Selamlar
Nasılsınız hiçlik perilerim :)
İyi okumalar
Hiradan
Siran bey, acaba kıymetlinizi kaldırıp bize yardım etmek istemez misiniz ?'' Erdemin sinirle çıkan homurdanmasına Siran, gayet rahat bir şekilde cevap verdi.
''Biz, Hiramla beraber dışarıda edeceğiz zaten. Ne diye yardım edeyim.'' Cevabı üzerine Erdem, ciğerci kedisi gibi bana bakmaya başladı. Pekala bu işe el atmalıydım.
''Sevgilim ben vazgeçtim hep birlikte kahvaltımızı edelim.''
''Tamam o zaman sevgilim.'' Siranın ayaklanıp Erdemlerle mutfağa girip gözden kaybolması, saniyeler aldı.
''Allahım aşka bak be.'' Bunu diyen Esmaydı.
''Dedi sevgilisine iki sattir kahvaltı hazırlatan Esma.'''
''Ee yok öyle her işe kadın koşturur. Anca beraber kanca beraber.''
Tabi bunun öncesinde kızlarla erkeklere karşı oynadığımız tabu oyununu kazanmamızın hiç bir etkisi, yoktu canım.
''Neyse kızlar kalkın en azından sofrayı kuralım.'' Kızlarla birlikte sofrayı hazırlamaya koyulduk. Sofra diyorduk çünkü dağ evinde masa yoktu.
...
Mutfağa su içmeye geldiğimde, çalan telefonuma dikkat kesildim. Muhtemelen arayan, Sarandı.
Tam da tahmin ettiğim gibiydi.
''Saran sorup durma artık. Evet biliyorum evet bunun ben de farkındayım. ''
Saranla konuşmalarımı olabildiğince bir şey belli etmeden yapmak için uğraşıyorum. Çünkü herhangi biri beni duyarsa her şey, sarpa sarabilirdi.
''Hira'' İçerden adımın seslenilmesiyle, aceleyle telefonu Saranın suratına kapattım.
İçeri en sevdiğim konuma, yani Siranın omzuna yaslandığımda, kokusunu fark ettirmeden zihnime kazımak istercesine çektim.
''Siran?'' Kafasını omzundaki bana çevirdi ve üstten üstten tatlı tatlı bakmaya başladı. Suratını biraz sevmek için kafamı omzundan kaldırdım.
Elimin baş parmağıyla yüz haltlarını elimle dolaşmaya başladım. Siran benim sevdiğim adam gerçekten de çok yakışıklıydı. Daha önce onu hiç bu kadar yakından incelemediğim için kendi kendime sitem ettim.
Elimi yavaşça sanki günlerdir uykusuz kalmışçasına moraran göz altlarına getirdim. Yavaşça orayı okşadım, içimden gelen istekle tam o morluğun üstüne dudaklarımı bastırdım.
''Çok mu yoruluyorsun sen ?'' diye sorsam da Siran, muhtemelen benden aldığı öpücüğü etkisindeydi.
''Hayır meleğim. Ama sen biraz daha böyle bakmaya ve beni sevmeye devam edersen korkarım ki senin dizlerinde uyuyacağım.''
Kıkırdayarak ayağa kalktım , elimi ona uzattım ve doğru odaya sürüklemeye başladım.
Kapının eşiğine geldiğimizde, beklentiyle ona döndüm.
''Bu gece benimle uyur musun ?'' Siran, sorum karşısında önce bir affallama yaşadı sonra ise elimden tutarak biizi tersi yönümüze doğru ilerletmeye başladı.
''Siran nereye gidiyoruz ?''
''Uyumaya''
''Benim oda-''
''Benim odamda uyuyacağız.''
''İyi de neden ?''
''Çünkü meleğim'' aynı zamanda parmağıyla saçlarımdaki kıvrımlarla oynamaya başladı.
''Bendeki yatak daha büyük. Hem rahat edersin.''
Siran ve düşünceli halleri. Böyle hallerini gördüğümde, ona çok daha fazla aşık oluyordum.
''Tamam o zaman sevgilim.''
...
Banyodaki işlerimi halledip yatağa geçtiğimde, Siran sanki bir heykel gibi yatakta uzanıyordu.
''Siran?'' Sesimi duymasıyla hemen bana döndü.
''Efendim meleğim.''
''Neden heykel gibi duruyorsun ? Rahat olsana biraz.''
Ben de yatağa geçip biraz yanına yakın yere uzandım.
''Seni rahatsız etmek istemiyorum.'' Yiyecektim şu an bu tatlı sıfatını.
''Ben senle korkuluk gibi dur diye yatalım demedim.'' Siran, daha dediğimi kavrayamadan aramızdaki mesafeyi sıfırlayıp, kollarımı karnına sardım ve başımı da göğsüne yasladım.
Siran da en sonunda kollarını bana sardı. Saçlarıma kondurduğu sayısız öpücüklerden bahsetmeme gerek yoktur sanırım.
Bu gece onun kollarında belki de yıllar sonra ilk defa, huzurlu bir uyku çekmiştim. Kulağım tam kalp atışlarını duyacak kadar ona yakındı, nefesi nefesime karışacak kadar yakınımdaydı ve kokusu, beni huzurlu bir uykuya itecek kadar bitişiğimdeydi.
Sabah uyanan taraf ben olduğumda, yine onu yakından izleme şölenimi başlattım. Uyurken bile bir insan, nasıl ciddi görünebilirdi. Eh Siran Demirkan olmak, bunu gerektiriyordu sanırım. Yüzünü ezberlemek istercesine her zerresinde gözlerimi gezdirdim.
''Güzelim bakmandan şikayetim yok da biraz da ben mi baksam ne ?'' Ben daha ne dediğini kavrayamadan kendimi Siranın üzerinde buldum.
Elime değen teniyle hızla elimi kaldırdım.
''Siran ya bırak.'' O ise hiç beni umursamadan ellerini belime sıkıca sardı, beni de göğsüne yapıştırmıştı böylece.
''Biraz izin ver kokunu soluyayım, izin ver biraz daha hasret gidereyim seninle.''
Gülerek göğsüne vurdum.
''Hey ne böyle drama çeviren yönetmen gibi konuşmalar.''
''Hiram'' dedi bir eliyle saçlarımı okşuyordu.
''Ben seni çok seviyorum bunu sakın unutma olur mu ?'' Neden bu güzel anı bozmak zorundaydı ki ? Neden her defasında sanki bir şeyler biliyormuş gibi davranıyordu ? Neden canım bu kadar yanıyordu ki ?
Dolan gözlerimi görmemesi için ondan kaçırdım.
''Kaçırma o benim yüzümden dolan inci tanelerini benden.'' Ortamı dağıtmak amacıyla gülümseyip aklıma ilk gelen şeyi söyledim.
''Siran sen çıplaksın.'' Siran ise gülerek beni sorguladı.
''Evet meleğim ne var bunda ?''
Hemen üzerinden doğruldum.
''Çabuk giyin üstünü ya.'' Onun bir şey demesine izin vermeden odadan fırladım.
...
Bölüm sonu
.....
Siran ve Hira beraber uyumaları falan çok güzel değil miydi ? :)))
O zaman diğer bölümde görüşürüz Hiçlik perilerim :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİÇLİK
Genç Kurgu"Sahneden inebilirsin." "Perde kapandı." "OYUN BİTTİ!" . . . bir uğramaktan zarar gelmez :) tüm haklar aklımdadır :)