Fotoğraf, Aktan ve Güneş vibe veriyor... Neyse, keyifli okumalaar :)
&&&&&
Gözlerim yavaşça aralanmaya başladığında içimden bir iki tane küfür savurdum. Uyanmak istemiyordum, sadece uyumak istiyordum... En son babam, Aslan'ın kaçtığını söylemişti, devamını hatırlamıyordum...
Aslan'la mutlaka karşılaşacaktık, onu biliyordum... Çünkü onun tüm planını mahvetmiştik ve mutlaka bizden intikam almak için çabalayacaktı.
Bu mesele bu kadar kolay bir şekilde kapanacak bir mesele değildi...Esneyerek oturur pozisyona geldiğimde, sağ tarafımda duran boş yatağın, artık boş olmadığını gördüm. Ufak bir çığlık attığımda, yatakta uyuyan kız da gözlerini açmıştı.
Ben neden çığlık atmıştım ki?"Ay, ne oluyor be?!"
Kız sinirle bağırdığında gözlerini gözlerime dikmiş, çatık kaşlarla bana bakıyordu. Eh, böyle bakmakta haklıydı.
"Sen kimsin?"
Sırıttı ve "ben kimim, öyle mi?" diye sordu. Kafamı olumlu anlamda salladığımda, göğsünün üzerindeki saçlarını elinin tersiyle arkaya attı "ben senin babanın yıllar önce terk ettiği gayrimeşru çocuğuyum" dedi ve sanki, dünyanın en komik esprisini yapmış gibi gülmeye başladı.
Gözlerimi devirirken "komik mi?" diye sordum.
"Elbette komik, komik olmasa güler miydim? Gülmezdim. O halde komik."
Sessizce "ya sabır" diye homurdanarak yataktan aşağıya indim. Yerdeki terlikleri ayağıma geçirip, odadaki tuvalete doğru ilerlerken, kızın Taylor Swift'in Wildest Dreams şarkısını mırıldandığı duydum. Ona aldırmadan tuvalete girdim.
Ve bir şey hatırladım...
O hastaneye getirildiğim ilk gün gördüğüm, koridorda çığlık atan kız o'ydu. O da, hastaneye hapsedilenlerden biriydi...
Hızlıca işlerimi halledip tuvaletten çıktım ve onun yatağına doğru adımladım. Onun da üstünde benimkinin aynısından olan hastane elbisesi vardı, uyurken saçları birbirine karışmıştı ama yine de çok güzel görünüyordu. Ela gözleri vardı ama yeşile kaçıyordu, kahverengi saçları vardı ve teni de hafiften esmerdi. Gerçekten fazla güzeldi...
Yatağının ucuna oturduğumda, ona elimi uzattım "merhaba, ben Güneş."
Önce kaşları havalandı, sonra tekrardan normal surat ifadesine döndü ve hafifçe gülümseyip elimi sıktı "ben de Ecrin, memnun oldum."
Ecrin...
Ecrin'le çok iyi anlaşacakmışız gibi hissediyordum nedense. Evet, ilk karşılaşmamız biraz tuhaf olmuştu ama problem değildi...
Bana uzattığı elinin üzerinde bir morluk vardı, aynı şekilde kollarında da... O da beni inceliyordu, çenemdeki morluğa uzun uzun baktı, sonra da boynumdakine. Aynı morluklar, kollarımda da oluşmaya başlamışlardı.
Ellerimiz ayrıldığında yüzüme ufak bir tebessüm yerleştirdim.
Ecrin birden bire omuzuma vurduğunda irkilmiştim. Hızla kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda, bana sırıtarak baktığını gördüm "helal kız size! Sen ve sevgilin olmasaydınız, hala orada olacaktık."
Elimi, onun vurduğu yere koyduğumda "birilerinin, Aslan'ın planını bozması gerekiyordu" dedim sakince. Ecrin ise bana gururla bakmakla meşguldü.
"Neden ilaçları içtin?" diye sordum ellerimle oynarken. Omuzlarını silkti ve "bilmem" dedi. "Kaçırıldığım zaman pek iyi bir dönem geçirmiyordum ve o psikolojiyle içtim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
16 Numara Serisi
De TodoOldukça sıradan bir hayata sahip olan Güneş ve arkadaşları, vakit geçirmek için yeni açılmış bir korku evine giderler fakat hiçbir şey sandıkları gibi olmayacaktır. Altı genç, kendilerini bir anda oraya hapsedilmiş olarak bulurlar ve bir tarafta ise...