Kapısının hafifçe tıklatıldığını duyduğunda, Zehra yatmaya hazırlanıyordu.
"Gece gece ne oldu acaba?" diye mırıldanarak kapıya gitti.
Kapıyı açtığında, karşısında kendisine sırıtarak bakan bir Serdar bulmayı beklemiyordu.
"Serdar! Ne işin var bu saatte burda, eve gitmemiş miydin sen?" diye tısladı.
Serdar hiç istifini bozmadı. "Seni görmek istedim." Sonra Zehra'nın kareli pijamalarını işaret etti. "Pijamaların güzelmiş."
Zehra Serdar'ı kolundan çekerek içeri soktu.
"Gir içeri, yakalanacağız birilerine, başımızı belaya sokacaksın!"
Serdar odanın ortasında durup çapkınca gülümseyerek Zehra'nın telaşına baktı.
"Panik yapma, herkes eve gittiğimi sanıyor, gecenin bir yarısı kim yakalayacak bizi?"
"Of Serdar ya," diye söylendi Zehra. "Haber falan verseydin bari."
Serdar yavaş yavaş yaklaştı Zehra'ya. "Bilerek haber vermedim, gardını alama diye," dedi. Ve Zehra'nın pijamalı,makyajsız, saçları gelişigüzel tepede toplanmış haline bakıp gülerek ekledi. "Bu halin hoşuma gitti."
Zehra kendini tutamayıp güldü. "İşin gücün şamata. Ne yapacağım senle bilmiyorum. Bak, gece burda kalmayı falan düşünüyorsan sil aklından. Böyle bir şeye izin..."
Serdar'ın belinden tutup kendisine çekmesiyle, Zehra'nın sözü yarıda kaldı. Serdar, burnunu Zehra'nın boynuna gömüp derin bir nefes alırken mırıldandı.
"Çok konuşuyorsun..."
Zehra bir an duraksasa da, kollarını Serdar'ın boynuna dolayıp bedenini onunkine bastırdı. Serdar'ın boynuna doğru gülümsediğini hissetti.
"Özlemişim seni..."
Zehra güldü. "Bütün gün bir aradayız Serdar. İki saat önce ayrıldık, ve sabah tekrar görüşeceğiz."
Serdar vücudunu Zehra'nınkinden çözse de fazla uzaklaşmadı.
"Ya ya," dedi dudak bükerek. "Etrafımızda bir ordu insan varken ne görüşmek ama. Halit başkan da gözünü radar gibi üzerimize dikmişken."
Zehra, Serdar'ın somurtkan haline bakıp daha çok güldü. "Çocuk gibi oluyorsun bazen." Sonra onu elinden tutup yatağa doğru çekti. "Gel hadi. O kadar gelmişsin gece gece, biraz otur bari."
Serdar sırtını yatak başlığına yaslayıp bacaklarını uzattı, Zehra da yanına kıvrılarak başını Serdar'ın göğsüne yasladı. Serdar burnunu Zehra'nın saçlarına gömdü, derin derin nefes aldı.
"İşte bu an, aldığım bütün risklere değdi."
Zehra, Serdar'a iyice sokularak, "bu arada," diye mırıldandı duyulur duyulmaz bir sesle. "Ben de seni özledim."
Serdar, Zehra'nın ağzından böyle şeylerin nadiren çıktığını bildiği için, kocaman gülümseyerek anın tadını çıkardı.
Bir süre, huzurlu bir sessizlik içinde birbirlerine sarılarak oturdular. Derken Zehra başını hafifçe kaldırarak; "Serdar," dedi.
"Efendim?"
"Sana bir soru soracağım."
"Tamam, sor." dedi Serdar Zehra'ya bakarak.
"Ama biraz klişe bir soru," dedi Zehra. "O yüzden gülersen çok fena olur, baştan uyarayım."
Serdar meraklanmıştı. "Sor hadi, söz, gülmeyeceğim."
Zehra hala tereddütlü olsa da, sordu. "Ne zaman anladın? Yani, bana karşı hislerin olduğunu?"
