Leyla Ercüment'i çok çabuk affetti, süründürmedi diyenleriniz olacaktır. Ama bu konuyu uzatsam uzadıkça uzayacaktı. Her gün bölüm attığım için bölümleri kısa yazıyorum. Böyle olunca olaylar bölümlere yayılıyor. Bu yüzden uzadıkça uzayacaktı.
Aynı zamanda Leyla da daha fazla uzak kalmaya dayanamadı. Hatalar bazen yok sayılabiliyor, ikinci bir şans verilebiliyor. Ercümentin mesleği de malum. Bazı şeyler ertelemeye uzatmaya gelmez diye düşünüyor Leyla. Aynı şekilde Ercüment de pişman. Linç yememek için bölüme geçmeden bunu söylemek istedim💖
İyi Okumalar Dilerim♡
"Niye annem 20 yaşında öldü dedin?"
"20 yaşıma girdiğim doğum günüm de son kez gittim kapısına. Hani doğum günüm ya hatırlıyordur git demez dedim. Ama öyle olmuyormuş işte. O gün de git dedi. Ben o gün gittim Leyla bir daha da gelmedim."
Başını kaldırıp tekrardan bana baktı. Gözleri kıpkırmızı olmuştu.
Bir anne çocuğuna nasıl git diyebilirdi? Nasıl yalnız bırakırdı? Hem de en ihtiyacı olduğu zaman da. Elini sıkı sıkı tutması gerektiği zaman da nasıl bırakırdı?
Tanımadığım o kadından bütün kalbimle nefret etmiştim. Ercümenti bıraktığı için, yalnız kaldığı için, annesi hayattayken öldü dediği için o kadından nefret ettim.
"Herkes yoluna baktı. Benim yolum yoktu, yolum şaştı yönüm şaştı. Oradan oraya savruldukça kendimden nefret ettim. Bütün duygularımdan nefret ettim. Babam öldü ya Leyla, mutluluktan bile nefret ettim."
Ben bu gece böyle bir konuşma yapacağımızı sanmıyordum. Ercümentin bu kadar mutsuz olduğunu duymayı beklemiyordum. Daha 17 yaşında, yapayalnız bırakılan bir genç görmeyi beklemiyordum.
"Ama sonra sen geldin Leyla." Deyince yaşlı gözlerimle ona baktım. "Her şeyi geri de bıraktım, işini yapan, görev emri gelince göreve giden dümdüz bir adamdım. Sen öyle karmaşık geldin ki benim hayatıma ben ne yapacağımı şaşırdım. Biliyorum kalbini kırdım saçma sapan davrandım, hak etmediğin şeyler söyledim. Ama gidersin sandım Leyla. Hani herkes gelip geçici, annem bile gitti ya sende gidersin bende o karmaşadan kurtulurum sandım. Sadece benden değil buradan da gidersin sandım, değil 3 ay 3 gün duramazsın gibi geldi. O hep laf söylediğin ayakkabıların, kıyafetlerin, her şeyinle o kadar buraya ait değildin ki ben kalbini umursamadım, gidersin sandım."
"Ama gitmedim. Söylediklerine rağmen, bana karşı olan tavırlarına rağmen gitmedim Ercüment. Ne senden gittim ne de ayakkabılarıma çamur bulaşıyor diye buradan gittim. Neden daha en başta bunu kabul etmek yerine her şeyi bu kadar karıştırdın ki?" Dedim.
"Bilmiyorum." Dedi. "O kadar farklı hissediyordum ki. Birden hayatıma girdin Leyla, hiç beklemediğim bir zamanda geldin. Ben müsait bir zamanda ölmeyi falan düşünüyorken, bir gün görmesem ikinci gün seni özler oldum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müptela | Tamamlandı
Roman pour AdolescentsGökyüzünde özgürce uçan bir kuş ve o gökyüzüne ateş eden bir savaşçının hikayesi. Leyla özgür bir kuş, Ercüment vatanı için dağlara, taşlara gerekirse gökyüzüne ateş edecek bir savaşçcı. Özgür kuşlar bir kafese hapsolur mu? Savaşçılar silahlarını...