Tavanı aşırı yüksek bi mağarayı andırıyor. Bizim olduğumuzu açıklıktan ilerde genelde koyu renkli, eski, modern bir sürü bina vardı. Binaları aralardaki geniş yollar ayırıyordu. Genelde binalar 2 ya da 3 katkıydı.
Etrafıma bakmaktan Senjuro nun seslendiğini bile duymamışım.
Senjuro- Bu taraftan, beni takip et.
Dediğini yapıp onu takip ettim. Aynı zamanda göz ucuyla da etrafa bakıyordum. Yollar pek kalabalık değildi ama dükkanların içleri genelde doluydu. Dükkan dediğime bakmayın ya bar ya restorant ya da kahve gibi yerlerdi çoğu.
Fakat her yakınından geçtiğimiz dükkandakilerin dönüp bana bakması rahatsız ediyordu. Eh haklılar da kaç tane deli işi gücü yokmuş gibi vampir şehrine gelsin ki?
Yürürken birinin omzundan tutup beni durdurmasıyla bi irkildim. Arkamı dönünce iri yarı bi adam vardı.
?- Neden burdasın, yolunu falan mı şaşırdın insan?
Yui- Rengoku ları görmeye geldim.
?- Ne?! R-Rengoku mu?!
Adamın sesini birden korku sardı. Elini hızla çekip "Kusura bakmayın." Deyip ordan uzaklaştı.
Tekrar Senjuro ya yetişip yürümeye devam ettim. Demek Rengoku ların böyle bi imajı vardı. Halkı korkutarak yönetmek... Yok ya belki başka bi iş vardır altında hemen yargıya varmam doğru olmaz. Hem alfaların başındaki meclis gibi bi grup var demişti.
Ben böyle böyle düşünürken Senjuro durdu ve bana döndü gülerek.
Senjuro- Geldik.
Siyah bahçe kapısının ardında uzun bi yol, yolun kenarları bahçeydi. Yolun bitiminde evi bırak resmen malikane vardı. Çok katlı ve aşırı geniş bi alanı kaplayan bordo siyah gri renklerinden oluşan bi yerdi. Rengoku gerçekten zenginmiş...
Evin kapısına gelince Senjuro kapıyı tıklattı ve kapıyı bi hizmetli açtı. Beni görünce önce şaşırdı, sonra yüzüne yine bi gülümseme koydu.
Hizmetçi- Hoşgeldiniz Senjuro sama, *Yui ye döner* siz de Kyojiro sama nın bahsettiği kişi olmalısınız. İçeri gelin.
İçeri geçtik ve mekandan başım döndü. Bu kadar büyük de olmaz ama- halen hemen sağında büyük salon vardı. Etrafta bir sürü kapı vardı.
Ben etrafa hayretle bakarken Senjuro bana seslendi.
Senjuro- Abla evi gezmek ister misin?
Yui- Çok iyi olur, burası labirent gibi geliyor.
Diyip güldüm ve Senjuro hızlıca kısaca evi gezdirdi. Beni en şaşırtan ise bodrum katın tamamen Aile kütüphanesi olmasıydı. Fakat oraya giriş biraz riskli olduğu için giremedik. Babası orda tanıdık olmayan bi koku bulunca kıyameti koparıyormuş.
Senjuro- Şeyy Yui abla, bana yemek yapmada yardım eder misin? Ben daha önce neredeyse hiç denemedim de...
Çekingen bi tavırla benden yardım istedi. Seve seve onayladım.
Yui- Baban ya da sen yemek yemez misiniz?
Senjuro- Babam asla yemez, ben de sadece abimleyken. O da mutfakta baya sakar olduğu için genelde dışarıda yeriz. Şu anda uyuyor ve uyanınca bahse varım ki kurt gibi aç olur.
Biraz güldü abisiyle ilgili makara yapınca. Ben de güldüm ve işe başladım. Senjuro getir götür işlerini yapıp bana yardım ediyordu.
Bir buçuk saatin sonunda elde var sıcak çorba, yemek ve tatlı. Biri yardım edince iş hızlıca bitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rengoku x Yui (Vampir AU)
VampireKimetsu no yaiba vampir AU Kyojiro 1000 yıldır aradığı ruh eşini nihayet bulur ve onun güvenini kazanmaya çalışır. Bu yolda ruh eşi olan Yui ne yapacak? Onu kabul edecek mi? Bir vampirin ruh eşi olmak zannettiği kadar basit mi? Orjinal hikaye Kimets...