Önceki bölüm
Bing Jingwei, sesli bir şekilde yutkundu.
-Usta, burası birinci bölüm mü? Nereye gideceğiz? Ne yapacağız?
Han Ganyu, eliyle Bing Jingwei'ye takip etmesini işaret etti. Burada kaldığı zamana ait bir gizli yeri vardı. Orada kalacaklardı.
.
.
.
.
Bir kaç saatlik yoldan sonra bir ağacın önüne geldiler. Yolda çok fazla canavarla karşılaşmışlardı. Han Ganyu, elbette bu canavarları Bing Jingwei'nin öldürmesini istemişti.Bing Jingwei, kolyesini çift taraflı tırpana dönüştürdükten sonra savaşmak zorunda kalmıştı. Bu kendisi için yeni bir deneyimdi. Aslında geldikleri yer çok uzak değildi.
Fakat canavarlarla savaşmak uzun sürmüştü. İlk bir kaç kez çok zorlansa da sonunda alışmış gibi hissetti. Çok güçlü değillerdi. Ayrıca tırpan da aşırı keskindi. Bu büyük kolaylık sağlıyordu. Han Ganyu, bir kaç canavarı yüzüğüne kaldırmıştı.
Han Ganyu, elbette kolyeden silaha dönüşebilen bu özel tırpanı merak etmişti. Daha önce kuklaya karşı neden kullanmadığını da sorgulamıştı.
Bing Jingwei, zaman küresi ve hazinelerini anlatamayacağı için de ailesinden ona kalan bir hediye olduğunu söylemişti. O zamanlar yeterince güçlü olmadığı için kullanmak istediğini de söylemişti. Bu sayede sorgudan da kaçmıştı.
Han Ganyu, ağaca uzun uzun baktıktan sonra küçük kırmızı bir taşa kanını damlattı. Bir anda yer sallanır gibi oldu ve ağacın altında bir delik açıldı. Çok büyük değildi. Bir insan ancak sığardı.
-Önce sen gir. Arkandan geleceğim.
Bing Jingwei, ustasına güvendiği için sorun etmedi. Sadece meraklıydı. Delikten rahatça girdi ve aşağı düştü. Ondan sadece 1 dk sonra Han Ganyu da deliğe girdi ve enerjisini yaydı. Arkalarından delik kapanmıştı.
Burasının etrafına özel bir bitki ekilmişti. Bu bitkinin kokusunu insanlar alamıyordu. Fakat canavarlar alabiliyordu ve koku, onlar için rahatsız ediciydi. Bu yüzden burası, güvenli bölge denilebilirdi.
Bing Jingwei, bir süre düştükten sonra rahat bir yastığın üzerine düştü. Oldukça derin kazılmıştı. Arkasından ustası da geleceği için fazla beklemeden hemen geriye çekildi ve etrafına baktı.
Burası bir mağara tarzı bir yerdi. Sert toprak güzelce kazılmıştı. Işıklandırma için de "ay çiçeği" ekilmişti. Sadece parlak bir bitkiydi. Pek işlevi yoktu.
İleri de bir yatak, bir kaç tencere ve bir sürü de ateş taşı ve odun vardı. Başka da bir şey yoktu. Oldukça sıkıcı bir yerdi.
Han Ganyu, gururla etrafa göz gezdirdi ve konuştu.
-Nasıl çocuk? Beğendin mi? Bundan sonra burada kalacağız. Yatakta yatabilirsin. Gerçi biraz etraf tozlanmış ama yapacak bir şey yok.
Bing Jingwei, gülmek istedi ama kendisini tuttu. Biraz derken? Her yer aşırı tozlu ve havasızdı! Yine de burayı temizlemek zor işti ve canavarlarla savaşmak da onu bitirmişti. Silah, çok fazla enerjisini harcıyordu.
Han Ganyu, yere çöktü ve tencere ve tavayı bir bez yardımıyla temizledikten sonra avlanan canavarların derisini ayırdı.
-Gel yardım et de yemek yiyelim. Canavar eti faydalıdır. Gerçi bir zaman sonra oldukça bıkacaksın. Hehehe...
Bing Jingwei, ses etmeden ustasına yardım etti. İkisi birlikte eti pişirdiler ve yediler. Bing Jingwei yemekten oldukça keyif almıştı. Tadı harikaydı. Her zaman et de yemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Name's BiTcH! [BL] [TAMAMLANDI]
FantasyEğer bir fahişe iseniz, hayattan fazla da bir şey beklemeyin. Çünkü hiçbir şey kazanamazsınız. Tabi akıllı bir fahişe olmadığınız sürece! Bu benim hikayem. Nasıl değersiz birinden, insanların üstüne bastığım ile ilgili. Bu kitap BL'dir. Küfür ve...