Ağladıkça Ağladık
İzmir ilinde görev yaparken bundan önceki görev yaptığım yerlerde olduğu gibi göğsümüzde görsel olarak, yüreğimizde ise aşkla taşıdığımız bu kutsal armanın bilincinde bir memur olarak mesleğimde gururla ve şerefle 24 yılı doldurmak üzereydim. Ülke siyasetinin çok değiştiği günlerden geçerken tekrar yasal düzenleme yapılmış ve bir seferliğine yapmış olduğumuz şark görevi yeterli görülmeyip birden fazla olarak gidilebileceği şeklinde değiştirilmişti. Bu düzenleme mesleğinin son demlerine gelmiş ve çoluk çocukları büyümüş polis ve aileleri için çok zorlayıcı bir durum olacağı su götürmez bir gerçekti. Vatanı sevmek mi? Ölümüne kadar. Bunda ben ve benim gibi meslekte yol kat etmiş arkadaşlarımın görüşü aynı idi. Bu vatan için yapamayacağımız bir fedakârlık yoktu. Ancak böyle bir durumla yüz yüze olunca da insan her şeyini gözden geçirmek zorunda kalıyordu. Planlarımız bundan sonrası için artık tayin yok olarak yapılmış ve hayat beklentilerimizi ona göre dizayn etmiştik.
Şubat ayı gibi bana da şark hazırlığı tebliği gelmiş ve gitmek istediğim iller arasında 7 il için tercih yapmam gerektiği belirtilmişti. Ufukta artık emeklilik göz kırpıyordu. Ancak en az 2 yıl daha çalışmam gerekiyordu. Biz eski biz değildik. Çocuklarımız büyümüş artık boyumuza ulaşmışlar, arkadan gelenlerde onlara yetişmek üzereydiler. Çocuklarım artık liseye gideceklerdi. İkinci şark için tercih yapmam istendiğinde eşim ile uzun uzun düşündük. Öyleyse eğitimlerine devam edebilecekleri bir yeri tercih etmeliydim. Artık İzmir ilinde misafirdim. İzmir çok sevdiğim bir yerdi. İnsanı, doğası, egenin o güzel toprakları ve bitki örtüsü benim gibi İç Anadolu'nun uçsuz bucaksız kurak ve bitki örtüsünden yoksun topraklarında büyümüş biri olarak beni buralar adeta kendine çekiyordu. Üstelik denizi de cabası idi. Denizin olduğu yerler daha bir başka oluyordu. Belki benim için öyleydi, başkası için farklı şeyler ifade ediyordu. İzmir'e geldikten sonra dört yıl Gaziemir'de kirada oturmuş ve sonrasında Buca ilçesinden sevgili eşimin de desteği ile Aydoğdu mahallesinde yapılan toplu konutlardan kuraya yazılmış, kura sonucunda bize de bir daire sahibi olma hakkı çıkmıştı. Bir kısmını peşin yatırarak kalanı 96 ay vadeli sıfır ev almış, inşaatının başlayarak tamamlanmasını sabırsızlıkla beklemeye başlamıştık. Zira bu zaman zarfında hemen peşinatı vermiş ve taksitlerine de başlamıştık. Peşinatı denkleştirmek için 1991 model opel çorsa arabamızı satmış, satış ücreti peşinata yetmemiş, çocukların kumbarasından tutun evde bulunan üç beş çeyrek altınımıza kadar neyimiz var, neyimiz yok ise ekleyerek parayı hazır hale getirmiş ve Buca Halkbank şubesine peşinatımızı yatırmıştık. Evin peşinatının başlaması bizim açımızdan çok zorlu günlerin başlangıcını da beraberinde getirmişti. 2.000 TL olan maaşımızın 940 lirası evin taksitine gidiyor. 500 TL'sini oturduğumuz evin kirasına veriyor, kalanı ile ise mutfak masraflarımızı, elektrik, internet, su, cep telefonu vesaire ihtiyaçlarımızı karşılamaya çalıyorduk, ancak kalan para bizi ucu ucuna bir aydan diğer aya götürmeye zar zor yetiyordu. Haftalık Pazar alışverişlerimizi pazara çıktığımızda vakti geciktiriyor, neredeyse Pazar kapanmaya yakın gidiyorduk ki uygun fiyat ile pazarcıların tabiri ile akşam pazarında alışveriş yapabilelim. Fiyatı en düşük olanlardan almaya çalışıyor ve bazı almak istediğimiz şeyleri ise hiç almıyorduk. Bu daireyi almaya karar verirken eşim ile çok düşünüp taşınmış ve bunun son şansımız olduğu kanaatine varmıştık. Hattı zatında gelin ettiğimiz kızımız haricinde kalan iki yavrumuz daha küçük yaşlarda idiler. Küçük yaşlarda masrafları büyüdükleri gibi olmuyordu. İlerleyen zamanlarda bu kısmet bir daha gelmeyebilirdi. Ben elma yemeyi çok severim. Pazara çıktığım zaman starking elmalardan en güzelini ve en büyük olanlarını seçer, beğenir ve bütün olarak yemesini çok severdim. Yine bir Pazar alışverişine çıktığımız o zor günlerde yarım yamalak Pazar alışverişimizi yapmıştık. Elma tezgahlarının yanından geçerken hafif duraksadım ve elmalara şöyle bir göz attım. Güzel duruyorlardı, ama bende elmalara para verecek bütçe kalmamıştı. Bu durum eşimin çok dikkatini çekmişti. Bana doğru dönerek baktı.
"İstiyorsan biraz al." Dedi.
"Hayır"dedim. "Yemesem ne olacak, bir yerim mi eskir sanki." Dedim. Beraberce evinyolunu tuttuk. Eşim çok üzülmüştü. Daha sonraları defalarca bu hususu banaanlattı. 20 yıllık memur olarak çeşitli hükümetler gördüm. Sağ, sol, koalisyonhiçbir şey fark etmedi. Eğer bu ülkede yaşayacaksanız ne uzayacak nekısalacaksınız. Orta halli bir memur iseniz öyle sosyal hayatımı yaşayayım.Özel zevklerim olsun diyecekseniz kusura bakmayın ya babanız zengin olacak yada siz gömü bulacaksınız. Bir diğer yol ise çalacak, çırpacak, haram nedir?Demeyecek ve
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ağladıkça Ağladık
Документальная прозаYaşanmış gerçek bir hikayeden alınmıştır. Yalnızca hikayede olayı anlatan yazarımızın ve ailesinin ismi hariç diğer isimler değiştirilmiştir. Olayın kahramanı bizzat yazarıdır. Bu hikayede gerçeklerin tüm çıplaklığıyla yansıtıldığını göreceksiniz. A...