Serdar şaşırmıştı, gerçekten böyle bir soru beklemiyordu. Zehra kaşlarını çattı. "Bak, sakın güleyim deme!"
Serdar gülümsemesini bastırmaya çalıştı. "Tamam, gülmüyorum. Düşünüyorum sadece."
Ciddileşerek bir süre düşündü. "Tam olarak ne zaman başladı, inan bilmiyorum. Ama net anladığım ilk an, hafızamı kaybettiğim dönemde beni hastanede ziyarete geldiğin zamandı."
Zehra Serdar'ın göğsüne vurdu. "Dalga mı geçiyorsun Serdar ya?"
"Hayır, dalga geçmiyorum!" dedi Serdar. "Müsaade et, açıklayayım."
Zehra kaşlarını kaldırarak baktı Serdar'a "açıkla" dercesine.
"Hafızamı kaybetmiş bir şekilde ilk uyandığımda,karşıma Ceren çıktı biliyorsun. Sevgili olduğumuzu, birbirimizi çok sevdiğimizi falan iddia ediyordu."
Zehra alaycı bir ifadeyle hıh'ladı. Serdar gülerek Zehra'nın yüzünü okşadı ve devam etti."O bana bunları anlatırken ne düşündüğümü çok iyi hatırlıyorum. Madem birbirimize bu kadar aşıktık, onu gördüğümde neden hiçbir şey hissetmedim? Neden içimde en ufak bir kıpırtı dahi olmadı? O yüzden hep şüphe duydum Ceren'den. Sonra, sen geldin. O hastane odasında, sen gözlerime bakarken, içimde bir yerlerde hissettim seni tanıdığımı. Adını bile hatırlamıyordum, ama hissediyordum. Çünkü akıl unutsa da, kalp unutmuyor Zehra. Hatta sana da ısrarla sormuştum hatırlarsan aramızda bir şey var mı diye."
Zehra şaşkınca baktı Serdar'a. " Ben onu her zamanki gibi ciddi konulardan kaçmak için işi dalgaya vurduğundan yaptığını düşünmüştüm."
"Yani, o da vardı tabi de," dedi Serdar. "Aslında ciddiydim. Ama sen ısrarla sadece arkadaş olduğumuzu söylediğin için, fazla üstelemedim ben de."
Sonra tekrar dönüp Zehra'ya baktı. Zehra'nın bakışlarından, aldığı cevaptan etkilendiği ve mutlu olduğu belliydi.
"Ee?" dedi Serdar.
"Ne ee?"
"Sen? Sen ne zaman anladın bana karşı hislerini?"
Zehra bir süre düşünür gibi yaptı. "Ben ne zaman anladım, söyleyeyim mi?"
"Evet," dedi hevesle.
"Benim ne zaman anladığımı," dedi Zehra ayağa fırlayarak. "Sonra öğreneceksin artık!"
"Ne!? Nasıl ya?"
Serdar şaşkınlıkla bakıyordu Zehra'ya. Zehra gülerek Serdar'ı elinden çekti.
"Çünkü saat bayağı geç oldu, daha fazla yakalanma riskini göze alamayız. O yüzden artık gidiyorsun."
Zehra Serdar'ı kapıya doğru itelerken Serdar da onu durdurmaya çalışıyordu.
"Ya bari söyleseydin de öyle gitseydim?"
Zehra kapıyı açıp Serdar'ı dışarı doğru itti. "Hadi iyi geceler."
"Ya bir kere öpseydim bari?"
"Şansını zorlama Serdarcım."
Sonra da kapıyı Serdar'ın hem şaşkın, hem de eğlenmiş suratına kapattı. Serdar kapının arkasından söylendi.
"Bunun rövanşı olacak!"
Zehra kapıya yaslanıp kendi kendine güldü, sonra da yatmak için içeri doğru yürüdü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVMEK VE ÖLMEK ZAMANI
FanficTeşkilat dizimizin güzide çifti ZehSer hakkında tek bölümlük hikayeler❤️