Öncelikle hepiniz hoşgeldiniz. İlk bölüm ile karşınızdayız.
Biraz kısa oldu farkındayım.Fakat giriş bölümünde geçmiş bir kesite alıntı vermek istedim. Bu da bir nevi hikayemizin başlangıç girişi.
Bu bizim oyunumuz.
Eğer katılmak isterseniz kapıyı sessizce açıp içeri girin ve hikayemiz bitene kadar bizimle kalın. Çok zamanınızı almayacağız.
Teşekkürler 🤍
...
Gözlerimi açtığımda herhangi bir şey göremiyordum. Çünkü şu an her neredeysem her hangi bir ışık tanesinin bile teğet geçtiği gayet belliydi. Gözlerim yavaş yavaş karanlığa alışmışken etrafıma bakma fırsatı buldum. Bulduğum tek bilgi pek işime yaramamıştı. Bir sandalyede bağlı duruyordum. Fakat odanın geri kalanı gözükmüyordu.
Dakikalardır ellerim bağlı bir şekilde, hiç bilmediğim bir odada oturmak sinirimi giderek bozarken bir anda tüm odanın ışıkları tek tek yanmaya başladı. Bir anda yanan ışıklar hızlıca gözlerimin kapanmasına sebep oldu.
Odaya simsiyah kıyafetli dört kişi girdi. Kapıdan girdikleri gibi dördü de soluğu yanımda almışlardı. Biri gözlerime siyah bir kumaş bağlarken diğerleri bağlı olduğum sandalyeden ipleri çözerek beni ayağa kaldırmışlardı. Müdahale etmek istemedim. Çünkü izlemem gereken küçük bir gösterisi vardı.
Odadan çıktıktan bir dakika sonra kulağıma dolan asansör sesi ile sonunda doğru yerde olduğumu anladım.
Asansörden indirildikten sonra beş haneli bir tuş kilidi girilmişti. Ardından tekrar bir sandalyeye oturtulmuştum. Arkamda duran dörtlüden biri gözlerimde ki siyah kumaşı çıkarmıştı. Sadece bir kaç dakika içinde karanlığa alışmıştım kapalı tuttuğum gözlerimi nereden geldiğini bilmediğim bir sese odaklanarak açtım. Bizimkiler karşımdaydı. Fakat ses onlardan gelmiyordu. Arkamdan geliyordu. Herkesin yüzü bana dönüktü. Daha doğrusu bana değil arkamdan gelen sesin sahibini görebilecek şekilde konumlandırılmışlardı.
"Oyunumuza hoşgeldiniz." dedi bir ses. Ses tonu çok farklıydı. Hiç duymadığım birinden geldiğine emindim.
"Biliyorum hepiniz merak ediyorsunuz. Neden burada olduğunuzu ve neden bağlı olduğunuzu," Sesinde eğlendiğini belli eden sert bir tonlama vardı.
"Hepinizin birbirinizi tanıdığını biliyorum. Gerek kan bağıyla, gerekse can bağıyla," derken 'can bağı' kısmını mide bulandırıcı bir şey anlatıyor gibi söylemişti. Çünkü o insan sevmezdi.
"Artık hepinizin gerçekleri görmesi gerekiyor. Sizi bekleyen acıları yeterince geri çevirdiniz. Artık buna izin vermeyeceğim." dedi uzun bir kahkaha ile.
"Tamam tamam kısa kesiyorum. Bu oyun sizin için. Biriniz değil hepiniz için. Ulaşmak istediğiniz kapının anahtarı benim. Aras," dedi biraz bekleyerek. "Anladığına eminim."
"Sadece size verdiğim birkaç görevi yerine getirmeniz gerekiyor.Her bir görev sizi yol sonuna götürecek. Tabi korkmadan gidebilirseniz," düşünüyormuş gibi yaptıktan sonra devam etti. Sürekli bekliyordu. Ya da ben öyle zannediyordum.
"Hem oyun tamamen sizin aleyhinize düzenlendi. Bu odada ki herkesin yıllardır merak ettiği tüm soruların cevabı bende sanırım ve siz kendi isteğiniz ile her gün gidip geri bana geleceksiniz. Zorundasınız. Her biriniz için ayrı ödüller ve görevler vereceğım. İlk oyuncumuzun kim olmasını istediğinize karar verin. Bir kaç dakika sonra geri döneceğim. Ama unutmayın bir oyunda ödül varsa cezada vardır." dedi ve ekrandan gelen sesi bir anda kesildi. Gidemezdik. Bunu biliyordu. Yıllardır bir şeyler öğrenmek için çabalamamıza rağmen tüm sonuçlar ona çıkıyordu. Ama o bir ölü gibiydi hiç bir yerde yoktu. Yer yarılmışta o en içinde kendine bir in bulmuş gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH GÖLGE
Fiksi Remaja"Ben istemedim böyle olmasını bana hep böyle öğrettiler. Pisliği kendi pisliği ile temizlersin." Cümlesini tamamladığında zihnimde bir ses belirdi bu cümleyi kuran kişiyi hatırlamıyordum. Ama hep aynı kişiydi farklı anılar farklı cevaplar aynı neden...