Burası zaten başta esinlendiğim tiktok videosunun asıl kısmı. O yüzden sadece bu bölümün kalmasını tercih ettim.
-
Ve birçok aylar beraberinde geldi. jungkook ve Taehyung arasında birçok şey yaşandı fakat yine de birbirlerinden ayrılmadılar. Taehyung'un doktor randevuları azaldıkça daha da çok rahatlamış hissediyordu. Ona göre, ona asıl iyi gelen Jungkook'un ta kendisiydi. Onsuz bir hayat düşünemiyordu. Onu bu bataklıktan çıkartan da oydu. Tutunacak dalı yoktu. Annesi ve abisiyle arası aynıydı fakat ailesi onun bu hallerini gördükçe seviniyorlardı. İyileşmesine ve Jungkook'un ona bu denli iyi gelmesinden memnunlardı.
Babası Taehyung'un bu yönünü kabul etmemişti, diğerleri gibi. Zaten kendisini kabul etmediği gibi sevdiği kişiyi de kabul etmemişti. Onun için sorun değildi, ve zaten ailesinin ondan alacağı tazminatla hayatlarını yeteri kadar sürdürebilirlerdi. Taehyung, ne yalan söylese de arada bir kafası attıkça yeniden ilaçlara yöneliyordu. Fakat yanında Jungkook'un durması onun en büyük destekçisiydi.
18.02.19
"Taehyung! Taehyuung! Taehyuuuung! Ben geldim! Yana kay, yayılmışsın hemen." Hoseok'un geldiğini görür görmez Taehyung hemen Jungkook'un yanına sokulmuştu. Ona hâlâ ısınamamıştı fakat araları iyiydi. Sandığı gibi de zaten Hoseok'la aralarında bir şey olamazdı. " Tanrım, Taehyung biraz sevecen olur musun? O senin düşmanın değil. " Bu sözlerini homurdanarak cevaplayan Taehyung, önüne dönüp yemeğini yemeye devam etti. Yanağında hissettiği sıcaklıkla onun olduğu tarafa döndü. "Sürpriz" Taehyung sırıtarak döndü ve avuçları içine aldığı yüze yaklaşıp öptü. "Sana da sürpriz." İkisi de sanki hayatlarının en iyi dönemlerinde gibiydiler. "Kusucam galıba." Her gün ikisinin sevgi seanslarına şahit olan Hoseok içinse aynı durum geçerli değil gibiydi.
30.02.19
"Ne? sen gerçekten gay misin? Hem de bizim bölüm başkanı, ha." Elinde tuttuğu telefonla sırıtarak önüne dönen çocuğun yüzünde gereksiz bir sevinç vardı. Zaten jungkook'tan hoşlanmayan bu çocuk şimdi ise sanki eline bir koz geçmiş gibi davranıyordu. Jungkook, ona doğru yavaşça yürüyerek ellerini çocuğun boynuna sardı ve yüzüne sinsi bir gülümseme yerleştirdi. "Ne yani, sana bakmıyorum diye bu senin sinirini mi bozdu?" "Ne yapıyorsun ya iğrençsin." Jungkook, diliyle dudaklarını yaladı ve çocuğu kendine çekerken o sırada karnına dizini geçirdi. "Hay orospu çocuğu ya. Kusura bakma gay olsam bile sana bakmam." Üzerini başını düzeltip oradan uzaklaştı ve giderken yolda karşılaştığı sarışın kızı görmemiş gibi yoluna devam etti.
Ertesi günün sabahında Taehyung, Jungkook'un yurt odasının kapısını aceleyle çalmaya başladı. Jungkook neye uğradığını şaşırırken, kapıyı açar açmaz dudaklarına yapışan Taehyung'u görünce daha da şaşkına döndü. Elleriyle omuzlarından itip biraz nefes almak için alan oluşturdu. "Taehyung! Ne yapıyorsun?" Taehyung olduğu yerden hızlı adımlarla kapıyı kapatıp, ellerini jungkook'un beline dolamıştı. "Sikeyim, Jungkook. Bir daha böyle bir şey olursa bana söyleyeceksin. En azından haberim olurdu." Jungkook, bir nevi bu söylediklerini geçiştirmek için olsa da onu kendisine doğru çekip dudaklarını onunkilere bastırdı. Taehyung geldiğinde yanlış anladığından korkmuştu ya da bu kapıyı çalan kişinin taehyung değil de babası olabileceğinden. Gay olduğu söylentileri ortaya çıksa bile başı büyük belaya girerdi. Ailesi bu durumu kendi oğullarına yediremiyordu, bilmelerine rağmen.
19.03.19
Kulaklarını dolduran melodiler onların arasında kurdukları sevgi sözcükleriydi. Böyle anlaşıyorlardı. Taehyung her zaman ona güzel parçalar çalar ve Jungkook'ta onları memnuniyetle dinlerdi. Bazen kendi parçalarından bir şeyler hazırlar ve ona karşı en iyisini sunmak için çabalardı. " Taehyung bu hangisi? Daha önce hiç çalmamıştın."