"Uyar tabii." diye mırıldandım Jimin'e gülümserken. Biasım benimle takılmak istiyordu, bundan daha güzel bir şey olabilir miydi?
"Geçelim mi şuraya? Salıncakta oturabiliriz." dedi bahçenin köşesindeki büyük salıncağı göstererek.
"Olur." onunla beraber gösterdiği yöne doğru yürüdüm. Ancak hafif başımı çevirdiğimde Jungkook'un da bizi takip ettiğini fark etmiştim. Ash zaten kendi havasında Namjoon'a koşmuştu.
Salıncağa oturduğumuzda Jungkook aniden aramıza oturdu ve kollarını omuzlarımıza attı. "Eee nasıl gidiyor?"
Jimin güldü. "Pek kibarsın Kookie."
"Normal." diye mırıldandım omzumdaki elinin altında kıpırdanarak.
"Bu akşam burada olacağını tahmin etmemiştim Toki. Keyfin yerinde sanırım hım?" Jungkook başını bana çevirip konuşmuştu ve gözlerimiz buluşmuştu.
"Keyfimin yerinde olmamasını gerektirecek bir şey mi var?"
"Evet, kızın keyfi niye yerinde olmasın ki?"
"Jimin sen neler yapıyorsun? Göremedim seni bir süredir."
"Jungkook meşgul olduğunu söyleyince rahatsız etmek istemedim." dedi Jimin.
"Meşgul mü?" başımı çevirip ona baktım.
"Yeni işe girmiştin ya."
"Ah... tabii..."
"Jungkook, konuşalım mı biraz?" yanımıza gelen kız Jungkook'a kaş göz yapınca çocuk yanımızdan kalktı. Kızı tanıdığımdan emin değildim. Benden yaklaşık on santim kısa olmalıydı ve içindeki korseyi görebiliyordum. Saçları klasik kahverengiydi ve güzel bir Koreli kızdı.
"Muhtemelen arkadaşıdır." diyen Jimin'in sesiyle bakışlarımı uzaklaşan ikiliden ayırabildim.
"Neyi olduğu beni ilgilendirmez." diye mırıldandıp gülümsedim ona.
"Sen öyle diyorsan... anlatsana neler yapıyorsun? İşe mi başladın?"
"Evet, üzerimdeki kıyafet ve ayakkabı da zaten firmanın seçimi." yüzümü buruşturdum.
"Bence harika görünüyorsun."
"Benim için bile biraz açık." göğüs kısmımı kast ettiğimi anlamış bir şekilde gözleri yüzümden aşağı indi ama sonra hemen tekrar gözlerime çıktı bakışları.
"Bu kıyafetin senden daha fazla yakışacağı biri olduğunu sanmıyorum."
Yanaklarım ısınırken gözlerimi kaçırarak teşekkür ettim. Ah Park Jimin... geceleri hakkında hayaller kurarak uyuduğum adam. Kendimi boşuna saçma sapan bir duruma sokmuştum ve şimdi Jimin'in iltifatları beni suçlu hissettiriyordu.
Jimin'le sohbet etmek kolaydı aslında... zamanın nasıl geçtiğini bile fark etmiyordu insan. Ara sıra yanımıza gelip ona selam veren insanlar olsa da akşam boyunca yanımdan ayrılmayacağı konusunda ciddi olduğunu kanıtlamıştı. İki saattir sohbet ediyor olmalıydık.
"Hakkımda bu kadar çok şey bilmen sevimli." diyip gülümsedi ona kedi alerjisiyle ilgili birkaç soru sorduğumda.
"Alerjin olmasına rağmen kedileri kucaklamana hala inanamıyorum ama." diyip güldüm.
"Hayvanları seviyorum... bazı şeylere katlanmak zorunda kalsam da."
"Taehyung gelmedi mi?" diye sordum. Onu görmemiştim.
"Mina'yı biliyorsun.. evde kaldılar onlar."
Hamile kızla kaldığını tahmin etmem gerekirdi aslında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BIAS MI BİR GECE Mİ?
FanficBu hikaye profilimdeki Erkek Oyunu Maknae Line hikayesinin devamı niteliğindedir ancak ayrı da okunabilir. Yine de ayrıntılar için oradan buraya geçmenizi öneririm. Deniz Bts hayranlığı ve izlediği dramalar sayesinde Kore'de yaşamayı tecrübe etmek i...