Senin olanı sana geri veriyorum ɸ 10

84 20 8
                                    

Poyraz telefonla tartışırken Yosun salondan içeriye girdi. Daha doğrusu salondan gelen garip sesleri merak ettiğinde dolayı salona girmeye karar vermişti fakat böyle bir manzara ile karşılaşmayı beklemiyordu. Sinirle bir şeyleri tartışıyordu fakat hiçbirini anlayamıyordu. Bunun tek nedeni Onat'ın salondaki piyanoyu son sesle çalmasıydı. Tuşlara o kadar sert basıyordu ki Yosun'un kalbi heyecanla atıyordu. Bu çalınan melodi Yosun'u korkutmaya yetmişti. Adeta evin içerisinde Operadaki Hayalet müzikalinden bir sahne oynanıyordu. Sonat pencerenin köşesinde oturmuş sıkıntılı bir yüz ifadesiyle Onat'ı izliyordu. Sanki her an kahkaha atacak gibiydi. Hatta ikilemden kalmış gibiydi, Yosun'u görünce sırıttı. Yosun da ona sırıttı. Poyraz hala tartışmaya devam ediyordu. Telefonu kapatıp saçlarını karıştırmaya başladı. Aslında ne olduğunu merak ediyordu ama o anlatmadan sormayacaktı. Aksi halde şuan ki sinirini ikiye katlayabilirdi.

Salondaki koltukların birine kendini atarken Atlas'ın ortalıkta olmadığı gözüne çarpmıştı. Nerede olduğunu merak ediyordu. Fakat yine de dönüp dolaşacağı ev burası olacağı için merakını bir köşeye bıraktı. Vampir olmak bir yandan da insani duygularının körelmesine eş değerdi. Kıskançlık gibi duyguları bazen en derinine kadar yaşarken bazen hiçbir şey hissedemiyordu bile. Çoğu insani duyguları baskın hissedemiyordu kendinde. Nedenini bilemese de içindeki insanın köreldiğini hissedebiliyordu. Belki atan bir kalbi ve damarlarında akan kanın varlığını hissetmese neredeyse tamamiyle bir vampir olduğuma yemin edebilirdi. Gülümsedi. Yarı insandı. Ne kadar istemese de bir yanı güçsüzlükle savaşmaya devam edecekti. Aynı bu salonda olan kardeşleri gibi. Her zaman sormak istediği bir şey vardı onlara; acaba tamamen vampir olmak isterler miydi? İnsanlığı bir kenara bırakıp tamamen vahşi, uslanmayan bir canavara dönüşmek isterler miydi?

"Hiç vampir olmak istediniz mi?" dedi Yosun aklına ilk gelen soruyla.

Onat birden durdu. Hatta öyle bir yüz ifadesiyle bakıyordu ki soruya anlam verememiş gibiydi. Birkaç tuştan parmağını çekince belli belirsiz bir melodi yankılandı salonda. Poyraz telefonu masaya bırakacakken donuk bir şekilde yerinden Yosun'a bakıyordu. Sanki devam eden bir filmi kumandayla durdur tuşuna basarak durdurmuş gibi donuk kalmıştı. Sonat inanmayarak Yosun'a bakıyordu.

"Zaten vampir..." dedi Sonat şaşkın bir ses tonuyla. "Değil miyiz?"

"Yarı insanız. Ben tamamen vampir olmaktan bahsediyordum."

"Aslında bunu hiç düşünmemiştim." dedi Onat gözlerini kocaman açarak. "Yani sonuçta vampiriz bizde. Tamamen ölümsüzüz. Tek farkımız insan olmamız. Gerçi övünülecek bir şey bu."

"Övünülecek bir şey mi?" Sonat şaşkındı. "Açıkçası senden bunları duymak beni çok şaşırttı."

Onat yerinden kalkıp koltuklardan birine attı kendisini. Düşünceli bir hale büründü hemen. Gözlerini birkaç saniye beyaz tavana dikse de gözlerini onlara çevirdi. Düşündüğü şeyler kafasını karıştırmış olsa da bundan keyif alıyordu. Sonuçta bir vampir olsaydı hemen düşüncelerinin arasından sıyrılıp geçebilirdi. İnsanlara ait özelliklerinin kendisinde olmasına seviniyordu. Her şeyi hissedebiliyor, yaşayabiliyordu. Belki de buna sebep olan tek şey; kalbinde uzun zamandır yaşattığı aşktı. Ona ulaşmak için çabalamak istiyordu. Ama yapamıyordu. Bu da insanlığa ait cesaret duygusundan yoksunluğundan dolayıydı. 

"Her zaman insan olmanın bir eksiklik olduğunu düşünmüştüm." dedi Onat düşüncelerinin arasında aşkı düşünerek. "Etrafımızdaki vampirleri düşünün. Bizim gibiler haricinde olanlara. Tepkisizler, gerçekten gülmüyorlar, gerçekten sevmiyorlar. Sadece bir şeyleri yapmak için yapıyorlar." Onat gülümsemeye başladı. "Düşündünüz mü hiç; mutlu olduğumuzda gülüyoruz. Üzüldüğümüzde, kötü hissettiğimizde, birini kaybettiğimizde ağlayabiliyoruz." Gözleri Yosun'a çevirdi son cümleyi söylerken. "Yalnız kaldığımızda yalnızlığı hissedebiliyoruz. Bir şeylerden nefret ettiğimizde, bunu söyleyip hareketlerimize yansıtabiliyoruz. Söylesenize bana, sizce de insan olmak harika bir şey değil mi? En önemlisi de sanırsam yaşadığımız her anın kıymetini bilebiliyoruz."

GölgeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin