar zahmete değer miydi bilmiyordum. Hiç mantıklı değildi.
"Peki, Jung Woo'nun erkeklerden hoşlandığı doğru mu?"
Jimin'in konuşması üzerine Mina'nın duraksadığını fark ettim. Fakat bizi onaylaması uzun sürmedi. "Evet, doğru."
Suratını inceledim. Sanırım bu durum onun pek hoşuna gitmiyordu çünkü yüzünün biraz düştüğünü fark ettim. "Peki, bu konuyla alakalı psikolojik bir sorunu var mıydı?"