Islak saçlarımla yavaşça yanına uzandım. İkimizde dümdüz bir şekilde sadece tavanı izliyorduk. Tavanın boyaları dökülmüştü en ufak bir sarsıntıda başımıza yıkılacağına emindim ama sorun değildi, üstümüze bir dünya yıkılmıştı tavan yıkılsa ne yazardı ki?
"Sence cennet nasıl bir yer?"
"Hiç ölmedim," diye sigarasını yakarken söylendi. Az önceki pozisyonuna ağzından sigarasıyla geri dönmüştü.
"Bence defalarca öldük."
"Aklımda hep bembeyaz bir yer canlanıyor onun dışında bir fikrim yok, gidemeyeceğim için hiç düşünmedim." Dumanın izlediğimiz tavana doğru yükselmesini izledim.
"Kusura yer bulundurmayan bir rengin kurtuluşu simgelemesi tuhaf,"
"Zaten Tanrının da istediği bu değil mi? Kusura yer bulundurmayan bembeyaz bir zihin." Kafasını bana doğru çevirdi, ona bakmamama rağmen saniyelerce sadece beni izledi.
"Bizim gibi kusurlular için şimdiden cehennemliğiz desene,"
"Öyleyiz. Zaten hep siyahı suçladılar." Ne demek istediğini bilmiyordum, zaten çoğu zaman neyden bahsettiğini anlamıyordum. Anlamadığımı biliyordu, devam etti.
"İnsanların üstüne atılan toprak hep kahverengiydi, kara toprak dediler. Kötü gün yaşadılar, kara gün dediler. Oysa ki siyah onların kusurlarını kabul edip saklıyordu,"
"O yüzden benim küçük siyah gülüm, bizi hiç sevmediler." Ağzındaki sigaranın tam yarısına kadar içip bana uzatmıştı.
"O yüzden mi bana siyah gül diyorsun, kimse sevmediği ve hep suçladığı için..."
"Siyah bana huzur veren nadir şeylerden," Yatakta hareketlenip sırtını bana döndü, bu uyku vakti demekti. Yine de susmadım.
"Gül niye peki?"
"Güller beni mutlu eder Lavin, gül gibi kokuyorsun." Sigaradan birkaç nefes daha çekip yandaki komidine kalanını söndürdüm.
"Güller bana sadece mezarları hatırlatıyor,"
Cevap vermedi. Uyumadığına emindim, daha fazla onu zorlamadan sırtım ona bakacak şekilde arkamı döndüm.
Biz buyduk, iki dakika öncesinde birbirlerine kendilerinin bile bilmediği düşüncelerini paylaşıp ardından birbirimize sırtımızı dönüyorduk. Biz iki bağlanmaz insanı bir araya getiren de buydu, birbirimizden beklentimiz yoktu, zorlamıyorduk, sadece sınırlarımızı istediğimiz kadar gösterip ardından yok oluyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şarkıdan Kısa Hikayelere
Teen FictionŞarkıların sözlerine ve melodisine göre uygun hikayeler