MEHLİKÂ42.BÖLÜM
Emir karşısında duran adama baktığında bunun bir kabus olduğunu düşündü. Yıllar sonra kendisini bırakıp giden babasını görüyordu. Evet bu yüzü fotoğraflardan çok çok iyi biliyordu. Ve onu görür görmez tek hissettiği büyük bir şaşkınlıkla. "Sen ne arıyorsun burada?" Sanki yıllar sonra babasıyla ilk defa karşılaşmış bir adam gibi değildi, normal herhangi biriymiş gibi konuşuyordu. Evet belki Efsundan önce çok daha farklıydı. Öfkeliydi, nefret doluydu, Aylin'e babalık yaptığı için kızgındı ancak onu görür görmez aslında hayatında gram etkisi olmadığını farketti.
"Oğlum? Emir'im..." Adam yaklaşacakken Emir bir anda geri çekildi. Kaskatı yüzü, boğazında kocaman bir yumruyla bakıyordu adama. "Oğlum derken?Dalga geçiyorsun herhalde benimle?" Yıllar sonra babasıyla ilk karşılaşmasının böyle olacağını hiç düşünmemişti Emir. Dümdüzdü, iki yabancı gibilerdi, hissizdi ama hafifte bir sızı bırakmıyor değildi içinde. O kadar da olurdu.
"Haklısın. Sen ne söylesen haklısın Emir. Bir konuşalım mı seninle?"
Efsun, Emir'in tam arkasında durduğunda endişe dolu gözlerle Kenan bey'e bakıyordu. Bu adam gerçekten ne yapmaya çalışıyordu? Bir de gözleri dolu dolu bakıp rol yapıyordu.
"Konuş. Ne söyleyeceksen söyle ve git. Evime yabancıları almıyorum"
Emir tane tane konuşurken, hiçbir mimiği bile kıpırdamıyordu. Efsun elini kocasının sırtına yerleştirirken, kalbi deli gibi çarpıyordu.
"Ne söylesen haklısın, bana ne kadar kızgın.."
"Kızgın?Sana kızgın olduğumu mu düşünüyorsun?" Emir gülerek arkasına döndü ve Efsun'un korkuyla parlayan yeşillerine odaklandı. "Duydun mu Efsun? Duydun değil mi? Kızgın olduğumu düşünüyormuş. Beni doğduktan bir gün sonra terkedip gitmiş, annemin yıllarca gözünde ki yaşın sebebi olmuş, amcamın genç yaşında tüm yükleri omzuna bindirmiş. Ve şimdi ben sadece kızgınmışım bu adama"
Emir tekrardan Kenan Karaaslan'a döndüğünde, onun bu rahatlığı karşısında yumruğu geçirmek istedi. Bir insan bu kadar pişkin olmamalıydı.
"Hadi sen başka kapıya git. Buradan sana hiçbir şey çıkmaz! Bir daha da sakın karşıma çıkma, çünkü bu sefer bu kadar sakin kalmam" Emir tam kapıyı kapatıcakken, Kenan Karaaslan eliyle ittirerek engel oldu.
"Ölüyorum! Hastayım ben, çok hastayım oğlum." Emir bir anda duraksayarak adama baktığında başından aşağıya kaynar sular dökülmüş gibi oldu. Ne diyordu bu adam böyle?
"Yıllarca karşına çıkmaya yüzüm olmadı. Beni affetmezsin, beni istemezsin diye çok korktum. Ama öleceğimi öğrendiğimde artık kaybedecek bir şeyim olmadığını anladım. Ben af dileyim, pişmanlığımı söyleyeyim de sen yine affetmezsen affetme" Kenan Karaaslan gözyaşları içinde kalırken, Efsun elini ağzına kapatarak inanmayan bir ifadeyle bakıyordu. Gerçekten oscarlık bir performanstı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEHLİKÂ
RomanceBir anda fısıldaşmalar arttığında, Efsun arkasına doğru döndü ve sarı spotların yanan ışıkları altında hayal gördüğünü düşündü. Evet kesinlikle hayal görüyordu.Bu karşısında gördüğü adam o değildi. O olamazdı... Gözlerini kırpıştırarak derin bir ne...