Bazen kurduğun hayallerden de zarar gelir. Unutma.
Öz ailesine yıllar sonra kavuşan genç bir kızın hikayesi.
Yıllarca bir çok acıdan muzdarip olan Sancak ailesinin öz kızlarını bulmasıyla bir araya gelen bir aile... Kızlarının bir anda yaşadığı hab...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bölüm 11: "Kayıp"
"Hiçbir yere taşmıyorum, kendime sızıyorum yalnız."
- Edip Cansever
🍁
Zafer Sancak'tan,
Oturduğum bankta omuzlarım dimdik bir şekilde karşımdaki mezar taşına bakarken fikirlerinin birbirine girdiği o andaydım. Aklım darmaduman, kalbim feleğini şaşırmış bir karabasan gibi üstüme çöküyordu. Sıkışmıştım. Nefes alamıyordum. Rüzgar sertçe suratıma vurduğunda yanağımdan boynuma doğru akan sıvının donuklaştığını hissettim. Ne zaman gözyaşlarım firarını vermişti anlamamıştım bile.
Ağlamayı sevmezdim. Sadece kızımın yanında ağlamayı sevmiştim. Gözyaşlarıma içi gidiyormuş gibi bakarken ilk defa onun tarafından sevildiğimi hissetmiştim. Bu... her şeyden farklı bir duyguydu. İlk defa kaydıraktan kayacak bir çocuğun kalbinin heyecanla ve korkuyla sıkışması karışımı bir duyguydu.
Zaman, mekan kavramını yitirmiştim. Gözüm sadece karşımdaki mezarı görüyordu. "Bana bir akıl ver," diye fısıldadım. Çocuk yaşımda kalbimi sıkan düşünceleri aktarıp, fikir danışabildiğim, yolumu gösteren bir annem varken her şey daha kolaydı. Şimdi ise çıkmaz bir yola girmiştim ve bunun sonu yalnızca ölümdü.
"Sırtımdaki bıçak izleri sızım sızım sızlıyor," dedim acıyla yüzümü buruşturarak. Mezardan gözlerimi çektiğimde onun canını acıtmak istedim. Gittiği, beni yapayalnız bıraktığı için kızgınlığımı, kırgınlığımı anlasın istedim. "Arkamı kollamadım anne. Yıllar önceki konuşmamızı unuttum. En yakınıma bile güvenmemem gerektiğini unuttum."
'Bu hayatta kimseye güvenme oğlum, hiç kimseye.' Dostum tarafından ihanete uğramamın ardından sadece iki saat geçmişti. Ellerimi iki yana açarak avuçlarımın içine baktım. Kaç kişinin kanı vardı bu ellerde?
'Ben niye yaşıyorum o zaman anne? Eşime, kardeşime, dostuma güvenemezsem ne diye varım şu dünyada?'
Güldü. Yüzünden bilmişlik akıyordu. Şefkatle baktı suratıma. Başımı dizlerine koyduğumda saçlarımı okşamaya başladı. İşte bu huzuru hiçbir şeye değişmezdim. En güvenli yerdi annemin dizleri.
'Eşini, dostunu sev ama sadece Rabbine güven.'
"Canımdan bir parçanın ihanetini nasıl affedeceğim ben anne?"
Telefonum cebimde titremeye başladığında irkildim. Dalgın bakışlarım paltoma takıldığında yavaş hareketlerle telefonu çıkartıp arayana baktım. Ne kadar konuşmak istemesem de telefonu açmamak saygısızlık olurdu. Neden aradığını adım gibi bilirken yine de duyacaklarımla bir kere daha yıkımıma hazırladım kendimi. Telefonu açıp kulağıma götürdüm. "Efendim baba?"