Anlat

774 94 68
                                    

Kayra ile bir süre daha sohbet etmiştik. Sonra bahsedilen parti için hazırlanmaya gitmişti.

Kayra'ya olan özlem duygumdam haberdar dahi değildim. Şimdi bu haberdar olmadığım duyguyu bastırdığım için mutluyum.

Dolabı açtım ve parti için uygun diye tanımlanan kıyafet nerede diye bakındım.

Askılı, uzun, siyah bir elbise gördüğümde çıkarıp bana uyar mı diye baktım.

Adamlardaki nasıl bir mantık ise bana uygun olabilecek bedenlerin hepsinden kıyafet alıp koymuştu.

Herhalde bu elbise bana uyardı. Hızlıca üstümü değiştirdim ve kendime baktım.

Kumaş, yırtmaçlı bu elbise hoşuma gitmişti. Saçlarımı açık bıraktıktan sonra derin bir nefes verdim.

Galiba hazırdım. Büyük salona gideceğimde karşılaşacağım manzaranın ne olacağını bilmediğim için endişeliydim.

O mektupları yazan psikopatın partiden kastı neydi, bilemiyorum.

Odamdan çıktıktan sonra konuşma sesleri gelen salona gittim.

Salonun ortasına şık masa örtüsü ve peçeteleri dikkat çeken yuvarlak bir masa kurulmuştu.

Kayra ve Sarp'ın arasının boş olduğunu gördüğümde vakit kaybetmeden yanlarına oturdum.

Kayra beni baştan aşağı süzdükten sonra "Göz alıcı olmuşsun." dedi.

"Eh sen de fena değilsin." dedim gülümseyerek.

"Bu durumda bile flörtleşebildiğinize inanamıyorum." diye mırıldanan Sarp'a "Bir gün sana bu sözlerini hatırlatacağım. Sen hele bir aşık ol." dedim.

Kayra kolunu omzuma attı ve "Bizimle aynı duruma gelmesi için aşık mı olması gerekiyor?" diye sordu imalı imalı. Kendisine aşık olduğumu ima ediyordu.

"Ya da eski bir dostunu görmesi yeterli olur."

Kayra verdiğim cevaba "Soruma net bir cevap vermedin." dedi.

"Net bir cevap vermek istemediğimdendir." dedim gülümseyerek.

"Net bir şekilde reddetmenden iyidir." diyen Kayra ile kendimi sırıtmamak için zor tuttum.

Bahçeye gidilen kapı açıldığında hepimizin gözleri içeri giren siyah takım elbise giyen adamlara döndü.

Sonuncusu hariç hepsinin elinde bir tepsi vardı. Sonuncusu ise birkaç dosya taşıyordu.

Tepsileri önümüze koyduklarında getirdikleri yemeklere baktım. Istakoz ve yanında meşrubat gelmişti.

İğrenerek ıstakoza baktım. Hiç sevmezdim.

"Deniz canlılarını yemeyi hala sevmiyor musun?" diye soran Kayra'ya "Korkutucular." dedim.

"Hatta şu an canlanıp seni yiyecek." diye dalga geçen Kayra'ya "Çok komik." dedim.

Bu dediğime gülerken "Benim meşrubatları sen ye." dediğinde "Çok ısrar ettin, kırmak ayıp olur." dedim.

"Israrcı olmasam yemezdin, değil mi?" diye sordu.

"Tabii ki." dedim.

Siyah takım elbiseli adamlar geriye çekilip ellerini önlerinde bağladılar. "Afiyet olsun."

Yemek yemeye başlarken dikkatimi bu sabah incelediğim kız çekti. Kayra'nın yanında oturuyordu.

Sabah olduğu gibi korktuğu belliydi. Lila renginde, dizine gelen elbisesinin yarasa kolları vardı. Önündeki yemeğe dahi dokunmamıştı.

Ona doğru eğildim ve "Bir şeyler yemelisin. Gücünden olmak istemezsin." dedim.

"Canım istemiyor." dedi sessizce.

Kayra, "Yine de kendini biraz zorla. Güçten düşüp hastalanırsan ölmen kolaylaşır. Kendine dikkat etmelisin." dedi.

"İstemiyorum." diye direnmesi ile ne yapacağımı düşündüm.

"Kayra yer değiştirebilir miyiz?" diye sordum.

Kayra beni kafasıyla onayladıktan sonra ayağa kalkınca yerine oturdum.

Kayra da benim yerime otururken kıza, "Ben Begüm, ya sen?" diye sordum.

Beni baştan aşağı süzdükten sonra "Sıla." diye cevap verdi.

"Memnun oldum. Sıla, buraya ait gözükmüyorsun. Niye buradasın?" diye sordum.

"Kendi isteğimle gelmedim." derken gözleri dolmuştu.

"Neden burada olduğunu bize anlatır mısın? Sana yardımcı olabiliriz." dedim.

"Aramızda mı kalacak konuşma? Diğerlerinin beni güçsüz sanıp bana zarar vermesinden korkuyorum." dediğinde "Kayra ve Sarp hariç kimse bilmez ama onlara söylemek zorundayım. Seni tek başıma koruyamam. Onların da yardımı gerekiyor." dedim.

Sıla, "Tamam." diye mırıldanınca "Hadi anlat." dedim.

Ölümüne OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin