"Bu kadar. Gittim, tüm sinirimi ondan çıkarttım ve güçlerimi bırakıp geldim. Başka bir şey olmadı. Gerçekten." Tim ve damian bana şüpheyle bakıyor, dick ve jason çoktan olayı unutmuş gibi bruce hakkında konuşuyorlardı.
"Peki, ama bu sana inandığım anlamına gelme-" Bir anda mağara motor sesi ile inledi. "Neler oluyor?!" Jason hemen silahına abancakken dick onu durdurdu. İçeriye birden giren motorlu kişi hepimizi şaşkına çevirmişti.
Mağarnın ortasına geldiğinde motordan düşmüş, motor altından fırlayarak bizim olduğumuz tarafa fırlamıştı. Damian'ın son anda beni itmesi ile ancak kurtulabilmiştim. Motor fazla bir hasara yol açmadan parmaklıklara çarparak durmuş, ve parçalara ayrılmıştı. Derin bir nefes aldım.
"Omuzundan vurulmuş." Damian fısıldadığında adama iyice baktım. Cidden kanıyordu. Dick yavaşça adama doğru yaklaştı. "Hey? İyi misin?" Motor kaskının altından çatallaşmış bir nefes sesi duyuldu. Jason dick'ten hızlı davranarak adamın kaskını tuttu ve dikkatle çıkarttı. "Bruce!" Oha! Bir dakika, ne!
Hızla onun yanına ilerledim. "Peşimdeler..." Ne kadar kısık sesle konuşsa da tim onu çoltan duymuş, mağra ve malikanenin tüm güvenlik sistemlerini birkaç saniye içinde devreye sokmuştu. "Alfred nerede?" Dick ve jason bruce'u mağarada bulunan sedyeye koyarken bağırdım.
"Dışarıda yaklaşık 20 motor ve üstlerinde ikişer kişi olacak şekilde 40 kişi var. Mağaraya girmeye çalışıyorlar." Tim rapar verirken jason belindeki silahlardan birini damian'a attı. "Plastik mermi, onları biz hallederiz." Jason ve demian hızla malikaneye çıkarken ben de sedyeye taşınan bruce'un yanına gittim.
Beni vurmuş olabilirdi, ama bunu bilinçli yapmadığına emindim. Öyle olmasaydı buraya gelmezdi bile.
"Neler oluyor!?" İçeri bodoslama giren stephanie'e baktım. Etrafa şaşkınlıkla bakıyor, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. "Bruce?" En sonunda sedyede yatan kişiyi gördüğünde gözleri hızla doldu. Fakat hemen silip yanıma geldi. "Bir anda içeri girdi. Yaralıydı ve bilinci kapanmak üzereydi. Ve peşinde birilerinin olduğunu söyledi."
Benden beklenen açıklamayı dick yapmıştı. Bense boş gözlerle sadece omuzundaki yaraya bakıyordum. Onun için üzülse miydim yoksa bana yaptıklarının cezasını çektiği için sevinse miydim bilemedim. Sonuçta o batman. Mini minnak bir kurşunla ölmez. Ölemez.
Hafifçe aralanan gözlerine baktım. Göz bebekleri etrafta dolanıyor, her birimizi dikkatle inceliyordu. Kısa bir süre bana baktı, sonra stephanie'e sonra monitörün başında dronlarla destek sağlayan tim'e ben ve step'in arasında dimdik durup bize güç veren dick'e ve kamera kayıtlarından gözüken dörtlüye.
Barbara ve casandra ne ara dışarıdaki kargaşaya karışmıştı onu bile bilmiyordum.
O sırada bir şey fark ettim. Özür diliyordu. Gözleri binlerce kez özür diliyordu. İçim sızladı. Yaptığı şeyleri bilinçli olarak yapmamıştı fakat bunun için acı çekiyordu. Dudaklarım titredi. Çoktan dolmuş olan gözlerimden birer yaş aktı. "Kahretsin! Mermi gönderin! Acil!" Jason'ın sesi beni kendime getirmişti. Kolumla gözlerimi sildim ve hızla silahların depolandığı dolaba ilerledim.
6 tane şarjör aldım ve koşmaya başladım. "Desteğe geliyorum!" Önce malikaneye sonra da bahçeye çıktım. Bahçe tam bir savaş alanıydı. "Arkanda!" Duyduğum ses ile dirseğimi arkama savurdum. Gerçekten de arkamda birisi vardı ve tam da yanağına dirsek atmıştım. Nasıl olmuştu da ruhum bile duymadan bana bu kadar dibime girebilmişti?
Bana saldıran biri ile kendimi geri attım. Çevik hareklerle bana tekrar saldırdı. Ben de bunu fırsat bilip kemerimden bulduğum bir bıçağı omuzuna sapladım. Son bir kez karnına tekme attım ve damian'a arkadan saldırmaya çalışan birisine arkadan saldırdım.
"Al!" Elimdeki alyı şarjörden üçünü damian'a verdim. Diğerlerini de jason'a ulaştırmam gerekiyordu. "Sağ ol." Kafam ile onayladım. Aynı anda bize saldıran beş kişi ile ikimiz de afallamıştık.
Her şey çok hızlıydı. Damian ile sırt sırta verip dövüşmemiz, göğüsüme aldığım darbe ile yere yığılmam ve casandra'nın beni kurtarması. "Hani kırk kişilerdi?" Casandra iç çekti. "Destek kuvvet." Ona katılan bir bakış attım ve ayağa lalktım. "Jason ne tarafta?"
Birisinin yüzüne tekme attıktan sonra bana cevap verdi. "Arka bahçeye doğru gitmişti." Kafamla onayladım. O sırada yüzüme yediğim bir yumruk sarsılmama neden oldu. "Janissary!" Bana yumruk atan kişinin kolunu yakaladım ve kendime çekip karnına sert bir tekme attım. "İdare ederim. Sen kendinle ilgilen."
Sonra bir anda arkamı dönüp arka bahçeye koşmaya başladım. O kargaşada fazla fark edilmemiştim. Arka bahçeye ulaştığımda ondan fazla kişinin jason'nı sıkıştırdığını fark ettim. "Adamsanız tektek saldırın lan!" Evet, evet bunu ben demiştim. Herkes bana dönmüştü. Bense elime aldığım bir bıçağı jason'ın önünde duran kişiye fırlatmıştım.
Adamcağız yere yığılırken jason da diğer bir adama kafa attı. Zaman akarken ben ve jason iyice kenarıya sıkışmıştık. "Çok fazlalar!" Jason iç çekti. O sırada yere birden inen birisi tüm dikkatleri üzerine çekti. Superman! Bi dakika ya? O neden burada?
Ben bunu sorgularken o çoktan etrafımızdaki adamları yere sermişti. "Hey! Senin ne işin var burada?" Elimi sallayarak bağırmam kaşlarını çattmasına neden oldu. "Kolunun farkında mısın? Çok kan kaybetmişsin." Kaşlarımı çattım. Ne kolu? O sırada hissettim. Kolum kanıyordu. "Peri?!"
Yerde çoktan minik bir kan birikintisi olmuştu. Cidden fazla kan kaybetmiştim. Omuzumun ve dirseğimin tam ortasında, derin bir yaraydı. Herhalde kan kaybedecektim. Jason beni kucağına aldı. Açıkcası buna gerek yoktu. Yani kendimi o kadar kötü hissetmiyordum. Adrenelinden olabilirdi.
Beni ön bahçeye çıkardığında oradaki tüm adamların da yerde olduğunu gördüm. Ve bahçede wonder women duruyordu. Green lantern ve black canary ise arkada duruyordu. Onalara da el salladım. Bana garip bir şekilde baktılar. Pfff her zaman öyle bakıyorlar zaten.
Jason'ı dürttüm. "Canım yanmıyor, inebilirim." Bana baktı. "İyi misin? Peri şu an baygın bile olman gerek. O kadar kan kaybettikten son-" Sözünü kestim. "Ama bayılmadım. Hatta acımıyor bile. Ciddiyim."
Göz devirdi ve beni iyice kendine çekti. "Hey, napıyorsun?" Kıkırdadı. "Sana güzenmiyorum. Her an kaçırılabilirsin." Sitem ettim. "O iki yıl önceydi!" Dudaklarını büzdü. "Evet, daha dün gibi aklımda. Adamları dövdükten sonra takılıp, düşüp bayılman bir de üstüne ayılan adamların seni kaçırması."
Kolunu cimcirdim. "Hatırlatmasana ya!" Güldü. "Hoşuma gidiyor ama." Bu sefer göğüsüne yumruk attım. "Böyle giderse seni düşürürüm." Bunu demesiyle hızle ellerimi karnımın üzerine koydum. "Tamam." Sonuçta o kadar yolu kucakta gitmek varken niye yürüyeyim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gotham'ın Puslu Sokakları 2
Fanfiction*BU KİTAP, SERİNİN İKİNCİ KİTABIDIR! Peri ne son yetimhaneye bırakılmıştı, değil mi? Peki orada ne yaşadı? Ya da yarasa ailesini bıraktığı gibi bulabildi mi? Ne kadar kaldı ki orada? Hayatı nasıl ilerledi? Peki bruce affedilecek mi? Her şey karı...