Elinde kahvesiyle evin balkonunundan dışarıyı seyrediyordu genç kadın. Uzun bir kış mevsiminin ardından gelen bahar ile her yer yemyeşildi. Sanki bütün doğa kış mevsiminden uyanmış gibiydi. Hava nerdeyse kararmak üzereydi. Dışarda oyun oynuyan çocukların gürültüsü kuşların ötüşleri her yeri dolduruyordu ama hiç de rahatsız olmuyordu genç kadın aksine bu tatlı ses kalabalığından hoşnuttu. Yeni taşınmıştı bu şirin mahalleye evdeki eşyaları yerleştirdikten sonra küçük dokunuşları kalmıştı yorulduğu için kahve molası vermişti. mahaledeki yardım sever yeni komşularıda yerleşmesinde yardımcı olmuş kimide ellerinde sarma ve böreklerle genç kadının yeni evini ziyarete gelmişlerdi bu mahaledeki komşuluk ilişkilerine hayran kalmıştı ee bu devirde böyle komşuluğun kaldığına şaşırmadan edemedi genç kadın üzerindeki mavi tulumun düşen askılığını tekrar omuzuna kaldırdı oldukca komik durduğnu düşündü ama şirin dağnık topuzu saçlarna sardığı oyalı türbanıyla oldukca güzel duruyordu. Hava git gide kararırken esen serin rüzgar tenine çarptığında ürperdi genç kadın fincanın dibindeki kahveden son yudumunu alıp içeriye girdi. Oldukca zor günler geçirmişti ayakları şişene kadar ev aramış ama genç bekar bir kadın olduğu için kendine uygun ev bulamamıştı. Son çağre istanbuldan taşınmış izmirdeki halasına gitmişti halasının ve eniştesinin ısrarlarına rağmen ev aramış bu süreçte de onlarda kalmıştı sonunda şirin bir mahallede küçük 2 katlı ev bulmuş oraya yerleşmişti eniştesininde yardımlarından sonra küçük bir pastanede işe başlamış gelirini ordan sağlıyordu. 18 yaşına henüz yeni bastığında ailesini kaybetmiş onun acısıyla cebelleşirken üstüne gerçek ailesinin onlar olmadığını öğrenmişti. Sinirliydi kaybetiği üvey babasına bunca yıl ondan gerçek aiylesini saklamış dı üvey babası kolları arasında son nefesi verirken artık bu büyük acı verici sırı içinde daha fazla tutamamış bir çırpıda ağlamaktan şişmiş gözleriyle ona bakan kızına anlatıvermişti " leylam melek yüzlü kızım şimdi kulaklarını aç beni iyi dinle bilyorum bunca yıldır anlatmadığım için benden nefret ediceksin seni çok sevdiğim için sana söylemeye cesaret edemedim annenin ve benim çocuğmuz olmuyordu oysa ne kadar istemiştik bir kızımız olmasını annen sorunun onda olması yüzünden kendini suçluyordu . eriyip gidiyordu gözlerimin önünde sevdiğim kadın dayanamıyordum onu öyle görmeye o kadar hastanelere gitmiş hiç bi sonuç alamamıştık sonunda gittiğimiz özel bir hastane de bunun tedavisinin olduğunu öğrendik ne kadar sevinmiştik pahalıydı tedavi elimde avcumda ne varsa sattım denkleştirdim parayı tüm uğraşlar sonucu hamile kaldı annen bi gece sancılandı doğum oluyordu hastaneye gittik heycan mutluluk bide korku sardı beni doğumun olduğunu annenin gayet iyi olduğunu yorgunlukdan dolayı uyuduğnu fakat zor bir doğum olup çocuğun anne karnında zehirlendiğini söylediler bebeği kaybetmiştik dünyam başıma yıkılmıştı canımdan can gitti annen dayanamaz ölürdü kahrından başka çağrem yokdu küvezlere gidip yeni doğmuş bebeklere baktım kimse yoktu etrafta içeriye girip pembe tulumlu çok güzel bi bebeği aldım o kadar güzel baktın ki bana seni alıp dışarı çıktım işlediğim büyük günahın farkındaydım ama yapmalıydım annen için afet beni kızım bu acı cümlelerini tamamamladığında genç kız hıçkırıklara boğuldu daha fazla dayanamadı bu acıya gözleri karardığında kendini hastane de bulmuştu. Babasının öldüğnü duyunca çok ağladı ama ayakları gitmedi cenazesine acı sinir bütün vücudunu ele geçirmişti. Afedebilicekmiydi babasını bu olanlardan sonra karmakarışık duygular içerisindeydi sindirememişti. piskolojik sorunlar sinir bozukları alt üst etmişti genç kadını bir dönem yaşadığı bu sorunlar piskolojik tedavi almasından sonra azalmıştı. Ailesini nasıl bulucağını bilmiyordu ama umudunu yitirmedi hiç bir zaman bunun için bir çok araştırmalar yaptı doğduğu yılara yönelik bir çok kayıp ilanları buldu ama o yıl içerisinde kendini bulması samanlıkta iğne aramaktan daha zordu nerden bile bilirdi ki bu bebeklerden hangisinin o olduğunu yinede o ilanlardaki bütün bebeklerin ailelerini araştırıyordu bu çok zaman alıyordu ama ilanlardaki çoğu bebek erkekti ki buda bir avantajdı . Genç kadın kucağındaki eski leptobu kapatıp komidinin üzerine koydu. Çok yorulmuştu biraz dinlendikten sonra kalan işlerini haledebilrdi yatağına uzanıp yeni başladığı hayatın kendine şans getirmesini diledi zor günlerin ardından buna ihtiyacı vardı gözlerini kapatıp kendini uykunun kollarına bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahalle Aşkı
RomanceMüziğin ritmine iki beden eşlik etmeye çalışıyordu tamamiyle herşeyden soyut lanmış sadece birbirlerinin gözlerinin içine hapsolmuş lardı. Bütün kadınlar leylayı kıskançlıkla süzüyordu. Yağız kollarının altındaki küçük ve zarif bedeni kavramışdı san...