morglardan oldum olası nefret ederdim.
çok soğuk,korkutucuydular.iki insanı birbirinden ayıran tek yerin otogarlar olmadığını kanıtlarlar.korkuyordum.
18 yaşımda hamile kalıp,doğurmaktan bi' gram korkmadım ama sevdiğim adamın ölmesinden korkuyordum.
ellerim buz kesmişti keza vücudumda öyle.daha sabahleyin sevgilimin varlığı ile ısınan bu beden şimdi ise buz sarkıtıydı bir nevi.
18 yaşımda belki Meryem Ana'ya ihanet etmiştim,biliyordum.ama Yüce İsa'nın yüceliği hatırına oğlumu babasız,beni nefessiz bırakma tanrım.yalvarıyorum.onu benden alma.annem gitti,şimdi de onu değil tanrım.
duy sesimi.
sessiz çığlıklarımı duy."geldik" Yosef'in durgun sesiyle başımı Nega'ya çevirdim.
hastaneye gelmiştik.Nega benden önce inip,kolumdan tutarak beni de indirmişti.
titriyordum.
Nega üstündeki hırkasını çıkararak üstüme giydirdi.elini belime sararak ondan destek almamı sağladı.
ağlamıyordum ama gözlerimden yaşlar boşalıyordu.göz pınarlarım acıyordu.
onun her sabah öpmeye doyamadığı yeşil gözlerim.
...
"Nia,iyi misin? konuşsana bizimle." Tei sakin bir sesle beni bu dünyaya getirmeye çalışıyordu.
fakat ben paralel evrenimdeki o acımasız ben'in işkencelerini çekiyordum şu an.
ve oradayken daha az acı çekiyordum.buraya döndüğümde ağlayarak yere çökeceğimi biliyordum.orada kalmak daha akla mantığa yatardı.
"Nia,kendine gel." Nega'nın sert sesini duymamla başımı ona çevirdim.
ameliyathanede yatan "benime"
ona.
sevgilime.sonunda bir hemşire çıkmıştı.Yosef ve Tei direkt hemşirenin yanına gidince ben de ayaklanmak istemiştim.fakat hem başım dönmüştü,ayaklarım izin vermemişti hem de hala şokun etkisinden çıkamadığım için kalkmak için enerji bulamamıştım.
"Dylan nasıl hemşire hanım?" Tei sakinlikle sormuştu.
vücudumu ter basmıştı.başım dönüyor,midem bulanıyordu.saç diplerim çekiliyordu sanki.nefesim,soluğum sanki hemşirenin cevap vermesiyle kesilecekti.
"durumu kritik,cerrahlarımız çaba sarfediyor.geçmem gerekiyor." deyip yanımızdan geçip gitti.
durumu kritikti.
ölmemişti ama öledebilirdi.
yaşıyordu ama yarım yamalak.
tutunmaya çalışıyordu hayata.oğluna,bana,bize.tutunmaya çalışıyordu.
işte o an kendime gelmiştim.
yere çökmüş ellerimi yüzüme kapatarak ağlıyordum,hıçkıra hıçkıra hem de.
saçlarımda bir el hissedince elimi yüzümden çekip karşımdaki çaresiz bakışlarla bana bakan Drew'e sarıldım.
kardeşimdi o benim.
titrediğimi fark edince kollarını vücuduma daha çok sararak sırtımı sıvazladı.sanırım vücudumun ısınması için yapıyordu bunu.
yere hiç kanıksamadan oturup kendisine bana yasladı.eliyle yüzümü kapatarak ağlamam için resmen bölge açmıştı bana.
o da annesini trafik kazasında kaybetmişti.anlıyordu hislerimi,hissettiklerimi.ama ben şanslıydım; Dylan ölmemişti ve benim yanımda ailem vardı.